2 Mart 2014 07:58

Açıklamalı susuzluk açıklamaları!

Barış AVŞAR

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, geçen hafta içi susuzluk ve  kuraklık tehlikesi konularında içimizi açan birkaç açıklama yaptı. Biz de parantez içlerinde o açıklamaların içini açtık. Bakın neler çıktı…
“Su sorunu yaşanmaması için önlem alıyoruz, (Memleketçek su sıkıntısı çekme olasılığımız yüksek çünkü… Arkadaş, bir damla yağmur yok ya...) bu konuda acil eylem planlarımız var. (Yani hazırlığını yaptığımız susuzluk tehlikesi ‘acil’ eylem planı hazırlamamızı gerektirecek kadar büyük, biz bu planları yapıp uygulamazsak mesele vahim boyutlara ulaşabilir.)
Bölgelerdeki arkadaşlarımızla düzenli toplantı yapıyoruz. (Efenim bizim bakanlığımızın bölgeleri var. Bu teşkilatlarda arkadaşlarımız var. Onlarla aramız çok iyi… Acil meseleleri oturup konuşabileceğimiz kadar iyi…)
Sorun daha çok Orta Anadolu’da görülüyor. (Adamların yüzünden düşen bin parça, içiniz kaldırmaz bakamazsınız yani o derece…)
Bizim B planımız var. (Başta Orta Anadolu’daki arkadaşlarımız olmak üzere bölgelerdeki arkadaşlarımızla toplantılarımızda gördük ki A planımız sizlere ömür. Ve alfabede ilerlemek zaruri hale gelmiş durumda.)
Yeraltı sularıyla ilgili planlama yapıyoruz. (Evet B planımız bu, kuyu açacağız.)
Önümüzdeki döneme ilişkin meteorolojik veriler de olumlu. (B planımızın geri kalanı şimdiye kadar yağmayan yağmur ve karın yağmasına kalmış durumda… Ne? Ya nerden bulacağım ben başka size su yahu! Ya yeri deleceğim su bulacağım ya da yağacak dağıtacağım işte… Ne mızmız ediyorsunuz ki! Bu işte B planı, evet…)
Bahar yağmurları beklediğimiz gibi gelecek. (B planını buna göre yaptık dedik ya… Gelecek anam babam ge-le-cek! Plan yaptık diyorum, B koyduk adını diyorum, nasıl gelmeyecek! Plan mı bozulacak!)
Sorunu yaza gelmeden çözeceğimize inanıyoruz. (Yaza gelince yağmaz çünkü, artık del delebildiğin kadar toprağı ondan sonra... Ya bak valla şu baharda çok yağmur ve kar yağması lazım… Rahmetli dedem öyle derdi hep, ‘kışı sıcak geçen senenin yazı ayaz olur’ derdi. Alfabeden gitmeyip dedemin adını mı vereydik ya biz bu plana? Açılışını da yapardık. Sayın başbakanımız yapardı hatta. Tam da seçim önü görkemli bir plan açılışı… Şu darlandığımız günlerde ilaç gibi olmaz mıydı? Dur ben bunu bölgelerdeki arkadaşlara bir sorayım. Orta Anadolu’dakilere değil ama… Karamsar nevaleler! Ağızlarından bir iyi laf çıkmadı ki… Ama bu açılış onlara da iyi gelir bak, yüzleri güler çocukların.)
Yağmur bombası düşünmüyoruz, (En azından şimdi, daha yılın başındayız bakanlık bütçesine erken yükleme olmasın) çünkü anlamlı bir getirisi yok (Allah’ın yağmuru yağsın diye bir ton para mı ödeyeceğim!)
İstanbul’da Nurettin Sözen döneminde denenen ve başarısız olan yağmur bombasının faturasını biz ödedik. (Hah mevzu en sevdiğim noktaya geldi bak nihayet ya…)
Bu bir seçenek değil. (B Planım varken hiç değil, dedemin adını vereceğim ben ona…)
Yağmur duasına da çıkarız, (Allah’ın gökkubesinde bombayla gürültü çıkaracağıma efendi gibi gidip el açar doğrudan kendisinden isterim, yağdıracaksa o zaman da yağdırır!) hiç olmazsa onun maliyeti yok (yaaani).
Su ile ilgili karar verecek kurulda bakanlığımızın da olması gerekiyor. (Gerçekten bak onca torba yasa geçti Meclis’ten birinin içine de şunu sıkıştıramadık arkadaş ya! Ya, Su Bakanı su kurulunda yoksa savunma kurulunda mı olacak!)
Yeni torba tasarıda bu düzeltilecek (…demiş bulunduk ama inşallah fırça yemeyiz şimdi, torba yasalarda yer mi kalıyor kardeşim bize).
Arkadaşlarla da görüştüm, suyla ilgili bir karar verilirken, bizim olmamız gerekir. (Ya valla bak ben Su Bakanı’yım, su işlerini bana soran yok yahu!)
Tüm teknik altyapı zaten bizde var. (Bölgelerdeki arkadaşlarımız olsun, kuyu açma ekipmanları olsun, dua timleri olsun…)
1994’de ‘da 50 yıldır susuzluk problemi vardı. (İstanbul’da Bizans’tan beri su sıkıntısı vardır da onu söylemenin bugünkü oy oranına hayrı olmaz şimdi. Bizden önceki beceriksiz iktidarlarla sınırlasak yeter, arada ecdada saydırmayalım.)
 kırılıyordu, Kerbela’ya dönmüştü. (Nurettin Sözen de Muaviye gibiydi desem mi? Yok artık…)
Benzin istasyonları gibi su satış istasyonları vardı. (Şimdiki gibi damacana istasyonları yoktu ama neyse o içme suyu, karıştırma şimdi…)
Benim evimde de doldurur, bidonlarla idare ederdik. (Hep biz mağdur edildik, hep biz!)
Biz geldiğimizde dedik ki, ‘da artık su sıkıntısı olmayacak. (Harbiden iyi de geldik ha bu güne kadar.)
 Yapmayı düşünmüyoruz, (En azından 30 Mart’ı bir görelim değil mi ama... Sonra da yağar herhalde canım!) çünkü aksi takdirde ben bıyıklarımı kesmek durumunda kalacağım. (Ki bu su sorununu çözemesek de beni bıyıksız görmek içinizi soğutacak, yaz sıcağında ferahlatacağım sizi, gene iyisiniz ha köftehorlar!)
O zaman gazeteciler sormuştu, ‘Su kesilirse ne olacak?​’ diye, ben bu cevabı vermiştim. (İki saattir bekliyorum sorarsınız da mevzu gevşer biraz diye sormadınız gitti yahu!)
Dolayısıyla merak etmeyin bıyıklarımı kestirmeye niyetim yok. (iddialı biriyim ben)
Bazıları, ‘Bakan A, B, C planı diyor. Ne demek istiyor?​’ diye soruyorlar. (E dedem, babam, bizim oğlan işte!)
Bunlar teknik konular (Ne diyeyim başka! Ya yeri deleceğiz su çıkacak ya yağmur yağacak birikecek. E, icabında dua da edeceğiz dedik… Ne diyeyim daha!) olsa saz çalıp oynayacaklar ama İstanbullu merak etmesin, (En azından su kesildiğinde saz çalıp oynamayacak İstanbullu merak etmesin)  olmayacak. (Hadi hayırlısı!)”

Evrensel'i Takip Et