07 Temmuz 2014 20:42

Şenlikli bir dayanışma

Bütün bu güzelliklerin, emeğin ve dayanışmanın yanında çokça eksiklerimizin olduğunu, bunca kadının emeğinin vebali boynumuzdayken daha çok çalışmamız, daha çok çabalamamız, daha bu emeğe yaraşır işler yapmamız gerektiğini biliyoruz...

Şenlikli bir dayanışma
Paylaş

Ekmek ve Gül’ün artık gelenekselleşen şenliğinin hemen ertesinde başladık dergimizin bu sayısını hazırlamaya. Neşemiz yerinde. Başladığımız ilk günden beri yaptığımız işe sahip çıkan, yapmak istediklerimizi kendinin bilen, derdi, sevinci, işi gücü, zorluğu güzelliği birlikte paylaştığımız yüzlerce kadınla altıncı kez buluştuk. Çokça eğlendik, ama daha da önemlisi varlığımızın alamet-i farikası olan şeyi, yani dayanışmayı, yani birlikte güçlü olmayı yeniden yaşadık!
Ekmek ve Gül Hayat Televizyonu ekranlarında yayınlanan bir kadın programı olarak 2008 yılında yayın hayatına başladığında her şey hem çok yeniydi, hem de aslında kadınların geçmişte biriktirdiği deneyimlerin hepsinden faydalanma çabası içinde olduğumuz için de çok eski. Hayat Televizyonu’nun işçilerin, emekçilerin, sesi kesilenlerin, hayatı üreten ama sözüne değer verilmeyenlerin sesini sözünü duyurmak, sadece duyurmak da değil, birleştirmek ve güçlendirmek için yola çıkışı, kadınlarsız olmazdı.
Kadınlar sadece eve hapsedilen konu başlıklarından ibaret değiller. Bu göğün altında tartışılan her şeye dair kadınca bir söz, kadınca bir fikir var ve işte bu ekranlar o kadınca sözün ve fikrin hem örgütleyicisi hem de göstereni olacak dedik. 7 senedir de dediğimizi yapıyoruz. Üstelik kadınların hayatına değen her şeyi gündem etmekle sınırlı kalmayan, mahallede sözü, dernekte gücü, eylemde öfkeyi örgütleyen ve hiçbir kadının sözünü kendisinden de başkasından esirgemeyeceği bir açıklıkla, samimi bir biçimde yansıtan bir kürsü olduk. Hiçbir kadının sözünü kesmedik, hayatı boyunca kendi sesini kendisinin bile duyamayacağı kadar sindirilmiş kadınlar da, sesi her yerde ortalığı çınlatan kadınlar da, sıfatı olanda olmayan da anlatmak istediği, dert ettiği konunun uzmanı sayıldı gözümüzde. Her kadının politikanın, ekonominin, sanatın, kültürün, edebiyatın, dansın, müziğin, sağlığın, gündelik konuların, eğitimin yani aslında tüm bir hayatın uzmanı olduğunu bilerek; tam da bu nedenle ne konu bulmakta ne de konuk bulmakta hiçbir sıkıntı çekmeyerek geldik bugüne… Bugün, sözünü söylemek isteyip de yolu bizimle buluşmayan, bir yerde kadınlar olarak mücadelenin bir parçası olup da bizim mikrofonlarımıza konuşmayan, başka kadınlarla buluşmak isteyip de bir aracı bulamayan tek bir kadın bile yok ki Ekmek ve Gül ona ulaşmamış olsun. Buluştuğumuz bütün kadınlar Ekmek ve Gül’ün hem yapımcısı, hem sunucusu, hem kameramanı, hem de muhabiri durumundalar. Ve ne güzel ki, arada ipler incelse de, o bağ hep var. Hiç kopmayacak…
Sonra sözü yazıya, yazıyı birbirimize dokunmanın aracına, birbirimize dokunarak açığa çıkardığımız enerjiyi dayanışma ve birlikte hareket etme gücüne dönüştürerek Ekmek ve Gül dergisini oluşturduk. Dergimiz, hayatında ilk kez kalemi eline alan Ayşe’nin de, hayatını yazarak geçindiren Seray’ın da, daha önce hiç başkasıyla mektuplaşmamış Derya’nın da, yazsa sözüne kim kıymet verecek bilmediğinden yazma sevdasını hep içinde tutmuş ama sonra dergimiz aracılığıyla ‘yazar’ olmuş Zehra’nın da hem kendini hem de başka kadınların öykülerini keşfettiği bir mecraya dönüştü. Bir fabrikanın Kadınların bir yerde biriktirdikleri başka bir yere deneyim oldu. Yalnız olduğumuzu düşündüğümüz tüm kaygılar ve duygular bir başka kadının kaleminden döküldü sayfalara, çokluk oldu. “Ben ne yapabilirim ki” deyip sinmek zorunda hissettiğimiz olaylar ve durumlar karşısında aynı şeyi yaşayan bir kadının mücadele öyküsünü okuduk, cesaret oldu. Ahir ömründe derdini kimsenin dinlemeyeceğini düşünüp kendinden vazgeçmenin karşısında, tek bir kadının bile öyküsünün dünyayı değiştirebileceğini öğrendik, mücadele oldu. Farklılıklarımızın güzel olduğunu, ayrıştırmanın, ötekileştirmenin, nefretin, önyargının, düşmanlaştırmanın bize ait duygular olmadığını, “öteki” diye öğretilen kadınların hayatının bizimkine ne kadar benzediğini gördük, dayanışma oldu. Ve bütün bu deneyim, çokluk, cesaret, mücadele, dayanışma, sözü birlikte kurma çabası ülkenin dört bir yanına yayıldı, sınırları aştı. Kadınlar Ekmek ve Gül grupları adı altında bir araya geldiler. Pek çok kadın derneği, birçok yerel mahalle ağı programımız ve dergimiz aracılığıyla kadınların bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış oldu. Bu Ekmek ve Gül gruplarında kadınlar dergimizi, programımızı tartışır, ne yazacağını, neyi tartışmak istediğini, ne okumak ne izlemek istediğini konuşur hale geldi. Daha da ötesi kadınlar, yaşadıkları her türden sorunu, çözülmesini talep ettikleri her türlü meseleyi bu vesilelerle birlikte konuşur hale geldi. Ve değiştirmek için, hem kendilerini hem de yaşadıkları dünyayı değiştirmek için birlikte adım atmaya başladılar. Kimi zaman bir parka sahip çıkmak için bir araya gelen kadınlar oldular, kimi zaman şiddeti yaşam alanlarından çıkarmak için seferber oldular, kimi zaman bir direnişte onca yıl çalışıp kızına istediği bisikleti alamadığını söyleyen işçi kadınla dayanışmak için bir sürü bisikletle direniş alanına gittiler, kimi zaman tek başına mücadele eden bir işçi kadına yalnız olmadığını hissettirmek için gün gün sıraya girip yanında nöbet tuttular ve daha neler neler…
Bu anlattıklarımızdan güzel neden olur mu şenlik yapmak için? Bunca emeğin, saysak sonunu getiremeyeceğimiz pek çok yerelde ilmek ilmek işlenen bu emeğin adını umut diye, neşe diye, şenlik diye koymayıp da ne yapacaktık?
Bütün bu güzelliklerin, emeğin ve dayanışmanın yanında çokça eksiklerimizin olduğunu, bunca kadının emeğinin vebali boynumuzdayken daha çok çalışmamız, daha çok çabalamamız, daha bu emeğe yaraşır işler yapmamız gerektiğini biliyoruz. Bunun da ancak emeği, değeri ve üretimi kolektifleştirerek olacağının farkındayız. İstiyoruz ki daha çok bir araya gelelim, emeğimizi, üretimimizi ve yaptığımızın değerini büyütmek için neler yapabileceğimizi daha sık konuşalım, paylaşalım. Ne dersiniz?

ekmek ve gül

ÖNCEKİ HABER

Uzakta değil yanı başında!

SONRAKİ HABER

Salih Uçan resmen Romalı oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...