23 Şubat 2023 11:11

Enkaz rantı ve ihalesiz dayanışma

Depremin felakete dönüşmesini kolaylaştıran tüm bir ekonomik ve siyasal sistem, yan yana geldiğinde her bir insan için hayat demek olan her şeyi değersizleştirdi, kana buladı, ezdi...

Enkaz rantı ve ihalesiz dayanışma

Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel

Elif GÖRGÜ
Adıyaman

Adıyaman depremde en çok yıkılan ancak enkaz altındaki sesi en az ve en geç duyulan kentlerden. Burada konuştuklarımızın sesinde acının ve öfkenin yanı sıra sitem de var bu yüzden.

“Gençliğimizin 20 yılı bu iktidarda geçti. Örgütlü bir insanım. Bu yirmi yılda birçok felakete örgütlü olduğum için sağduyumu kaybetmeden yaklaşabildim. Ama bugün ilk defa kendimi ışıksız kalmış hissediyorum” diyor KHK’li bir öğretmen.

Kentte eski yeni ne kadar bina varsa ya yerle bir olmuş ya ağır hasarlı. Resmi rakamlar 1485 binanın yıkıldığını, 4 bin 85 binanın da ağır hasarlı olduğunu söylüyor. Aralarında 1300 yıllık Ulu Cami ve 35 Kuzey Kıbrıslı öğrenci ve öğretmene mezar olan ancak dosyasına gizlilik kararı getirilen İsias Otel de var. Ana caddelerde duvarları patlamış ya da yarılmış büyük ve yeni binalar, ara sokaklarda daha az katlı, daha eski, birbirinin üzerine eğilmiş ama birbirini tutamayıp yığılmış evler görülüyor. Bazı sokak ve caddeler jandarma tarafından kapatılmış, girilmiyor. Ziraat Bankasının mobil aracı önünde kuyruk var. Depremzedeler, hiçbir ihtiyaçlarına yetmeyecek olan 10 bin liralık ödeneği almak için sıra bekliyor. Bir başka köşede yüksek sesle ilahi yayını yapan İslamcı bir dernek yemek dağıtıyor. Kentin merkezindeki bir kavşak noktasındaki yön tabelaları devrilmiş, hepsi yanlış yönü gösteriyor.

enkaz alanı

Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel

KEPÇE DOLUSU HAYAT

Kepçeler kente çoktan girmiş, 6 Şubat öncesi bütün olan yaşamları parça parça toplayıp kentin kenarındaki hafriyat alanına boşaltıyorlar.

Hafriyat alanı hemen Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinin karşısında, kent mezarlığının yanında. İçinde belki de asbest de olan yoğun dumanlar, 15 bin kadar işçinin çalıştığı OSB’ye doğru savruluyor. OSB işçilerinin de Adıyaman halkının da sağlığını uzun yıllar tehlikeye atacak bir tercih. Hafriyat boşaltan kamyonlarda Kalyon yazısı dikkat çekiyor. Ama sadece tek bir inşaat şirketi yok. Çok sayıda şirkete ait kamyonlar gün boyu bu alana girip çıkıyor. Adıyamanlılar, günlerce enkaz altında yardım bekleyerek soğuktan ya da aldıkları yaralardan can veren insanlardan bahsediyorlar. Enkazlar iş makineleriyle yerle bir edildiği için belki de kayıtlara geçemeyecek bu insanlardan son kalanlar, hayattaki sevdiklerine küçük bir avuntu olacak bir mezar taşının altında toprağa karışacağına, hızla ihaleye çıkartılıp ranta dönüştürülüyor. İnsan kurtarma, kurtulanı hayatta tutma ve insanca barındırma faaliyeti ne kadar yavaş, eksik ve kaos halinde işliyorsa, rant ekonomisi o kadar hızlı ve disiplinli çalışıyor, tek dakikasını ve kuruşunu boşa harcamıyor.

Halbuki bu enkazların adı iki hafta önce evdi, aileydi, evlenirken alınan yatak odası takımıydı, üzerinde okuma yazma öğrenilen masaydı, pencereye balkona iliştirilen çiçekti, maç izlenen televizyondu, çocuk odasıydı, kitaptı belki, ya da bir fotoğraf albümüydü. Depremin felakete dönüşmesini kolaylaştıran tüm bir ekonomik ve siyasal sistem, yan yana geldiğinde her bir insan için hayat demek olan her şeyi değersizleştirdi, kana buladı, ezdi ve un ufak ederek bir kenara attı. Attığı yerden bile etrafı zehirlemeye ve bunu da şirketlere para kazandırarak yapmaya devam ediyor.

DEPOLARI BOŞALTIN TALİMATI

Adıyaman Alevi Kültür Dernekleri, KESK, EMEP ve HDP gibi parti ve örgütler yardım dağıtımında öne çıkıyor, iş birliği halinde çalışıyorlar. Yardımlar OSB’deki kimi işyerlerinin depolarında toplanmışlar bugüne kadar. Birçok başka kurumun depoları da bu alanda. Ancak artık depo sahipleri, fabrikaları açıp üretime geçecekleri gerekçesiyle depoların boşaltılmasını istiyorlar.

Hala çadıra, gıdaya, içme ve kullanma suyuna ve banyoya ihtiyaç var. AFAD’ın çadırkentlerine ise ilgi yüksek değil. Adıyaman’da önceki gün açıklama yapan Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu bile kent merkezinde kurdukları çadırkentte ve depremzedelere açtıkları yurtta boş yerlerin olduğunu söyledi. Bunun bir nedeni göç. İnsanların bir kısmı kent merkezinden köylerine, büyük kısmı da başka kentlere göç etti. Kalanlar ise çadırlarını hasarlı evlerinin yakınına kurmak istiyor.

“İnsanlar gitti, diyorlar ama sahipsiz kimse çok. Gidemeyen insanlar var” diyor, kendileri de evinin karşısındaki boş alana çadır kurmuş depremzedeler. Binanın dış duvarları ayakta ama içi yıkılmış anlattıklarına göre. “9 aileyi sağ çıkardık buradan” diye anlatıyorlar. Başka insanları da kurtarmaya çalışmışlar ama olmamış: “Ne makine vardı ne bir şey var, şöyle şöyle betonlar var, kaldıramıyorsun. Yani biz gördük, kimseye göstermesin.” TRT Haber gelmiş, “İnsanlar bize saldırıyor” demiş muhabirler: “Kusura bakmayın, buraya iki gün sonra ulaşılabilmesi insanları çileden çıkarttı” demişler onlara.

enkaz alanı

Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel

GÖÇE TEŞVİK

Hatay’da olduğu gibi Adıyaman’da göç hem kendiliğinden hem de teşvik ediliyor. Yardım koordinasyonlarında görevli isimlerden İsmet Unutmaz da özellikle ilk günlerde yetkililerin Bursa ve Ankara’ya gitmeye yönlendirdiğini söylüyor. Kentin Kürt Alevi nüfusunun gitmesinin istendiğini düşünüyor. Ancak Adıyamanlıların göçünün kalıcı olduğuna inanmıyor. Kent dışında iş bulup geçinmenin zor olacağı, birkaç ay sonra insanların çalışmak ve yaşamak için geri geleceği görüşünde.

Emek Partisi GYK Üyesi Umut Yeğin’in verdiği bilgiye göre, OSB’deki işçilerin, özellikle genç işçilerinin büyük çoğunluğu kent dışına gitmiş. Bölgede şimdilik bir fabrika üretime geçmiş ve şu anda sadece Suriyeli işçiler çalışıyor.

Bir başka önemli geçim kaynağı tütünde de durum belirsiz. Şubat ortası tütünde ekimin başladığı zamanlar. Ancak insan kaybının büyüklüğü, devasa yıkım ve göç, tarlaları bu yıl boş bırakabilir.

AL SANA PARA!

“Para, para para dediler, al sana para, iki haftadır para geçmiyor Adıyaman’da” diyor sinirle bir depremzede, “Bunlardan önce insanlar iki on liraları varsa birini yanındakiyle paylaşırdı. Bunlardan sonra iki on lirası olan birini donunda saklamaya başladı!”

Para geçmiyor Adıyaman’da çünkü dükkanların büyük çoğunluğu kapalı. Bazı köşelerde tütün satanlar var. Genç bir satıcıdan tütün alıyoruz, para almak istemiyor, hediye etmek istiyor. Halbuki üç çocuğu var bu koşullarda karnını doyurması gereken. Bir kahvehanede çay içiyoruz, o da parasız. Halkın dayanışması ihalesiz işliyor.

İktidar yıkılmış kentleri inşaat şirketleriyle planlamaya çoktan başlamışken, asıl olarak halk dayanışmasının geleceği kentlerin de geleceğini belirleyecek gibi görünüyor.

Evrensel'i Takip Et