16 Aralık 2012 11:28

Medyaya kızma medya ol, böyle çok daha güzelsin

Medyaya kızma medya ol, böyle çok daha güzelsin

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Manzarayı siz de görüyorsunuz, iyi gazeteciler için iki yakın ihtimal var; işsizlik ve hapis. Kalanlarsa her gün içlerine sinmeyen işler yapıp, hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Altına imza atılmayacak işler, öyle yazılmak zorunda olunduğu için öyle olan işler. Ve bununla beraber bir de daimi kovulma korkusu, sendikasızlık ve mobbing var tabii.
Aslına bakarsanız, holding medyasında gazetecilere gerçek anlamda gazetecilik yapmamaları için para veriliyor bile denebilir. Kurcalama, sorgulama, tehlikeli alanlarda dolaşma. Konulan sınırlar içinde istediğin kadar takıl. Kurallara uyarsan, yeni bir ekonomik krize kadar geçinip gidebilirsin bile!
Diyeceğim, oralarda gazeteciliğin sınırları iyiden iyiye daraldı. Birçok sektörde yatırımları olan sermaye grupları siyasi iktidardan duydukları derin korku nedeniyle kuyruklarını kıstırdı. Henüz yüzde 50 oy almamışken bile Uzan grubunu bitirmiş, Doğan grubu üzerine vergi denetçilerini göndermiş, köşe yazarlarını işten attırmış, genel yayın yönetmenlerini değiştirtmiş, gözdağı vermek için gazetecileri tutsak almış bir siyasi iktidar ve “Parasını veriyorsun, adam aleyhime köşe yazısı yazıyor, sen adamına hâkim olamıyorsun!” diyen bir Başbakan var neticede.
Dolayısıyla bugün holding medyasına hâkim olan duygu, bence korku. Herkes yanlış bir hareket yapmaktan, güç odaklarını kızdırmaktan korkuyor. Hükümet, Gülen cemaati, Genelkurmay, bir bakanlık, bir büyükbaş patron, küresel bir şirket ya da Fenerbahçe.  Dokunup yanan Ahmet Şık’a sevgiyle…
Gerçi bu aşamaya da pek gelinemiyor zaten. Dört başı mamur haberleriniz çöpe gittikçe bu konulara girmemeyi öğreniyorsunuz. Gazetecilik yaptığınız için cüzzamlı muamelesi göre göre gazetecilik yapmaktan vazgeçiyorsunuz.
Ha, sanmayın ki, sansür sadece böyle ‘ciddi’, ‘politik’ haberlerde. Ünlü bir şarkıcının uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınması ya da kaza yapan bir otobüs firmasının adı nedeniyle de çok sağlam fırçalar yiyebilirsiniz. Böyledir sermaye medyası.
S.kmeli-s.kmalı küfürlerin havada uçuştuğu, milliyetçiliğin, ırkçılığın kol gezdiği, cinsiyetçi, faşizan ‘haber merkezi’ ortamlarından hiç bahsetmiyorum bile...
Velhasıl; Bilgi’den mezun olalı 3 yıl oldu, meslekte 9. yılım, gördüğüm umumi manzara bu.
Peki, bu kadarcık gazeteciliğe mahkûm muyuz? Bu ablukadan nasıl kurtulacağız? Ne yapacağız? Kurtuluş nerede?

HODRİ MEYDAN: İYİ OLAN KAZANSIN

‘Yeni medya düzeni’ diye bir laf var, duymuşsunuzdur. İnternetle, gelişen teknolojiyle, bilişimle ilgili bir şey...  Eski medya düzenini zaten biliyorsunuz: Ana haber kaynağının basılı gazeteler olduğu zamanlardaki (18 yaşın altındakiler hatırlamaz), ‘biz ne koyarsak, okur da onu yer’ sistemi. Bir tarafta içeriği üreten profesyonel gazeteciler, bir tarafta içeriği tüketen okurlar...
Bu yeni medya düzeninde ise, artık manşetleri sadece profesyonel gazeteciler atmıyor. Haberi okuma ve paylaşma eyleminin bizatihi kendisi, çoğu zaman neyin manşet olacağını belirliyor. Haber hiyerarşisini okurların ilgisi belirliyor.
Yeni düzen eskiye göre çok daha katılımcı, demokratik, özgür ve şeffaf. Eskinin ‘okur’u artık hem hangi haberin manşete çıkacağına yön veriyor, hem twitter gibi sosyal medya ağları aracılığıyla gündem yaratıyor.
Daha da önemlisi, internet yayınlarında rekabet şartları daha önce hiç olmadığı kadar eşit. Türkiye’nin en çok ziyaret edilen haber sitesi hurriyet.com.tr ile bianet.org ya da evrensel.net kullanıcıya aynı uzaklıkta: Bir tık! Bu avantaj sayesinde internette alternatif yayınların grafiği her geçen gün yükseliyor.
Özgün haberlerin var mı? Bunları ilgi uyandıracak şekilde sunabiliyor musun? Hızlı mısın? Tamam o zaman. Bilinirliğin daha az, kadron nispeten kısıtlı, bütçen görece düşük olabilir. Yeni medya düzeninde bunlar artık ikinci planda. Haberler facebook, twitter gibi sosyal paylaşım ağlarında dolaşıma girince geriye sadece içerik kalıyor. Ve iyi olan kazanıyor.
Olay yaratan bir internet videosunu izlerken kayıt kalitesinin iyi olmamasını umursuyor muyuz? Zaytung’un 4 kişilik kadrosuyla yaptığı az bir şey mi? Ekşisözlük’ün etkisi bir yerlere reklam vermesinden mi geliyor?
Demek ki esas mesele kaliteli ve özgün içerik.  Ve tabii kendi medyasını oluşturabilecek yaratıcı, cesur insanlar. Yeni medya düzeninde gerisi zaten geliyor.
Artık holding medyasında bir işe kapak atmak genç insanlar için bir hedef olamaz, olmamalı.  Çünkü düne kadar medyaya çaresizce öfkelenip bir şey yapamayanların bugün bambaşka olanakları var.
Şimdi onları değerlendirme zamanı.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...