15 Ocak 2012 08:49

Hakara makara, hakuna matata...

Hakara makara, hakuna matata...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

‘Yeni medya düzeni’ diye bir laf var, duymuşsunuzdur. İnternetle, gelişen teknolojiyle, bilişimle ilgili bir şey... Şimdilerde ise sık sık AK Parti’nin muma çevirdiği ‘medyalama’ ortamı için kullanıldığını duyuyorum bu lafın. Üzülüyorum. Çünkü ‘uluslararası toplum’ gibi ‘yeni medya düzeni’ sözünde de geleceği görüyorum. Ve komünistler gelecekten gelmiş insanlardır. Marx, komünizme kadar geçen zamana ‘insanlığın tarih öncesi’ demiyor muydu?
Dağıtmayayım konuyu. Bu yeni dönemden bahsedeceğiz bu gün. Herkes ‘yeni’den bahsettiğine göre ‘eski’ olana bir bakmak gerek ki, anlayalım gideni ve geleni:
Eski medya düzeninde, yani asıl haber kaynağının basılı gazeteler olduğu zamanlarda (18 yaşın altındakiler hatırlamaz), bir tarafta içeriği üreten profesyonel gazeteciler bir tarafta içeriği tüketen okurlar vardı. Karavanada ne çıkarsa, okur onu yerdi. Verici ve alıcı. Tek yönlü, basit bir ilişki…
Yeni medya düzeninde ise artık manşetleri sadece profesyonel gazeteciler atmıyor. Haberi okuma ve paylaşma eyleminin bizatihi kendisi,  çoğu zaman neyin manşet olacağını belirliyor.
Mesela bir internet haber sitesinde ancak ve ancak çok okunan/okunacak haberler, sayfanın üst taraflarına çıkartılabiliyor ve dahası orada kalabiliyor. Editörler önlerindeki ekranlardan hangi haberin ne kadar okunduğunu anlık olarak takip edebildiklerinden, yeni medya düzeninde haber hiyerarşisini okurların ilgisi belirliyor. Ya da en azından bize böyle söyleniyor.
Peki gerçekte böyle mi?
Elbette yeni medya düzeninin profesyonel aktörleri editörler, eski medya düzeninin kötü alışkanlıklarıyla yola devam edebiliyor. Böylece haberlerin içindeki ‘apoletli’, erkek egemen, muhafazakâr ve işçi düşmanı dil olduğu gibi duruyor. Değişmiyor. Burada ‘yeni’ bir şey yok.
Sonra bir de haberlerin dışı var. Seçilen spekülatif başlıklar, görseller, okura ‘gel gel’ yapan spotlar nedeniyle okur aslında okumak istemeyeceği haberlere de tıklıyor. Özetle, sürecin yüzde yüz belirleyicisi olamıyor.
Yine de, bu yeni düzende, eskiye göre çok daha katılımcı, demokratik, şeffaf bir şeyler var. Mesela,  okurlar içeriğin tüketicisi olmanın yanı sıra aynı zamanda sistemin üreticisi ve ortağı da. Okurlar hangi haberin manşete çıkacağına yön verdiği gibi, ayrıca twitter gibi sosyal medya ağları aracılığıyla gündemi belirliyor ve hatta gündem yaratıyor.
Daha da önemlisi, internette şartlar daha önce hiç olmadığı kadar eşit. Özellikle de yayınlar açısından. Dünyanın en çok ziyaret edilen 391. sitesi hurriyet.com.tr ile 31 bininci sol.org.tr ya da 111 bininci evrensel.net kullanıcıya aynı uzaklıkta: Bir tık!
Özgün haberlerin var mı? Bunları ilgi uyandıracak şekilde sunabiliyor musun? Hızlı mısın? Tamam o zaman. Bilinirliğin daha az, kadron nispeten kısıtlı, bütçen görece düşük olabilir. Yeni medya düzeninde bunlar artık ikinci planda. Haberler facebook, twitter gibi sosyal paylaşım ağlarında dolaşıma girince geriye sadece içerik kalıyor. Ve iyi olan kazanıyor.
Öykü ve Berk kardeşlerin ‘Evlerinin önü boyalı direk’ videosunu izlerken iyi bir kayıt kalitesi umurumuzda mıydı? Zaytung’un berbat tasarımına ya da 4 kişilik kadrosuna aldıran var mı? Ekşisözlük bir yerlere reklam vererek mi popüler oldu?
Demek ki mesele kaliteli ve özgün içerik. Yeni medya düzeninde gerisi zaten geliyor.

*Hakuna matata: Swahili dilinde ‘takma kafana’, ‘problem yok’ anlamında bir deyiş.
Hakara makara: Başbakan Erdoğan’ın dilinde ‘boş-beleş işler’ ‘abecilik’ anlamında bir söz.


BİRAND GAZETELERİ SOLLADI

Gazeteci Mehmet Ali Birand birkaç gün önce “Birçok gazeteden daha fazla tirajım var... Üstelik Başbakan’ın dediği gibi ‘Hakara, makara yapmadan’ bu rakama ulaştım” diyerek twitter performansını yazdı:
”Doğrusunu söyleyeyim hiç beklemiyordum. Twitter’a gireli 1 yılı biraz aştı ve bakınca 313 bin arkadaş edindiğimi gördüm. Bundan daha güzel ve heyecan verici bir şey yok. Düşünün, birçok gazeteden daha fazla tirajım var...
Kimi gerçekten beni seven, kimileri de belki sırf eleştirmek için izleyen, ancak tümü söylediklerime değer veren 313 bin takipçi... Üstelik Başbakan’ın dediği gibi “Hakara, makara yapmadan” bu rakama ulaştım.
Bazen dayanamayıp tepki göstermemem gerekenlere 1-2 defa cevap verdimse de, genelde Twitter arkadaşlarımla düzeyli bir diyaloğumuz oldu. Demek ki, küfürsüz de bu rakamlara ulaşılabiliyormuş.
Benim Cem Yılmaz, Gülben Ergen gibi starlarla yarışacak halim yok ama bakalım, ikinci yılda 500 bin rakamına ulaşabilecek miyiz?”


GEÇEN HAFTA TWITTER'DA

bulent_arinc:
Arkadaşlar bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü. Bazı eksikliklerine ve aksamalara rağmen ülkemizde iyi bir medya ortamı mevcut.
GSB_SuatKilic:
Çalışan gazeteciler günü basın emekçisi arkadaşlarımıza kutlu olsun. Hep iyi şeyler duysunlar, iyi ve güzel haberlere imza atsınlar.
Nihatdogan_ND:
Sabri GS ın yetiştiridiği en efendi en terbiyeli evladıdır.onu çok seviyoruz.o GS ın ruhudur.sadece sağ bek değil sağ açıkta olmalı.
temoselim:
Demirel’e bakın; Özal, Türkeş, Ecevit, Erbakan’dan sonra Denktaş’ı da gömdü!
haluksahin:
Biz hep sosyal medyanın konvansiyonel medyanıın uzantısı olacağını düşünüyorduk,oysa tam tersi oluyor.Eski medya sosyalin arkasından geliyor
ismailsaymaz:
kck operasyonu birkaç dalga daha giderse dışarda sadece kemal burkay kalır. o da şu dizeyi yazar: “belki şehre bir kürt gelir...”
LazMarks:
Bizum tuzukuri solcilar gönülsüz taksici gibi, “Ben karşunun solcusiyim abi, orayi bilmeyirum.”İsteyiler ki bütun eylemler İstiklal’de olsun
eksihabermas:
2007: Alevilere verirsen Satanistler de ister. 2008: Eşitlik verirsen eşcinseller de ister. 2012:Kılıçdaroğlu’na verirsen Demirtaş da ister.
markaresayan:
Birlik ve beraberlige en cok ihtiyacimiz oldugu anlar bunlar. Elektrik gittiginde artik liberal, solcu, kemalist yoktur, insan vardir

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...