02 Mart 2014 08:02

Kuraklık bu seneye özgü değil

Dünyanın atmosferi her geçen gün daha fazla ısınıyor. Bunun sebebi bizim yaktığımız kömür, petrol ve doğalgazdan çıkan karbondioksit gazı. Isınan atmosfer de dünyanın ikliminin değişmesine yol açıyor.

Kuraklık bu seneye özgü değil
Paylaş

Levent KURNAZ

Dünyanın atmosferi her geçen gün daha fazla ısınıyor. Bunun sebebi bizim yaktığımız kömür, petrol ve doğalgazdan çıkan karbondioksit gazı. Isınan atmosfer de dünyanın ikliminin değişmesine yol açıyor. Bu değişikliği üç ana başlık altında açıklayabiliriz: Birincisi, dünya ısınıyor, yani her noktada ortalama sıcaklıklar artıyor. İkincisi, her yerde uç olayların şiddeti artıyor, yani sıcak hava dalgası hem daha sıcak oluyor, hem de daha uzun sürüyor, kuraklık hem daha şiddetli oluyor hem de uzun sürüyor, sonrasında gelen yağışlarda da seller basıyor. Son olarak da, bazı yerler normalden fazla yağış alırken bazı yerler kuraklaşıyor. Ülkemiz de iklim değişikliğinden dolayı ısınıp kuraklaşan bölgelerin başında yer alıyor. Buna karşılık mesela Arabistan Yarımadası da tam tersi yağış almaya başlayan bir bölge haline gelmeye başlıyor. Burada unutmamamız gereken önemli nokta içinde yaşadığımız bu kuraklığın geçici değil kalıcı bir kuraklık olduğu. Bu kuraklığı durduramayacağımıza göre yapmamız gereken de bu kuraklıkla yaşayabilmek için gerekli önlemleri alabilmek.

SUYUMUZ 148 GÜN YETECEK

Aralık-Ocak–Şubat aylarını normalin çok ötesinde sıcak ve yağışsız geçiren İstanbul’da barajların doluluk oranı üçte bir seviyesinin de altına indi. Bugün itibariyle İstanbul’u besleyen barajlardaki su miktarı 249 milyon metreküp. İstanbul’un günlük su ihtiyacı 2,4 milyon metreküp. Basit bölme işlemi bize barajlarda 105 günlük su kaldığını söylüyor. Yani ciddi miktarda yağmur yağmazsa İstanbul barajlarındaki tüm su 15 Haziran’da tükenecek.
Eğer “Melen’den ve Istrancalar’dan su geliyor; devlet, İstanbul’un su sorununun önümüzdeki 40-70 yıl için çözüldüğünü söylemişti bize, hatta Sayın Topbaş İstanbul’un 2200 yılına kadar su sorunu olmadığını belirtmişti” derseniz size üzülerek bir havuz problemi çözdürmek zorunda kalacağım. Eğer İstanbul barajlarındaki toplam su miktarı 249 milyon metreküpse ve Melen’le Istrancalar’dan bize günde 0,720 milyon metreküp su geliyorsa, ama biz de günde 2,4 milyon metreküp su tüketiyorsak İstanbul’un suyu ne zaman biter? Sizi yormadan söyleyeyim, suyumuz 148 gün yetecek, yani Melen ve Istrancaları hesaba katsak da su 27 Temmuz’da tükenecek. “Ama o zaman da Melen’den daha fazla su çekeriz” diyecek olursanız unutmayın, İstanbul ile Istrancalar ve Melen farklı bir coğrafyada yer almıyorlar! Dolayısıyla İstanbul’a yağış düşmeyecek olursa Melen’de de fazla su bulabilmek mümkün olmayacak. Yapılacak tüm boru hatları ve barajlar İstanbul’un su ihtiyacını sürdürülebilir olarak karşılamaktan her zaman uzak olacaktır. Ayrıca Melen’deki su seviyesinin de her gün düşmekte olduğunu biliyoruz.

SORUMLULARIN GÖZÜNE UYKU GİRMİYORDUR

Bu durumda acilen iki şeye gerek var: Birincisi, doğal olarak yağmura, hem de bol yağmura. Biraz kar da yağsa hiç fena olmaz. Ama ne yazık ki artık karın beklenebileceği dönemi yavaş yavaş geçiyoruz. Gene de daha önemlisi, hepimiz suyu çok daha idareli kullanmalıyız. Suyu idareli kullanabilmenin başta gelen şartı da insanları ortada bir problem olduğuna dair uyarmaktan geçiyor. Ancak, bir ay sonraki seçimler önümüzde dururken siyasetçilerin çıkıp “karşımızda çok önemli bir sorun var, acilen önlem almamız gerekiyor” diyeceklerini hiçbirimiz düşünmemeliyiz. Ülke gündemi bu kadar yoğunken İstanbul’un su sorunu arada kaynayacak gibi görünüyor; ama emin olun, bu konudan dolayı sorumluların gözüne uyku girmiyor.
Şunu unutmamamız gerekiyor, İstanbul ülke nüfusu ile kıyaslandığında sürdürülemez bir şehir halini aldı. Burada yetkilileri halkı yanlış yönlendirmekle suçlamamız zor. Bu sene gerçekten yağmur yağmadı, kar sadece Galatasaray-Juventus maçı sırasında yağdı. Bu durumda da barajlarda su birikmedi. Fakat, bu problemin geldiğini görmemiz gerekiyordu. İklim değişikliği karşısında ülkemizi her geçen sene daha da kurak günler bekliyor. Bu sebeple de iklim değişikliğini durdurmaya çalışmanın yanı sıra yeni şartlara uyum sağlamak için ciddi çaba sarf etmemiz gerekiyor.
Istrancalar’dan ve Melen’den biraz daha fazla su çekerek bu problemi çözmemiz artık mümkün değil. Unutmayın, Istrancalar dediğimiz neredeyse Bulgaristan sınırı, Melen dediğimiz de Bolu. Yani İstanbul, Bulgaristan sınırından Bolu’ya kadar olan bölgedeki tüm su kaynaklarını olabildiğince kendisine yöneltmiş durumda. Biraz daha fazla su çekecek olursa bu su kaynaklarından beslenen yöre insanları ciddi sıkıntı yaşamaya başlayacaklar. Bu nedenle de hepimize düşen ana görev artık suyu idareli kullanmaya başlamak olmalı.
Uzun vadede bölgemizi tehdit eden iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlayabilmemiz için de sadece suyu tasarruflu kullanmakla kalmayıp yerleşim merkezlerimizi sürekli su kaynaklarına yakın bölgelere taşımayı da düşünmemiz gerekiyor. Bu bağlamda İstanbul artık besleyebileceği insan kapasitesinin üzerine çıkmış durumdadır. Şu anki kuraklık sadece bu seneye özel değildir ve eğer yaşam yerimizi ve tarzımızı değiştirmeyecek olursak bizleri gelecekte daha büyük problemler bekliyor olacak. Bunun için de çözüm her seferinde daha da uzaktan su taşımak değil yeni şehirlerimizi su kaynaklarının yakınına kurmak olacaktır.

 

ÖNCEKİ HABER

İstanbul’un su sorunu

SONRAKİ HABER

Dünyada ve Türkiye’de kuraklık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...