11 Mayıs 2014 07:33

Biz duyduk siz duydunuz mu?

Yedikule’nin dar sokaklarında bütün çocuklar dışardadır. Ellerinde topları bir oyana bir bu yana kızlı erkekli koşturur dururlar. Anneleri balkonlarda hazırolda. Bir gözü yemeğe ev işine kaysa da bir gözü çocuğunda. Sabah ışıkları ile birlikte çocuk sesleri ile şakıyor Yedikule...

Biz duyduk siz duydunuz mu?
Paylaş

Serpil SAVUMLU

Yedikule’nin dar sokaklarında bütün çocuklar dışardadır. Ellerinde topları bir oyana bir bu yana kızlı erkekli koşturur dururlar. Anneleri balkonlarda hazırolda. Bir gözü yemeğe ev işine kaysa da bir gözü çocuğunda. Sabah ışıkları ile birlikte çocuk sesleri ile şakıyor Yedikule...

‘KIZLAR SOKAKTA OYNAMAZ’

Park yok. Oyun alanı yok. Araba geçerse oyun duruyor. “Geç abi... geç... geç...” talimatı sona erdiğinde oyuna devam. Tam “dibimizde” koca bir okul, koca bir okul bahçesi var. Ama kapıları sıkı sıkı kapalı haftasonları çocuklara. Ne zaman inip sokağa, karışsam aralarına o koşmak var ya, ne tatlı şey. Çocuk olup koştuğum sırada “Şiiiit...şiiit...kız baksana” sesiyle kendime geldim bir gün. Kelli felli bir “amca” o kadar istekli ki top oynayan küçük kızın kendisini duyması için. Önce “dedesidir” diye düşünürken daha dikkat kesildim ve meraklandım “acaba ne diyecek?​” Üşenmedi. Sesini duyması için yanına kadar yaklaştı “kızlar öyle sokaklarda top oynamaz” dedi ve gitti.

SESLERİ DUYULMAYANLAR...

İşte tam o sırada yüzüme tokat gibi birden çarpan rüzgar daha yeni bize “akıl” veren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın sözlerini düşürdü aklıma... “Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin!”
Avazım çıkana kadar bağırmak... Çığlık üstüne çığlık atmak istedim. Sonrası çığlık üstüne çığlık atan ama sesleri duyulmayan çocuklar. Ve dahası... anneler.

BUNLARI DUYDUNUZ MU?

Önce herkesin bildiği N.Ç. Herkesin bildiği ancak çığlık atmayı “öğretenlerin” görmezden geldiği N.Ç. 12 yaşında onlarca erkeğin tecavüzüne uğrayan. Mahkeme tarafından “rızası olduğu” ilan edilen küçük kız çocuğu. Hatırlıyorsunuz değil mi? Biz duyduk ama siz duymadınız. Sanıklarına “iyi halleriniz var” dediniz.
Peki Ö.Ç’yi bilir misiniz? Siz bilir misiniz Sayın Ayşenur İslam? Milletvekili olduğunuzu gururla söylediğiniz memleketinizde 35 kişinin istismarına uğradı. 14 yaşında. Çığlığını duyurmak istediği polis memuru tecavüz etti. Polis ceza aldı, diğerleri için hükmün açıklanması geri bırakıldı. “Hiç bir şey olmamış gibi yaşayın” denildi.
Sonra birden Melek’in açlıktan bitap düşmüş bedeni gözümün önünde. Ben hatırlıyorum. Kulaklarımda ölmeden önceki sesi. “Beni dövdüler!” 16 yaşında evlendirilip “gelin” gittiği evin tuvaletinde asılı kaldı çığlığı! O tuvalette aylarca aç susuz kaldı.

SONRASI VAR

Bingöl’de sesini kimselere duyuramadığı zihinsel engelli B.Ç. Tecavüze uğradı. Gazeteciler, içindeki fırtınaya ses oldu. Savcılık ise genç kızın şikayetçi olmadığı olayda rıza aradı. Dosyası faili meçhul denilerek faili bellilerin arasında yerini aldı.
Sonra taş attı diye taş duvarların arkasına kapattığınız çocuklar. Sayın İslam, çığlıklarını duyuyor musunuz? Bağırıyorlar her gün, her saat, her dakika... Soğuk duvarların ardında hakaret, dayak, tecavüz. Pozantı’da olanları, daha yeni Adana’da M Tipi Cezaevi’nde 15 yaşındaki F.A’nın neler yaşadığını cezaevi idaresinin neye nasıl kayıtsız kaldığını biliyoruz.
Çınladıkça çınlıyor kulaklarım. Beynimin her köşesinde bir çığlık. Hakkari’de 14 yaşında herkesin gözü önünde kolu kırılan Cüneyt’in taaa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ulaşan sesi.
Sizin kulaklarınızı kapattığınız çocuklarla dolu bu ülke. Çığlık atan ama duyulmayan çocuklar.

YA ANNELER

Annelerle dolu mesela.
Çocukları cezaevine girmesin diye kapı kapı dolaşıp adalet arayan Mülkiye Demir Kılıç var. Biliyorsunuz. Gördünüz. Duydunuz. Yine kulaklarınızı kapattınız. Çocukları için çığlık atan Mülkiye’ye yurt “önerisinde” bulundunuz; “bizim verebileceğimiz hizmetler bunlar” diyerek. Oysa annelik ne kutsal, çocuklar nasıl kıymetli. Mülkiye’ye ilk anneler günü hediyesini bir kadın olarak böyle verdiniz. Umutlarını bir kez daha körelterek.
Biz bakanlığın sorumlu olduğu yurtlardan yüreğimize çarpan çığlıklarla yanıyoruz. Koruma altına alınan kız çocuklarının tecavüz haberi ile sarsılıp, kayıtsızlığınızla isyanımızı biriktiriyoruz.

YILLARDIR BİR YASIN İÇİNDE

Peki 64 yaşında çocuklarının peşine düştüğü için örgüt üyeliğinden cezaevine konulan Makbule Özbek’ten haberiniz var mı Sayın Bakan? Yaşlı ve hasta. Ve anne. Yıllardır bir yasın içinde ömür geçiren titreyerek büyüttüğü çocuklarına el değmesin diye mücadele eden, bir anne. Kızıyla aynı koğuşu paylaşan, her an “bir şey olacak” korkusuyla evinde yalnız kalamayan, hastalansa kıpırdanamayan, çocuğunun mezarına kavuşmayı isteyen bir anne. Barış isteyen her kadına yaşadıklarıyla tutuklanmasıyla avazı çıkana kadar bağırmayı öğreten Makbule Özbek’in sesi size ulaştı mı?

HİÇBİR ŞEY UNUTULMADI

“Kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacaktır” sözleri “kız mıdır kadın mıdır” tanımı bu ülkede tüm bu sayılan meselelere örülen duvarlarda yazıyor. Unutulmadı. Bu ülkede kadınlar, çocuklar çığlık ata ata büyüyor. Ancak sesleri örülen bu duvarlara çarpıp geri dönüyor. Ve Bakan İslam’ın önerisinin bilimsel olduğunu açıklayıp savunma yapanlara; “çok haklısınız.” Ancak kadınlar bu bilimsel öğretiden daha fazlasını yapmaya hazır!

ÖNCEKİ HABER

Ne kadar ceza caydırır?

SONRAKİ HABER

Bir çocuğun ölümü yalnızca kendi ölümü değildir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...