26 Şubat 2014 21:41

YEN-GENÇ'ler geliyor

Bizler Ankara Yenimahalle’de yaşayan gençler olarak, (kimimiz üniversite öğrencisi, kimimiz lise öğrencisi, kimimiz işçi, kimimiz iş arama sürecindeki gençler) iki aydır farklı bir heyecan ve telaş içerisindeyiz. Sizlerle bu yazıda, heyecanımızın nedenini paylaşacağız

YEN-GENÇ'ler geliyor
Paylaş

Haydar BEKTAŞ
Orkan SANCARBARLAZ
Nadir ALTUNTAŞ
Ankara


Son on yıla baktığımızda Hükümetin gençlere dair politikaları hiç iç açıcı değil. Eğitim sistemindeki köklü değişiklikler, çocuk işçiliğin önünü açacak yasalar, meslek liselerinde okuyan stajyer öğrencilerin çalışma koşulları, ‘çocuk gelin’lere göz yumulması vs. Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Uygulanan politikalara baktığımızda; gençlerin önünü açacak değil, tam aksine onları toplumun dışına iten, yalnızlaştıran, yozlaştıran politikalara rastlıyoruz. Tayyip Erdoğan nasıl bir gençlik istediğini yasalarla ve sözlü olarak açıkça beyan etmiştir. Dindar ve kindar bir nesil istediğini milyonların önünde haykırmıştır. En önemli meseleyi atlamıştır Hükümet ve Erdoğan. Biz gençlerin ne istediğini bize sormamıştır.

Bizler Ankara Yenimahalle’de yaşayan gençler olarak, (kimimiz üniversite öğrencisi, kimimiz lise öğrencisi, kimimiz işçi, kimimiz iş arama sürecindeki gençler) iki aydır farklı bir heyecan ve telaş içerisindeyiz. Sizlerle bu yazıda, heyecanımızın nedenini paylaşacağız.

GEZİ’DEN SONRA...

Bizler Gezi eylemlerinden önce birbirimizi tanımayan, herkesin kendi arkadaş çevresi ile zamanını geçirdiği kişilerdik. Gezi eylemlerinin başlaması ile birlikte hergün birbirimizi görmeye, oluşan forumun toplantılarına katılmaya başladık. Mahalledeki forum toplantılarında bulunmak bize yetmiyordu. İşte birbirimizi daha çok görmeye, birlikte zaman geçirmeye, tartışmaya, oturmaya, toplantılar dışında da birbirimizi aramaya başlayınca, hem birbirimizi daha iyi tanımaya başladık hem de yaşadığımız yerle ilgili ihtiyaçlarımız farklılaşmaya başladı. Bir defa kalabalık olduğumuz zamanlarda birlikte vakit geçirebileceğimiz bir yer olmadığını gördük. Üniversitede okuyan arkadaşların evlerine gidiyorduk kalabalık olunca, ama bir eve kaç kişi sığabilir en fazla siz düşünün. Yenimahalle’deki kafelere gidelim desek rahatça istediklerimizi yapmamız mümkün değil. Yani en fazla yapabileceğimiz şey oturup çay içmek, ona para yetiştirmemiz mümkün değil.

SADECE BİR ARADA OTURMAK DA DEĞİL!

Sadece bir arada oturmak da değildi yapmak istediğimiz şeyler.

Birbirimizle konuştukça ve daha çok paylaştıkça, yapmak istediğimiz ve imkanlarımız olsa yapabileceğimiz çok fazla şey olduğu ortaya çıktı. Kimimiz tiyatro ile ilgileniyor, kimimiz şiir yazıyor, kimimiz futbolu seviyor, kimimiz müzikle ilgileniyordu. Neden bunları daha çok kişiyle yapmayalım diye düşünmeye başladık.

Birbirimizi tanıdıkça, bu sistemle hepimizin bir şekilde derdi olduğunu daha iyi anladık. Yani hiçbirimiz yalnız değiliz ve genellikle çok benzer sorunlar yaşıyoruz. Bunları da birlikte tartışmak, birlikte çözümler bulmak ihtiyaç duyduğumuz başka bir şey oldu. Bunların hepsini, en azından bir kısmını yapabileceğimize inandık ve nasıl yapabileceğimizin yollarını aramaya başladık.

Ve bunları nasıl yapabileceğimizi konuştuğumuz çokça toplantı yaptık. Bir kültür evi açma fikri de bu toplantılarda ortaya çıktı ve biz YEN-GENÇ kültür evini kurmak için kollarımızı sıvadık.


SINAVLARA İNAT HADİ SEN DE GOL AT!

Kültür evi çalışmalarına katılmış ve bu işe gönül vermiş arkadaşlar da düşüncelerini paylaştı bizimle. Muzaffer Aslanselçuk Halide Edip Lisesi öğrencisi. Muzaffer çevresindeki insanlara bu işten bahsettiği zaman çok iyi tepkiler almış. ‘Açılsın geliriz’, ‘Ben de dans kursu veririm’, ‘Kurslar iyi olur biz de katılalım’ diyenler olmuş. Muzaffer, bu kültür evinin oturup eğlenip konuşacağımız ve kültürel aktivitelerimizi yapabileceğimiz bir yer olacağını düşünüyor.

Düşüncelerini paylaşan başka biri de Serkan Bulut. Serkan aynı zamanda futbol turnuvası düzenleyen bir işçi. Kültür evinin ve yapacakları etkinliklerin kendilerine her yönüyle faydalı olacağını söylüyor ve futbol turnuvası için çağrı yapıyor. Turnuvanın şiarı: ‘Sınavlara İnat Hadi Sen de Gol At’.

ELBETTE TİYATRO

Tiyatro grubunda olan Özgür Doğan Hacettepe Üniversitesi konservatuar öğrencisi. Kültür evinin kurulması planlanmadan önce Yenimahalle’de sadece birkaç arkadaşı varmış ve yalnızca onlarla zaman geçiriyormuş. Kültür evini kurmak için faaliyete geçtikten sonra arkadaş çevresi daha da genişlemiş. Kendisi bu durumdan oldukça memnun. Kültür evine daha fazla nasıl faydalı olurum sorusuna ‘elbette tiyatro’ yanıtını vermiş Özgür. Kurulan tiyatro grubunun kendilerine yeni bir bakış açısı kazandıracağı ve bu aktivitenin sosyal ortamda kendilerini daha rahat ifade edebileceklerini sağlayacağı görüşünde. İlçedeki tiyatro faaliyetlerine daha önce gençlerin katılımının düşük olduğunu, bu kültür evinin tüm gençleri tiyatroya daha yatkın hale getireceğini ve Yenimahalleli diğer gençler için bu grubun kesinlikle faydalı olacağını ekleyerek bitirdi sözlerini

ÖNCEKİ HABER

Bir TÜÖBİK masalı

SONRAKİ HABER

Kadının toplumdaki yeri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa