05 Kasım 2013 06:00

Çözüm için devlet önce suçunu kabullenmeli

DTK Sosyal Politikalar Komisyonu/Emek, Göç ve Yoksulluk Çalışma Grubu tarafından düzenlenen ‘Zorla Yerinden Edilme ve Köye Geri Dönüş Konferansı sona erdi. Konferansı, geri dönüşleri ve çözümü katılımcılarla konuştuk.

Çözüm için devlet önce suçunu kabullenmeli
Paylaş

Faruk Ayyıldız / Kübra Kırımlı

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Sosyal Politikalar Komisyonu/Emek, Göç ve Yoksulluk Çalışma Grubu tarafından düzenlenen ‘Zorla Yerinden Edilme ve Köye Geri Dönüş Konferansı sona erdi.  Konferansı, geri dönüşleri ve çözümü katılımcılarla konuştuk.

DEVLET SORUNLARI ÇÖZECEK YATIRIMLAR YAPMADI

Zorunlu göçle topraklarını terk eden 1 milyon kişinin yanında çeşitli sebeplerden dolayı 8 milyona yakın bir nüfusun bölgeyi terk ederek, batı illerine göç ettiğini söyleyen Ekonomist Mustafa Sönmez, bu göçün bir kısmının gönüllü gerçekleştiğini söyledi. “İnsanlar daha iyi şartlar için gitmiş olabilirler ama bu göçün önemli bir kısmı buralarda iş, aş sahibi olamamaktan dolayı yaşandı” diyen Sönmez, bölgenin yeterince istihdam yaratamadığını, bölgede sermaye birikimi olmadığını ve dışarıdan da sermaye gelmediğini dile getirdi. Geriye devletin yatırımlarının kaldığını ifade eden Sönmez, “Devlet ise bu bölgelere yeterli yardımı yapmıyor. Bölgeye yapılan yatırımlar en fazla GAP yatırımları oldu. Bölge için değil bölgenin su kaynaklarını kullanarak batıdaki enerji ihtiyaçlarını karşılamak için. Sulama yatırımları da tamamlanmadı” diye konuştu. Bölgede bir toprak sorunu olduğunu da söyleyen Sönmez, toprak reformuna ihtiyaç olduğunu ancak bunun da yapılmadığını vurguladı.

ÇÖZÜM YERELDEN YÖNETİM

Bölgede yaşanan sorunlara Ankara’nın müdahale edemediğini belirten Sönmez, “Çözüm buradaki insanların yerinden yönetimle iş, aş üretir bir düzen kurmaları. Bu da sadece yerelden yönetimle mümkündür. Türkiye’nin yeniden 20 dolayında bölgeye bölünmesi ve buralarda yerel parlamentolar oluşturulması gerekiyor. Sadece ekonomik değil kültürel meseleler, Kürt sorunu, ana dilinde eğitim gibi sorunlar da yerelde çok daha rahat çözülür” şeklinde konuştu.

YASALAR VE MAHKEMELER MAĞDURİYETİ SÜRDÜRÜYOR

5233 sayılı ‘Terör Ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’a değinen Avukat Cihan Aydın ise yasanın bir by-pass yasası olduğunu söyledi. Yasanın AİHM’nin Türkiye’ye yapmış olduğu baskılar sonucu çıkarıldığını kaydeden Aydın, “Köy yakma, boşaltmalarla ilgili çok sayıda mağdur AİHM’ye başvuru yapmıştı. AİHM bu davalarla baş edebilmek için Hükümete yasa konusunda baskı uyguladı” dedi. Yasanın çıkmasının ardından AİHM’nin köy boşaltma ve yakma dosyalarını Türkiye’ye iade ettiğini vurgulayan Aydın, yasanın uygulanması konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığını belirtti. Başvuruların basit sebeplerden dolayı reddedildiğini söyleyen Aydın, “Bölgenin jandarma komutanlığından görüşler alıyorlar. Komutanlık burada herhangi bir olay yaşanmadı, kendi istekleriyle köyü boşalttılar raporu veriyor ve başvurular reddediliyor” dedi. Kabul edilen başvuruların küçük tazminatlarla geçiştirilmeye çalışıldığını da ifade eden Aydın, verilen tazminatlarla köyde yeniden bir ev kurmanın mümkün olmadığını anlattı.

ÇÖZÜM: YAPILANLARI KABULLENMEK

İnsan Hakları Aktivisti Feray Salman ise insanların yer gösterilmeden, zorunlu göçe maruz bırakıldığını ifade ederek, “Diyarbakır’daki Bağlar semti böyle gelişti. İki odalı evlerde 30, 35 kişi yaşamak zorunda kalıyordu” dedi. Adana, Tuzla’da hâlâ çadırlarda yaşayan Kürtler olduğunu hatırlatan Salman, “Yerel yöneticilerin bu durumu bilmiyor olması ihmal suçudur ve bunun hesabı sorulmalıdır” dedi. Salman, “Çözüm her şeyden önce tüm bunların yapılmış olduğunu kabul etmek ve hak gasplarının ne olduğunu ortaya çıkarmaktır. Gerçek ihtiyaçlara dayalı şekilde mağdurların talepleri karşılanmalı” şeklinde konuştu.

ÇARPIK KENTLEŞMENİN SEBEBİ RANTÇI YÖNETİCİLER

Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Başkanı Necati Pirinçioğlu ise sorunun başka bir boyutuna dikkat çekerek, zorunlu göç ve çarpık kentleşmeye değindi. “Zorunlu göçle gelenler kentleşmeyi bozdular gibi bir algı var bu yanlış” diyen Pirinçioğlu, “Zorunlu göçle kentlere gelen insanların çabalarını barınma sorununu çözmek olarak görmek gerekir” dedi. Çarpık kentleşmenin sebebi zorunlu göçten gelenler değil dönemin yerel yönetimleri olduğunu söyleyen Pirinçioğlu, “Dönemin yerel yönetimleri soruna çözüm bulmak yerine rant elde etmeye çalıştı. Zorunlu göç ranta dönüştürüldü” dedi. Geri dönmek isteyenlerin önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini anlatan Pirinçioğlu, “Dönmeyip, şehirde kalacaklar için ayrıca ciddi çalışmalar yapılmalı. Devlet bu insanların talepleri doğrultusunda konutlar üretmeli” diye konuştu.


YAKILMIŞ YIKILMIŞ KÖYLER NE OLACAK?

Konferansın öncelikli amacının boşaltılan köylerin yeniden insana, üretime kavuşması ve geri dönüşün sağlanması olduğunu söyleyen Amed Göç-Der Başkanı Vecih Aydoğan, “Tamamen yakılıp, yıkılan köyler var. İnsanlar köylerine dönse bile o köyün altyapısı yok. O altyapıyı nasıl oluşturabileceğimizi tartıştık” dedi. Devletin bu konuda adım atmayacağının ortada olduğunu söyleyen Aydoğan, “Geri dönüşler için kurumlarımızın üzerine düşebilecek görevler nelerdir? Neler yapılabilir? Bunlara çözüm arıyoruz” dedi.


KORUCULARIN GASBETTİĞİ TOPRAKLAR İADE EDİLSİN

Köy korucularının gasbettiği toprakların sahiplerine iade edilmesi gerektiğini söyleyen Diyarbakır Tabip Odası Genel Sekreteri Cengiz Günay ise devletin kanun değişikliği ile bölgede bulunan köy ve mezraları belediyelere bağladığını ancak bu sorunun sadece belediyeye bırakılarak çözülemeyeceğini belirtti. “Bu işi çözecek olan devlettir. İnsanlar evleri kendileri yaptıkları zaman kanalizasyon, elektrik yine olmayacak ve 90’lı yıllara dönülecek. Doğaya zarar vermeyecek planlı konutlar yapılmalı” dedi.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Şilan Elmas, 1.5 milyon nüfuslu Diyarbakır’da her yıl 18 yaşına giren 40 bin kişinin istihdam edilmesi gerektiğini aktararak, bunun yerel dinamiklerin harekete geçmesiyle mümkün olabileceğini söyledi. Yerel yönetimlerin ve ticaret çevrelerinin koordineli çalışmalar yapabileceğini kaydeden Elmas, “Diyarbakır’daki yeni kaynaklar araştırılmalı, yeni bir sistemle, özerklikle sorunlar çözülebilir” dedi. Organize sanayide kadınların çalışabileceği sera bölgesi kurmayı düşündüklerini anlatan Elmas, “Kadınlar ekonomi hayatına atılmadığı zaman yaşamın bütün ayakları eksik kalıyor” şeklinde konuştu. (Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Tutuklularda hâlâ darp izleri var

SONRAKİ HABER

Çağlayan işçisi nasıl sendikalı olacak?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...