6 Mayıs 2025 07:15

6 Mayıs’ta gençler Denizlerin mirasıyla yürüyor

53 sene önce bugün savaşsız, sömürüsüz bir dünya talepleriyle başlayan mücadelede Denizler idam edildi. Binlerce genç, mücadelelerinin sembolü haline dönüşmüş bu günü sokakta karşılıyor.

6 Mayıs’ta gençler Denizlerin mirasıyla yürüyor

Fotoğraf: Evrensel

Nisa Sude Demirel
[email protected]


İstanbul – 53 sene önce, 1972'nin 6 Mayıs'ında savaşsız, sömürüsüz bir dünya, tam bağımsız bir Türkiye taleplerini benimseyen bir gençlik hareketinin liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi. Bugün halen Türkiye'nin dört bir yanında binlerce genç her 6 Mayıs'ta Denizlerden bu yana çınlayan bu sesi bir kez daha yükseltiyor. Denizlerden devralınan bu mücadele bayrağı, hiç düşmedi. 53 senedir gençler aynı taleplerle mücadelede buluşuyor. Bu sene ise 6 Mayıs, üniversiteli, liseli binlerce gencin günlerce sokakları doldurduğu bir sokak hareketinin arkasından karşılanıyor. Gençler Denizlerden öğrendikleriyle bugün sömürüye, savaşa, baskılara, eşitsizliğe karşı mücadeleyi sürdürüyor.

Emek Gençliği her sene olduğu gibi bu sene de devraldığı mücadele mirasıyla Denizleri anmak için Dolmabahçe’ye koşuyor. Emek Gençliği MYK Üyesi Selinay Uzuntel, Evrensel’in sorularını yanıtladı.

Fotoğraf: Kişisel arşiv

Özellikle 19 Mart eylemlerinden sonra, gençlerin kendilerini politik özneler olarak konumlandırmaları bakımından 68 kuşağını ve bugünü nasıl kıyaslayabiliriz?

68 kuşağında gençlik, üniversitelerde başlayan arayışı işçi sınıfıyla birleşerek bir siyasal hatta dönüştürmüş, düzenle topyekûn bir hesaplaşmanın parçası olmuştu. Bugün 19 Mart eylemleriyle başlayan süreçte, gençlik yeniden bu hatta ilerlemeye ilişkin bir fırsat yakaladı. Üniversiteli gençlik uzun süredir barınma krizinden beslenmesine kadar birçok gündelik sorunu oldukça yoğun şekilde yaşıyor. Bir de tek adam iktidarının baskı politikaları eklendiğinde oluşan öfke patlayarak akacağı bir yol buldu kendine. Bugün savaş bütçeleri büyürken eğitime ayrılan kaynaklar kısılıyor. Genç işsizlik yüzde 15’leri aşıyor, üniversite öğrencilerinin yüzde 40’tan fazlası okurken çalışmak zorunda kalıyor.

"Biriken sorunlar ‘insanca yaşanacak bir ülke’ mücadelesine dönüştü"

AKP-MHP iktidarının sistematik saldırıları gençliği her geçen gün boğarken, bir diploma iptali kararı ile başlayan eylemlilik süreci hızla demokrasi, özgürlük ve insanca yaşanacak bir ülke mücadelesine dönüştü. Böylece gençlik, talep etmekle beraber değiştirmek de istiyorsa, birlikte mücadele etmek zorunda olduğunu fark etti. Tıpkı ’68’de olduğu gibi, bugünün gençliği de iktidarın kabusu olabilecek bir dinamizmle siyaset sahnesine çıktı.

Zeren Ertaş, Ayşenur ve İkbal eylemleri gibi kitlesel patlamalar hafızamızda. Ancak bugün, gençlik hareketi dün ıskalanan merkezileşme şansını bugün bir ölçüde başarabildi. Boykot komiteleriyle, forumlarla, tutuklanan sıra arkadaşları için dayanışma konserleri örgütleyerek birçok şeyi deneyimleyerek öğrendi. Dolayısıyla eylemlerde en çok atılan sloganlardan birinin ‘kurtuluş sokakta, sandıkta değil’ olması ve ‘genel grev genel direniş’ çağrılarıyla birleşmesi bir tesadüf değil. Gençlik düzen siyasetinin açmazlarını, sermaye sınıfının egemenliğini sarsmanın yollarını, bu karanlık geleceğin reddetmenin araçlarını tartışmaya başladı.

Gençler 68 kuşağının hangi yönlerini sahipleniyor, duygudaşlık kuruyor? Tarihin en yaygın gençlik hareketlerinden birinden ne dersler çıkarılıyor?

Gençler, 68 kuşağının düzenle köklü bir hesaplaşmaya girme cesaretini ve bu uğurda ödediği bedelleri sahipleniyor. Bugün yaşanan yoksulluk, geleceksizlik, baskı politikaları bize şunu gösteriyor: Sorunların kaynağı sistemin kendisi.

Doğrudan tüm sorunların çözümünü kapitalist-emperyalist sistemin değişimine bağlamıyor olabilir, ama geniş gençlik kesimleri her soru işaretinin cevabının burada yattığını görebiliyor. Ancak uzun erimli bu hedefle beraber gençlik hareketinin yakın hedefleri de var. Ancak bunun için yıllardır maruz kaldığımız ‘böl, parçala, yönet’ politikalarından sıyrılması ve birleşik mücadelenin zeminine dört kolla sarılması lazım. Bunun bir ölçüde gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Alanlarda birbirine güvenmenin yarattığı dayanışma duygusu bu defa ayrıştırmalardan daha ağır bastı.

Denizlerin mirası toplumsal kurtuluş için mücadele

Türkiye gençliği, bireysel çıkış yolları yerine toplumsal kurtuluş için mücadeleyi tercih etmenin gerekliliğini Denizlerden öğreniyor. Geçmişe oranla çok daha fazla genç Denizlerin mücadelesini; gençliğin sorunlarının sorunların kapitalist düzenle bağlantısı nedeniyle bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm hedefiyle anlamlandırıyor. Emperyalizme, savaşa, baskıya karşı ortaklaşmanın ve örgütlü olmanın tarihsel önemini kavrıyor.

2025'in 6 Mayıs'ı için, gençler Denizlerin mücadelesinin en çok hangi özelliklerini anlamalı, bugüne taşımalı?

Bugün Denizlerin mücadelesinin en önemli yönü onların emperyalizme ve sömürü düzenine karşı işçi sınıfı safında konumlanmış olmalarıdır. Denizler, sadece öğrenci gençliğin liderleri değildi; barış, eşitlik ve bağımsız bir ülke için devrimci mücadele hattında canlarıyla bedel ödemişlerdi. Onlar çözümü devrimde, halk iktidarında aramışlardı. O günün koşullarında dahi farklı hareketlerden devrimcileri kendilerine yoldaş bilip, dayanışmayı örmüşlerdi. 68 kuşağı bu açıdan da çok kıymetli bir şey öğretiyor: Ortak düşmanın hegemonyasının her alana nüfuz ediyor ve biz sosyalist gençlere yaratmak istediğimiz o ‘yeni insanı’ bugünden gerçekleştirmeye başlamak görevi düşüyor.

"Savaşa ve sömürüye karşı sesini yükselten herkes Denizlerin safındadır"

2025’in 6 Mayıs’ında gençlik, emperyalist paylaşım savaşlarının, gençlerin geleceğini çalan kapitalist düzenin ve onun iktidarının, her gün iş cinayetlerinde katledilen çocukların hesabını sormak için Denizlerin mirasını sahiplenmelidir. Filistin’de, Suriye’de, Ukrayna’da halklara kan kusturan emperyalistlere karşı ses çıkaran; bu ülkenin kaynaklarını savaş için harcayanlara karşı itiraz eden herkes, Denizlerin saflarındadır.

Emek Gençliği neden her sene 6 Mayıs'ta alanlara çıkıyor?

Çünkü Denizlerin mücadelesi sadece bir tarih anısı değil, mücadelemize ışık tutan bir siyasal mirastır. Emek Gençliği, gençliğin geleceğini çalan bu düzene karşı sosyalist bir mücadele hattında ısrar eder. 6 Mayıs’ta alanlara çıkmak, bu düzenle hesaplaşma iradesini kuşanmak, savaş çığırtkanlarına, faşist politikalara, sömürü düzenine karşı biriken öfkeyi örgütlü bir güce dönüştürmek demektir. 

Saray rejimi NATO’yla, savaş sanayisiyle, gençliği sefalet koşullarına mahkûm eden politikalarıyla emperyalist sistemin parçası olmaya devam ederken; Emek Gençliği, bu düzene karşı bağımsızlık ,demokrasi ve sosyalizm talebini yükseltmek için 6 Mayıs’ta sokaktadır. Çünkü kurtuluş, gençliğin işçi sınıfının saflarında örgütlü mücadelesindedir. Her sene olduğu gibi bu sene de ‘emperyalizme, savaşa, faşizme geçit yok’ diyerek bulunduğumuz her yerde Denizlerden devraldığımız mücadele bayrağını yükselteceğiz. Denizlerin yoldaşları olarak tüm Türkiye gençliğine çağrımız ise bu mücadele bayrağını emeğin saflarında, birlikte daha yükseğe taşımayadır.

Evrensel'i Takip Et