02 Aralık 2012 10:19

Cennette huzursuzluk

Cennette huzursuzluk

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Perşembe akşamı deplasman turnelerini bitirecek Heat maçından önceki basın toplantısında Gregg Popovich’in, takımının üç yıldızını (Tim Duncan, Tony Parker, Manu Ginobili) San Antonio’ya gönderdiğini açıklaması büyük patırtı kopardı.
Popovich’in ligin yaşı geçkince oyuncuları üzerine kurulu takımı, halihazırda, uzun ve yorucu bir deplasman turnesinden hedeflediğinden de fazla galibiyet çıkarmıştı. Kilometre sayaçlarında korkunç rakamlardan bahsedilen yıldızlarını kullanırken, birkaç sezondur tasarrufta önde gelen anneanneleri kıskandıran Popovich’in bahse konu açıklamasının çok fazla kişiyi şaşırtması beklenemezdi. Ancak NBA’in 28 yıllık komisyoneri David Stern, 2014 yılında görevi sağ kolu Adam Silver’a bırakacağını açıklamışken, artık daha fütursuz ve cesur hareket edebiliyordu. Aslında en başından beri her patron gibi fütursuz ve cesur hareket edebiliyordu ve ortalama bir patrondan daha sık fütursuz ve cesur hareket ediyordu. Yine öyle yaptı. “Tüm seyircilerimizden özür diliyoruz, bu sorumsuzluğa karşı ciddi yaptırımlar uygulanacak.” Kural kitabını eğip bükerek, Popovich’in bu kararını lige bildirmek için acele etmemesini de lehine kullanarak, 250 bin dolarlık bir ceza çıkardı.
Tepkiler çoğunlukla Stern’ün ‘bu kez’ çizgiyi aştığını öne sürüyordu. Stern’ün seyirci vurgusunun adresindekiler de Popovich’in saflarında gözüktüler. “Siz nasıl bu kadar zalim oldunuz” dediler. Ama bu benim açımdan 28 yıllık Stern saltanatının -sadece yetiştiğim yarısındaki- 28 rezaleti arasına girebilecek bir şey değildi.*
Stern’ün kara kaplı defterinin ithaf sayfasında Spurs yazdığını tahmin etmek çok zor değil, sağında solunda Popovich’le ilgili karanlık eskizlere de rastlayabilirsiniz muhtemelen. Zira Stern yönetiminde NBA yıldız odaklı bir lig haline geldi, böyle pazarlandı, büyüdü ve Stern de karşısına çıktığı için minnettar olduğu Bird/Magic rekabetine, Michael Jordan’a olan borcunu her gün ligi süperyıldızlar için ideal bir ortam haline getirmek için daha fazla çabalayarak ödedi. Spurs ise bir küçük pazar takımı olarak dört şampiyonluğa ulaşırken, Stern’ün dayattığı başarı formüllerinin hiçbirine kulak asmadı. Hanedanlıklarını lig tarihinin belki de en iyi power forveti üzerine inşa ettiler, ama kendine özgü tarzıyla aynı zamanda ligin gördüğü en az pazarlanabilir yıldızdı. Spurs’ün taraflarından biri olduğu final serileri, en düşük reytingleri verdi. Stern bu konudaki rahatsızlığını dile getirmekten hiçbir zaman çekinmedi, hayalindeki finalin hiç değişmediğini ve her sene Lakers-Lakers (bazı özel durumlarda Lakers-Celtics) finali görmeyi isteyeceğini söyledi.
Dinleyiciler arasında Popovich de vardı. Olağan rakipleri dışında bir ‘büyük öteki’ ile de mücadele ettiğini bilmenin ağırlığıyla yaşadı. Fakat oyunun kuralının bu olduğunu başından beri biliyordu. Stern’ün getirdiği her şeyle barışık yaşadı. Bu saçmalığın rekabet edemeyeceği o büyük 28 saçmalığın her birinin ardında -dolaylı da olsa- Popovich’in de imzası vardı. Ve Yahoo’nun eli maşalı yazarlarının işaret ettiğinin aksine, bir modern zaman şövalyesi olduğu falan yoktu. Üstün bir birey değil, hayatında hala küçük rövanşlardan haz almayı becerebilen bir küçük patrondu. Bu şampiyonluk çekirdeğiyle son yıllarını yaşarken, bir perşembe maçını, yani en önemli davetin ana yemeğini, patronunun yüzüne çarptı. Görevdeki son yıllarında had bilmek zorunda hissetmeyen büyük patronun misilleme mahiyetindeki güç gösterisi gecikmeyecekti.
Tüm bu hikaye bana çok sempatik geldi. Sağınıza solunuza baktığınızda öylelerini göreceksiniz ki, bu patronların didişmesi size de sempatik gelecek.

* Benim için 1 numarada hala kıyafet yönetmeliğinin faşist alt metni var. Sevgili Mithat Fabian Sözmen’in yakın zamanda bu konuya değindiğini hatırlıyorum, Evrensel arşivinde bulabilirsiniz.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...