28 Kasım 2014 12:22

Tez vakitte kamu düzeni sağlana!

AKP’nin de bütün sağcı iktidarlar gibi kendi çıkarının en ufak şekilde tehlikeye girdiğini düşünmesi, kendi sopasını göstermeye yetiyor. Güvenlik meselesi halka değil iktidarın koltuk ve çıkarlarının güvenliğine endeksli

Paylaş

Çağla Yolaşan
Amed

Kobanê’de savaşın en yoğun yaşandığı günlerde Kürdistan’da ve Türkiye’de gelişen 6-7 Ekim Kobanê ile dayanışma eylemleri hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor. Aynı dönemlerde, iktidarın kamu düzenini sağlamak amacıyla giriştiğini iddia ettiği sokağa çıkma yasağı gibi darbe dönemlerinde karşılaşılan uygulamalar da hayatımızın tam ortasına gelip girdi. İktidarın, ‘tartışılmaz ve sarsılmaz kudretine’ karşı gelişen toplumsal tepkiler bu cephede ciddi rahatsızlıklar doğurdu. Bu rahatsızlıklar son torba kanunda ‘milli güvenlik ve kamu düzeni’ gibi bir takım düzenlemeler halinde karşımıza çıktı. Başbakan Davutoğlu; ‘Bir TOMA yakılırsa beş TOMA alırız’ açıklamasında bulundu. Halbuki Ermenek’te iş cinayetinde yaşamını yitiren madencinin babasına yırtılan lastik ayakkabı yerine 10 liraya ‘yeni lastik ayakkabı’ alıyordu aynı devletin valiliği. Aynı kanun düzenlemesiyle ’makul şüphe’ adı verilen bir durum da konuşulur oldu ki, bu tanıma göre polisin gözü kimi tutmazsa o ‘makul şüpheli’. Bütün bu gelişmeleri Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileriyle konuştuk.

İÇ GÜVENLİK İKTİDARIN ÇIKARINA ENDEKSLİ

Son çıkan torba kanunla, ‘kamu düzeni’ adı altnda bir takım düzenlemeler getirildi. Sizce bunlar hangi ihtiyaçların ürünü olarak ortaya çıktı?
Lokman Emen: AKP’nin de bütün sağcı iktidarlar gibi kendi güvenliğinin ve çıkarının en ufak şekilde tehlikeye girdiğini düşünmesi, iktidar için kendi sopasını göstermeye yetiyor. İç güvenlik meselesi halka değil iktidarın koltuk ve çıkarlarının güvenliğine endeksli olduğu için iktidarın ihtiyacı olarak karşımıza çıkıyor.

Cemal Akbal: Bu düzenleme ilk konuşulduğunda Başbakan Davutoğlu Avrupa’dan örneklerle bunu meşrulaştırmaya çalışmıştı. İktidarın amacı meşru bir hak olan gösteri ve toplantı hakkına müdahele etmek. Müdahalenin muhatabı da HDK çatısı altındaki gruplar.

HÜKÜMET ÇÖZÜM SÜRECİNE SIĞINIYOR

İktidarın son açıklamalarında; “Kamu düzeni ile çözüm süreci beraber yürüyecek” ifadeleri kullanıldı. Bu ifadelerle kast edilen nedir, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şilan Çelik: Çözüm sürecinin karşılıklı muhataplarından bağımsız olarak, kamu düzenini sağlamak adına keyfi uygulanalarını daha da şiddetli bir şekilde devam ettirmek için çözüm süreci başlığına sığınmak olarak görüyorum. “Madem ki silahlar sustu; siz de susun, yaşananlara tepki göstermeyin yoksa misliyle karşılık görürsünüz.” söyleminin kendilerince haklılığını kanun maddelerine yazdırmak için girilmiş bir çaba olarak değerlendiriyorum.

Cemal Akbal: 6-7 Ekim Serhıldanı’na yönelik olarak söylenmiş sözlerdir. Altında yatan düşünce ise: Biz nasıl istersek süreç öyle yürür. Bu düşüncenin yansıması olarak ‘Kobanê ile Diyarbakır’ın ne alakası var.’ cümlesini de örnek verebiliriz.

Çünkü iktidar kendi hakimiyetinde olmayan hiçbir durumun gelişmesini istemiyor. Bunun adı çözüm süreci değil oyalama sürecidir.


BİREYİ DEĞİL DEVLETİ KORUYOR

  Diyarbakır’ın Lice ilçesinde birkaç gün önce bir genç dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle vurularak öldürüldü. Bu olayı kamu düzeni düzenlemesi kapsamında bir hukuk öğrencisi olarak nasıl değerlendirirsiniz?

Şilan Çelik: Dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle katledilen gencin koşarak kamu düzenini nasıl bozacağını merak etmekten kendimi alamıyorum.

Yaşama hakkının kamu düzeni karşısında bu kadar çaresiz bırakılması konusunu da bir hukukçu olarak son derece vahim buluyorum. Kamuyu oluşturan bireylerin tek tek haklarını gasp edip kamu düzeni çerçevesine sıkıştırmak, hiçbir adalet yapısının dayanağını oluşturmamalıdır. Bunu yapan iktidar ancak güvensizlik ve öfkeyle karşılaşacaktır.
Lokman Emen: Öncelikler, uğruna feda edilebilecek şeyleri de belirler. Mevcut iktidar açısından güç ve çıkar, insan yaşamından daha değerli olduğu için güç ve çıkar karşısında rahatlıkla feda edebileceği bir şeydir. Katledilen kişinin kamu düzenini bozmakla itham edilmesi hukuk penceresinden sunulur fakat tamamen siyasidir. Çünkü hukuk devletinin amacı devleti bireyden korumak değil bireyi devlet karşısında korumaktır. Bize kamu düzeni adıyla sunulup insan öldürmeyi meşrulaştıran bu yasa evrensel hukuk kurallarıyla ve insan haklarıyla bağdaşmayıp tamamen bir egemen hukuk yaratısıdır. Bu arada bu ropörtajın yapıldığı gün Uğur Kaymaz’ın katledilişinin 10. yılına denk geliyor. O da bu iktidar döneminde katledildi ve failleri hala bulunamadı. Daha fazla söylenecek bir şey bulamıyorum.
 

ÖNCEKİ HABER

Maliyetli çözüm!

SONRAKİ HABER

Bir kırmızı defterde bir güvenlik konsepti!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...