31 Temmuz 2012 10:59

Mevsimlik işçiler ve sendikal mücadele

Mevsimlik işçiler ve sendikal mücadele

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kendisini sendikal bürokrasiden ayırmak isteyen her sendikacı, sendikal mücadelenin şurasında burasında az çok etkin biçimde yer alan ileri işçiler, kendilerinin sınıftan yana sendikacılık yaptıklarını, hatta sınıf sendikacısı olduklarını söylerler.
Tabii ki söylesinler, sendikal bürokrasiden ayrışmak için bu ayrımı yapsınlar. Ancak bu ayrımın pratikte karşılığı yoksa bu sefer ayrım yapmanın anlamı kalmadığı gibi, sınıftan yana sendikacılık yapanlarla sendikal bürokrasiye bağlanmış sendikacı arasındaki fark da belirsizleşmektedir.
Çünkü şu ya da bu biçimde sınıftan yana yer almanın kriteri, işyeri, iş kolu, sendikalı ya da sendikasız farkı gözetmeksizin tüm sınıfın hakları için mücadele eden bir pozisyon almaktır.
Yani, siyasi görüşü ve tarafı ne olursa olsun, eğer petrol iş kolundaki bir sendikacı metal işçilerinin TİS’lerindeki sorunlara, taşeronlaştırmaya, tekstil iş kolundaki ücret düşüklüğüne, seramik tuğla işçilerin ağır çalışma koşullarına, ... “Bunlar benim iş kolumda değil. Beni ilgilendirmez” diyorsa sınıftan yana bir tutum almış olamaz.
Bir adım daha atıp bugünkü konumuza gelelim; sayıları yüz binlere varan mevsimlik tarım işçilerinin taleplerinin, sendikal camianın gündemindeki yeri nedir?
Eğri otursak bile doğru konuşacaksak, bu kesim işçilerin sorunları kamuoyunun gündemine bölgeden bölgeye kamyon kasalarında taşınırken trafik kazarında onlarcasının telef olmasıyla, traktör römorklarının kanallara uçmasıyla ya da son yıllarda Kürt tarım işçilerinin iş için gittikleri batı illerinde “olağan suçlu”, “bölücü terörist” muamelesi görmesiyle gelmektedir. Bursa-İnegöl’deki Kürt tarım işçilerinin yaşama ve çalışma koşulları da buradaki yaşamlarının bir “toplama kampı yaşamı” haline getirilmiş olmasıyla bir kaç gün önce gazetemizde haber olabilmiştir. Yani bu konuda Evrensel bile ancak “rutini” aşan bir durum varsa mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını gündeme getirmektedir! Durum bu ölçüde vahimdir.
Sendikal konfederasyonların varlık nedeni aslında iş kollarına bağlı kalmaksızın tüm sınıfın haklarının sendikalar tarafından savunulması içindir. Ancak, bugüne kadar kongrelerdeki protokol konuşmaları dışında konfederasyonların (Ve iş kolunda kurulu sendikaların) (*) tarım işçilerinin çalışma ve yaşama koşullarının iyileştirilmesi, Tarım İş Kanunu’nun çıkarılması (50 yıldan beri toprak ağaları ve büyük çiftlik sahipleri bu kanunun çıkarılmasını engellediler) ya da bu alanın örgütlenmesi için herhangi bir girişimleri görülmemiştir.
Böyle bir eleştiri karşısında pek çok sendikacı, mevsimlik tarım işçilerinin örgütlenmesini sendikal hareketin gündemine almayı bir “lüks” olarak görecek ve “Ohoo, tarım işçilerine kadar daha ne sorunlar var!” diyeceklerdir. Ancak hayat karşımıza sorunları sırayla çıkarmaz. Tersine kaynağı ve çözümü ortak olan sorunlar tümden karşımıza çıkar ve çözüm de bunların toplamını kapsar. Bu yüzden de inşaat iş koluydu, tarım iş koluydu, metal iş koluydu diye sorunları sıraya koyup birer birer çözmek çoğu zaman sanılanın aksine ne akılcı ne de gerçekçidir! Tersine bugün asıl olan işçi sınıfının; sermayenin saldırısını püskürtmesi ise, bu bütün iş kollarındaki sınıf güçlerini mümkün olduğu kadar birleştirerek yapılabilir. Bu yüzden de sendikalar bu stratejik mücadeleyi mevsimlik işçiler gibi örgütlenmenin en geri olduğu alanda bile iş kolunun özelliklerini dikkate alarak sendikal hareketin gündeminde bir yere koyması gerekmektedir. Aksi halde sendikal hareket sadece sendikalı işçiler alanında (Örgütlü işçiler sınıfın yüzde 6-7’sine karşılık geliyor) bir azınlık hareketi olarak kalmaya mahkumdur.
Ve elbette mevsimlik işçilerin sorunu, son yıllarda Kürt sorunuyla birleşmiş olup, aynı zamanda Kürt ve Türk işçilerin birliği, birleşik bir sendikal mücadele için de son derece önemli bir alan olarak da karşımızdadır. Ve sendikal hareket ırkçılık ve şovenizme karşı bu alanda bir barikat oluşturamazsa, işçilerin milliyet, dil, din vb. farkı gözetmeden birliği sorunu da büyük sorun olarak “derinleşmeye” devam edecektir.
Kürt tarım işçileri, ırkçı saldırılar, toprak ağları ve büyük çiftlik sahipleri karşısında sendikaların kendilerini korumak için hareket edeceğini bilirlerse, eğer Diyarbakır’dan; Urfa’dan, ... Ordu’ya, Manisa’ya, Bursa’ya, ... gelen Kürt tarım işçileri orada kendileri yerel sendikal platformların karşılayacağını, yerel saldırılar karşısında kendilerine sahip çıkacağını bilirse, sendikal hareketin de işçilerin kardeşliği sorununda da ırkçılık ve şovenizme karşı mücadele sorununda da bir başka aşamaya geçilecektir.
Ki, eğer doğru bir mücadele planıyla hareket edilirse bunlar sendikal harekete yeni bir yük değil, onun işlerini kolaylaştıran, gücünü, etkinliğini ve itibarını artıran etkenler olarak yansıyacaktır.
Sınıf sendikacılığı bir yana az çok sınıftan yana sendikacılık da bunu gerektirir.

(*) 1970’lerin başında DİSK’e bağlı olarak kurulan Çapa-İş’in bu alandaki girişimleri ve en son da geçtiğimiz yıllarda Çukurova’da bu iş kolunda örgütlenmek üzere sendika kurma girişimi dahil bu alandaki çabalar, zaman zaman gündeme gelen kimi amatörce girişimler dışında geçici tarım işçilerin örgütlenmesinin sendikal hareketin gündemine geldiği söylenemez.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...