02 Ekim 2014 17:15

Cevabı siz vereceksiniz

Daha dün aynı mahallede oturan ama birbirinden haberi olmayan gençler iken, bugün kendi geleceklerine sahip çıkmaya çalışan mahalleli genç arkadaşlar oluverdik. Hepimiz aynı şeyi istiyoruz. İnsanca yaşanabilecek bir mahalle, ülke ve dünya

Cevabı siz vereceksiniz
Paylaş

Ömer Batın GÜL
Tuzla
İstanbul


Merhaba, bu yazıyı okuyup bizi duyacak olan Türkiye’nin 81 vilayetinde yaşayıp belki de farklı dilleri konuşan, farklı etnik kökene sahip olan, farklı dinlere inanan genç arkadaşlarım. Bu yazıyı okurken inanın bana dinlerimiz, dillerimiz, kültürlerimiz fark etmeksizin aslında hepimizin benzer talepleri ve benzer istekleri paylaşan genç insanlar olduğumuzun farkına varacaksınız. Aslında hepimiz güvenli bir gelecek, mutlu bir hayat ve özgür-acısız bir dünya istiyoruz.

Bu yazı koca Türkiye’nin ufacık bir semtinde, Esenyalı’da ister işçi, ister işsiz, isterse de öğrenci olsun, nereli olduğu ya da nereden geldiği fark etmeksizin biz gençlerin ortak çıkarlarımızın farkında olduğumuzda ve buna ilaveten bu ortak çıkarlarımızı hayata geçirmek için yeterli iradeyi ortaya koyduğumuzda neler yaptığımızı ve yapabileceğimizi anlatıyor. En iyisi çok uzatmadan biz gençlerin istersek neler yapabileceğimize sadece Esenyalı’da yaşadıklarımız çerçevesinde bir bakalım.

GENÇLİK İÇİN SEFERBER OLURLAR!

Uzun zamandan beri dünyadaki tüm iktidarlar yani kapitalistler geleceğin gençlikte olduğunun farkına varmış durumdalar. Evet arkadaşlar geleceğin mirasçısı biz gençleriz ve biz ne isek gelecek de o olacaktır. Bu yüzden dünyadaki tüm iktidarlar ve özellikle Türkiye’deki iktidar, geleceği için gençliğe özel bir rol biçmektedir. Onların çıkarları ve gelecekleri için gençlik bireyci, toplumsal sorunlarla uzaktan yakından ilgisi olmayan, rekabetçi, yozlaşmış, her türlü biatı kabul etmeye hazır olmalıdır.

Böyle bir gençlik yaratmak içinse ellerindeki her türlü olanağı kullanırlar. Bunun için sınav sistemleri yaratırlar, fabrikalarda ya da üretim alanlarında normal maaşın 3’te birine ve normal süresinden daha uzun süre çalışmayı gerektiren staj sömürüsünü çıkarırlar ya da eğitimi tamamen paralı hale getirip yoksul olan arkadaşlarımızı fabrikalarda, atölyelerde en ağır işlerde en az maaşla ve sigortasız çalıştırırlar. Bu liste hepinizin de bildiği gibi Türkiye gibi sömürünün ve geleceksizleştirmenin pervasızca sürdürüldüğü bir ülkede uzar da gider.
Peki buna karşılık biz gençler nasıl bir gelecek isteriz. Mesela altında hem manevi hem de maddi olarak ezildiğimiz bir sınav sistemi ister miyiz? 12 saat her an ölüm korkusundan titreyerek çalışmak zorunda olduğumuz bir fabrika ister miyiz? Bütün arkadaşlarımızın uyuşturucu kullandığı ve polisin bunu teşvik ettiği bir mahalle ister miyiz? Hepimizin cevabı nettir herhalde, kocaman bir hayır!

BİRBİRİMİZDEN HABERİMİZ YOKTU

Evet biz de Esenyalı’da farklı yerlerde oturan ve farklı gelecekler peşinde türlü zorluklara rağmen koşmaya çalışan gençler olarak içimizden bu cevabı veriyorduk. Ama bireysel olarak sadece bundan yakınabiliyorduk. Kimimiz içimizden sessizce kimimiz ise dışarıya bağırarak kocaman bir hayır diyorduk. Birbirimizden haberimiz bile yoktu. Ta ki o büyük Haziran (Gezi) patlayana kadar. O neydi öyle ki gencinden yaşlısına herkes o günler boyunca ayaktaydı ve mahallede 10 binlere varan yürüyüşlerle E5 yolunu trafiğe kapattık. Evet, dün buradan hiçbir şey olmaz, burada kimse kimsenin halinden anlamıyor dediğimiz yerde tam  10 bin kişi yürüdük. Ve Gezi’nin verdiği özgüvenle mahallede ilk defa olmayan bir şey oldu. Kadınların girişimiyle bir kadın dayanışma derneği açıldı. Düşünsenize; tacizin, tecavüzün, şiddetin yaşanmadığı haftası geçmeyen bir mahallede emekçi kadınlar birleşip tacize, tecavüze ve şiddete karşı mücadele iradelerini ortaya koymuşlardı.


ÇOK OLDUĞUMUZU FARK ETTİK

Bu süreçte yeni arkadaşlarla, yeni insanlarla tanışıyorduk durmadan. Derneği kurunca farkına vardık ki aslında biz çokmuşuz lakin hepimiz umutsuz ya da sessizmişiz. Mesele gerekli enerjiyi ve iradeyi ortaya koymakta. Sonrasında birbiriyle aynı sorundan muzdarip olan ama o güne kadar birbirlerini tanımayan birçok mahalleli anında birleşiveriyor ve atılıveriyorlar sorunlara karşı mücadeleye.


HEMEN KOLLARI SIVADIK

Ardından biz de bir Gençlik Kültür Evi kurmaya karar verdik. En acil olarak birleştiğimiz sorun neredeyse İstanbul’un her emekçi mahallesinde olduğu gibi uyuşturucu sorunuydu. Mahallede kullanım yaşı ilkokula kadar düşen uyuşturucu artık hepimizi tetikledi ve harekete geçtik. Kahve kahve, ev ev, dükkan dükkan tüm mahalleyi gece gündüz gezip imza topladık. Yöre derneklerine, vakıflara yayabileceğimiz her yere bu imza metinlerini yaydık ve elimizdeki tüm olanakları kullandık. Mahalleli de çok memnun oluyordu. Ellerimizden imza kağıtlarını alıp onlar da akrabalarına ya da tanıdıklarına imzalatıp getiriyorlardı imza föylerini. Bu sayede önemli bir miktarda imza topladık ve bu imzaları belediye başkanına ilettik. Bu bizim gücümüzü görmemize ve neler yapabileceğimizin farkına varmamıza neden olan, ilk defa ortak sorunumuza karşı verdiğimiz birleşik mücadelemizdi.

İNSANCA YAŞANABİLECEK MAHALLE, ÜLKE VE DÜNYA

Tabii sadece uyuşturucuyla sınırlı kalmadı mücadelemiz, bir toplantı yaptık ve mahallede hiçbir kültürel etkinlik ya da aktivitenin olmadığının farkına vardık. Bunun sonucunda bağlama kursları açtık. Bu kurslar ve dernek aracılığıyla işçi, işsiz, öğrenci arkadaşlar birbirimizle iletişim kurmaya ve hayatlarımızı, yaşamlarımızı, sorunlarımızı paylaşmaya, birbirimizden öğrenmeye, birbirimizi anlamaya başladık. Piknikler düzenledik, müzik dinletileri verdik, paneller yaptık, parklarda forumlar düzenledik. Berkin Elvan katledildiğinde 3 bin kişi sokaklara çıktık, Soma katliamı yaşandığında sokakta madencilerin yaşamlarını anlatan belgeseller, filmler izledik. Eğitim çalışmaları yaptık. Tüm bunların sonucunda daha dün aynı mahallede oturan ama birbirinden haberi olmayan gençler iken, bir süre sonra kendi geleceklerine sahip çıkmaya çalışan mahalleli genç arkadaşlar oluverdik. İçimizde Laz’ı da var Kürt’ü de, Arap’ı da var, Türk’ü de. Ama hepimiz aynı şeyi istiyorduk işte. İnsanca yaşanabilecek bir mahalle, insanca yaşanabilecek bir ülke, insanca yaşanabilecek bir dünya!

Bizim küçük ama büyük işler yapan emekçi semtimizden örnekle, tüm dünya gençliğinin de birleşmesi zor mudur sizce? Yoksa istemek ve bunun için harekete geçmek mi önemli dersiniz?

Bu sorunun cevabını size bırakıyorum benim genç arkadaşlarım...

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Kabakulak tahliye edildi

SONRAKİ HABER

Eğitim bilimsel olmaktan çıkıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa