03 Mayıs 2012 10:43

Bir başka açıdan 1 Mayıs!

Bir başka açıdan 1 Mayıs!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gazetemiz yıllardır, 1 Mayıs’ın tüm sendikalar, emek örgütleri olarak, tüm ülke sathında ortak kutlanması fikrini savundu. Bu köşeden de bugüne kadar, kimilerinin, 1 Mayıs’a bir çeşit “kutsallık” atfedilerek, “devrimci 1 Mayıs kutlaması” adı altındaki, 1 Mayıs’ı işçi sınıfının, emekçilerin bir Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü olmaktan çıkarma girişimlerine ya da kimi sendika çevrelerinden “salonda kutlama”, “kırda kutlama” gibi yan çizme eğilimleri hep eleştirildi.

2012 1 Mayıs’ında ise; altı konfederasyon önce “ortak kutlamak” için karar almalarına karşın, 1 Mayıs’a iki hafta kala, “Ortak bir metinde anlaşmayarak” bölündüler. Ve bir yanda Türkiye’nin her yanında DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin düzenlediği 1 Mayıs kutlamaları, öte yandan da Bursa’da Türk-İş ve Kamu Sen’in Ankara’da Hak-İş ve Memur-Sen’in yaptığı “mitingler” tablosu ortaya çıktı.

HAK-İŞ’İN DEVLET TÖRENİ

Bu tabloyu ortaya çıkaran tartışmaları gazetemizin okurları ve 1 Mayıs’a gelen süreci az çok izleyen işçiler, emekçiler biliyorlar.
Şunu hemen belirtelim ki, 1 Mayıs günü ortaya çıkan tablo, geçmişte Türk-İş ve DİSK’in “ayrı 1 Mayıs kutlamaları” organize etmelerinden bile daha kötü bir tabloydu.
Ankara’daki Hak-İş ve Memur-Sen mitingine, Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in katılımıyla yaptığı etkinlik tıpkı, devletin “Bu Nevruz asıl Türklerin bayramıdır” deyip, dışarıda yüz binlerin büyük bir coşkuyla kutladığı Newroz’ları görmezden gelmesi, bir avuç devlet ve tören erkanının, “Newroz’u kutlama” adına demir dövüp valilerin, bakanların ateşten atlama etkinlikleriyle Newroz’u komik bir putperest ayinine dönüştürülmesi gibi, Hak-İş ve Memur-Sen de 1 Mayıs’ı bir devlet törenine çevirmişlerdir. Böylece de 1 Mayıs’ın emekçilerin bayramı ve sömürüye karşı olma özünü bozuşturarak, 1 Mayıs’ın değerlerini hiç anlamadıklarını göstermiş ya da kasten böyle yaparak bir türlü hazmedemedikleri 1 Mayıs’ı bozuşturmayı amaçlamışlardır.

TÜRK-İŞ KENDİSİNİ KÖŞEYE SIKIŞTIRDI

Bursa’da ise Türk-İş ve Kamu-Sen, birkaç işçi sendikası ile  Kamu-Sen üyelerinin katıldığı, 25 bin gibi bir işçi-emekçi kitlesini alana toplayarak bir miting yapmıştır. Ama “Biz de 1 Mayıs’ı birlikte kutlamak istiyoruz. Onun için mitinge biz de katılmak istiyoruz” diyen Bursa’daki KESK, DİSK’e bağlı şubelerin diğer emek örgütlerinin bu mitinge katılmak isteklerini Türk-İş, diğer sendika ve emek örgütlerine, “Türk-İş pankartları dışında başka pankart taşımama” dayatmasıyla, Bursalı işçilerin, emekçilerin bu mitinge katılmalarını engellemişlerdir. Bu yüzden de Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun “Bakın biz de işçi taleplerini savunuyoruz” dercesine kürsüden işçi taleplerini vurgulayarak ifade etmesinin bir kıymeti harbiyesi kalmamış; 1 Mayıs’ın en temel kriteri olan tüm işçilerin, emekçilerin ortak taleplerini haykırdıkları bir etkinlik olarak düzenlenmesinin önüne geçilmiştir.
Elbette Ankara’daki ve Bursa’daki mitinglere katılan işçiler, kamu emekçileri alana 1 Mayıs’ı kutlamak, kendi taleplerini haykırmak, patronlara ve hükümete mücadele kararlılıklarını göstermek niyetiyle gelmişlerdir. Ama sendikacılar onları, 1 Mayıs’ın kutlandığı alanlara değil de kendi küçük çıkarlarının ya da el altından sermaye ve hükümetine, “Biz işçi hakları için 1 Mayıs’ın şiarlarıyla mücadele etmiyoruz!” mesajı verilen alanlara götürerek emekçilerin istek ve duygularını istismar etmişlerdir.

BİR 1 MAYIS+İKİ MİTİNG!

Bu yüzdendir ki; “Ankara ve Bursa’da iki ayrı 1 Mayıs etkinliği yapıldı” demek bile gerçeği ifade etmeyeceği için yazı içinde, “1 Mayıs günü Hak-İş ve Memur-Sen Ankara’da ve Türk-İş ve Kamu-Sen Bursa’da miting yaptı” demek zorunda kaldık. Çünkü bu mitingleri, 1 Mayıs etkinliği saymak 1 Mayıs’ın değerlerine saygısızlık olurdu!
Ne yazık ki yüz binlerce üyesi olan Türk-İş, Memur-Sen, Hak-iş ve Kamu-Sen; yöneticileri tarafından böyle bir emek mücadelesinin tüm değerleriyle çelişen bir çizgiye sürüklenmişlerdir.
Bu köşeden şu hep dile getirilmiştir:”Eğer KESK olmasa Memur-Sen ve Kamu-Sen’in bir sendikal mücadele merkezi olması bile tartışılırdır. Çünkü KESK onları az çok sendikal bir mücadele çizgisinde tutmaktadır!” Bunu aslında Memur-Sen’e ve Kamu-Sen’e üye emekçiler de bilmekte, bunu söylemektedirler de. Benzer biçimde şu da söylenebilir: “Eğer içindeki mücadeleci sendikalar olmazsa, Türk-İş’ten geriye sendika enkazları kalırdı!” Bu yüzdendir ki; mücadeleci sendika merkezlerinin düzenlediği 1 Mayıs kutlamalarının dışına düşen sendika konfederasyonları, ne yazık ki 1 Mayıs değerlerine, işçi sınıfının, emekçilerin hak ve talepleri için mücadelesine karşıt bir ayrımcı, bölücü çizgiye düşmüşlerdir.

BU TABLODAN KİM KAZANDI?

Peki bu durumdan Türk-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen ve Hak-İş bir itibar kazanmış mıdır; yöneticileri ayrı mitingler düzenleyerek emekçiler karşısında daha çok prestij mi elde etmiştir; ya da patronlar ve hükümet karşısında böylece emek mücadelesini daha güçlü bir mevziye mi getirmişlerdir?
Peki, bu tablodan; DİSK ve KESK, tüm konfederasyonların birlikte kutlayacağı bir 1 Mayıs’a göre daha çok mu itibar kazanmıştır; ya da emek mücadelesini daha ileri mevziye mi çekmişlerdir?
Bunlara evet demek elbette mümkün değildir.
Tersine Konfederasyonlar birlikte kutlasalardı, 1 Mayıs alanlarına daha çok işçiyi, emekçiyi toplayacaklarının da ötesinde; emekçilerin birlik, sermaye ve hükümetine karşı ortak mücadele duygusu güçleneceği gibi hükümet ve patronlara karşı 1 Mayıs alanları bir tehdit de oluşturulabilecekti.
Peki kim sevindi bu tablonun böyle olmasına?
Herhalde patronlar, hükümet ve emek düşmanı çevrelerden başka aklı başında hiç kimse sevinmemiştir.
Bu yüzden de Türk-İş-Hak-İş çizgisini eleştirirken söylediklerimiz, DİSK-KESK çizgisine gazetemizden, “1 Mayıs’ı ortak kutlamak için şartlar dayatma” tutumuna yöneltilen eleştirilerin yanlış olduğu anlamına gelmez. Ama bu, onların sorumluluklarının büyüklüğüne, eğer doğru davransalardı,
1 Mayıs değerlerine olduğu gibi işçi ve emekçilerin mücadelesine de zarar veren bu bölünmüşlük tablosunu önleyebileceklerine işaret eder.

‘KARNAVAL KRİTERLERİ’ Mİ ‘1 MAYIS KRİTERLERİ’ Mİ?

İşte artık 1 Mayıs geride kalmıştır.
Kamu emekçileri önceki günden beri hükümetle TİS masasına “oturmuş” bulunuyorlar. Ancak hükümete gerçek bir geri adım attırmak amacıyla emekçilerini birleştirerek onlar adına masaya oturacak sendikaları da ortak hareket geçirmekle mümkün olabilir. Ne var ki, 1 Mayıs, 2 Mayıs’taki bu somut görevi kolaylaştıran bir etken olmadı.
Öte yandan; sendika yasası ve Toplu İş İlişkileri Yasa Taslağı var; Özel İstihdam Büroları düzenlemesi ve “Kıdem tazminatının kaldırılması” da Meclisin gündeminde. Ama bu konularda hükümetin, patronların karşısına ortak çıkması gereken sendikalar 1 Mayıs alanlarında bile bir araya gelemedi.
Peki, öyleyse 1 Mayıs’ı Türkiye’nin emek konfederasyonları doğru, onun özüne uygun kutlamışlar mıdır?
Eğer kriterlerimiz “karnaval kriterleri” değil de hep yineleyip durduğumuz
“1 Mayıs’ın kriterleri” olacaksa buradan bakmalıyız. Tüm konfederasyonlar da kendi tutumlarını buradan değerlendirmelidir.
Ötesi laftır; günü kurtarmadır!
Umalım ki 2012 1 Mayısı’nda alanlarındaki nispi kalabalık, coşkulu törenler bu yakıcı gerçeklerin, bir borç gibi tüm sorumlu mevkilerdeki sendika yöneticilerinin ve sendikal çevrelerin yakasına yapışan özeleştiri görevinin üstünü örtmez.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa