12 Mart 2024 08:35

Daha önce AKP üyesi olan kamu işçisi Canan: Benim oy verdiğim parti beni mağdur ediyor

Daha önce AKP için çalıştığını, haksızlıklara rağmen ‘devletin bekası’ söylemine sarıldığını belirten Canan: "Gördüm ki benim oy verdiğim parti beni mağdur ediyor."

Daha önce AKP üyesi olan kamu işçisi Canan: Benim oy verdiğim parti beni mağdur ediyor

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel

Hilal TOK
İstanbul

Ek zam talepleri sendikal bürokrasi ve hükümet tarafından bastırılmaya çalışılan kamu işçilerinin yürüttüğü tartışmalar gün geçtikçe daha da derinleşiyor. Ek zam talepleri karşılanmayan, ücretleri hızla eriyen işçiler bu süreçte bir avuç sermayedarın ise kârını katladığını daha fazla dile getiriyor. İşçiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimleri de bu tartışmalardan hareketle gündeme almış durumda. Kamu işçileri hem yaptığımız görüşmelerde hem de sosyal medya platformu X’teki sohbet odalarında sık sık “sandıkta tepki” sözünü kullanıyor. Bu sözün ne kadar etkili olacağı şu an için tahmin edilemese bile sürecin işçilerde yarattığı dönüşüm ise görülüyor.

Daha iki ay öncesine kadar işçiler “İşçinin sesini duyan, işçinin yanında olan siyasetçi” diye tanım yaparken, şu an “işçi adayların olduğu partiler” gibi sözler sarf ediyor. Bu partilere daha sıcak baktıklarını dile getiren işçilerin argümanı ise “İşçinin halini en iyi işçi anlar” şeklinde. Bu söz bir slogana dönüşmese bile kamu işçileri arasında sık sık kullanılıyor. Öte yandan kitlesel bir kopuştan söz edilemese bile ‘siyaseten’ dönüşen işçilere de rastlamak mümkün...

Bu süreçte değişen kamu işçilerinden olan Canan kısa bir süre öncesine kadar AKP üyesi olduğunu söylüyor. Daha önce AKP’nin seçim çalışması için çalıştığını, gördüğü haksızlıklara rağmen ‘devletin bekası’ söylemine sarılarak AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyen Canan, bugün “Gördüm ki benim oy verdiğim parti beni mağdur ediyor, kendi yandaşını zengin ediyor” diyor.

TEMİZLİK PERSONELİ OLARAK GÖZÜKÜYOR

20 senedir kamuda çalışan, (2018’e kadar taşeron çalışan, 696 sayılı KHK ile kadroya geçen) 45 yaşındaki Canan, meslek kodu mağduru. Daha önce bakım elemanı olarak çalışan Canan, “Hastayı kaldırırken belimde kayma oldu. En sonunda masa başına verdiler, sekreter olarak çalışmaya başladım. Eksik sayıyla zorlu şartlarda çalışıyoruz. Kurum amirleri sevmediği işçileri en meşakkatli yerlere koyuyor, gece çalışması veriyor” diyor. Canan şimdi sekreterlik yapmasına rağmen temizlik personeli olarak gözüküyor.

Canan bugün kamu işçilerinin yaşadığı geçim sorununu şöyle özetliyor: “Ocak 2008’de 500 lira alıyordum, ilçemizdeki en büyük markette haftanın dört günü alışveriş yapardım, şimdi bir kere girmeye korkuyorum. Kiralar 15-18 bin lira arası. 25 bin lira alan, vergi dilimleriyle ücreti 23 bine kadar düşen insan nasıl geçinir? Bizim bu ay girdiğimiz vergi dilimiyle elimize 28 bin lira geçecek. Daha yüksek vergi dilimlerinde daha da düşecek. İki ay önce de hastanemizde 5 işçi işten atıldı, bizim iş güvencemiz de yok. Bir kişinin iki dudağı arasında kaderimiz; kurum amiri derse işten atılırız. Geçen sene maaşlar daha düşük olsa da kemikli et 90 lirayken şimdi 350 lira. Üç katı bir artış oldu ama bizim ücretlerimizde üç katı artış yok. Geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz. İnsanca muamele görmüyoruz.”

"YA ZENGİNSİN YA YOKSUL, ORTASI YOK"

AKP’den kopuşu bir anda olmamış Canan’ın. Daha önce de kişisel sorunlar yaşamış ama kendi söylemiyle ‘devletin bekasını’ hep kendi kişisel sorunlarının önünde görmüş. Ancak artan sosyal uçurum onu bugün tamamen bağını koparma noktasına getirmiş:

“Benim Ak Partiye resmi üyeliğim vardı, gece gündüz çalıştım. Cumhurbaşkanına laf söyleyenlerle tartıştım, kavga çıktı, dayak yedim. Daha önce ablam sosyal projeler yapıyordu. Ancak çalışırken Ak Parti Kadın Kollarından kadınların baskısına maruz kaldı, işten çıkışı istendi. Dönemin yetkilileri, ablamı arayıp ‘Ya sen istifanı vereceksin ya da biz seni görevinden alacağız’ dediler. Biz buna rağmen devletin bekası dedik, tekrar oy verdik. ‘Burada kişinin yaptığı hatayı partiye, Cumhurbaşkanına mal etmeyelim’ dedik. Her seferinde gittik sandığa, annemi de zorladık oy vermeye. Ben hiçbir zaman kişisel bakmadım. Benimle uğraştılar ama biz milliyetçiyizdir. Doğu kökenli olsak da biz hep devletin bekasını, milletin refahını kendi kişisel sorunlarımızın önünde gördük. Dini duygular da var tabii, bu nedenlerle hep oy verdik. Ama gördüm ki benim oy verdiğim parti beni mağdur ediyor, kendi yandaşını zengin ediyor. Ak Partinin bakanı, işçiye ‘Şükret, sana iş verilmiş’ diyor. Eskiden Avrupa ile Türkiye arasında uçurum yoktu bu kadar, şimdi inanılmaz uçurum var. Eskiden en azından bir orta direk vardı, şu an o da kalmadı. Ya çok zenginsin ya yoksulluk sınırının altındasın.”

"KAMU İŞÇİSİNİN TEPKİSİ SANDIĞA YANSIYACAK"

“Bu toplumsal sorunların büyümesi beni çok rahatsız etti” diyen Canan şöyle devam ediyor: “Kamu işçileri olarak yaşadıklarımız da halkın hiçe sayılması da büyük bir etken. Bas bas bağırıyoruz, emeklileri, kamu işçilerini duyan var mı? Bizim bir ihale olayımız olsa hemen çözülecek, biz bir şirket olsak vergi affı istesek, imar hakkı istesek sorunumuz hemen çözülecek. Ben Koçlardan daha fazla vergi verdiğimi düşünüyorum. Artık bunların hepsi etken, birikiyor sonuçta. Birçok insanda böyle fikir dönüşümü var. 45 yıllık hayatımda ilk kez böyle sözler çıkıyor ağzımdan. Son dönemlerde artık insanlar illallah ediyor ama fanatik olanlar da var. Kamu işçilerinde özellikle çok büyük tepki var Ak Partiye. Tabii işçiler çabuk unutuyor, söylenip eyleme dökmüyoruz. Ama tepkiler ciddi oranda arttı bu süreçte, ben bu tepkilerin sandığa yansıyacağını düşünüyorum.”

Canan, tüm kamu işçilerine de şöyle sesleniyor: “İşçi için mücadele etmeyen hiçbir sendikaya tamah etmeyelim, işçiden yana olmayan hiçbir partiye oy vermeyelim. Bugün işçilerin birleşmesi için, haklarımız için mücadele etmeliyiz. İşçinin sesini duymayan partilere cevabımızı verelim.”

Evrensel'i Takip Et