01 Temmuz 2022 16:17

Halk TV, TELE 1 ve KRT'den cezalara tepki: RTÜK iktidarın sansür ve baskı aygıtı gibi çalışıyor

KRT Haber Koordinatörü Bengü Şap Babaeker, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ve TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, RTÜK cezalarını Evrensel'e değerlendirdi.

Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel

Paylaş

Gözde TÜZER
İstanbul

RADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) 29 Haziran’da yaptığı toplantısında Halk TV, KRT ve TELE1’e yine ceza yağdırdı.

Kurul, TELE1’e Merdan Yanardağ ve Emre Kongar’ın, altı kadının bira içtiği için, bir grup erkek tarafından şiddete maruz bırakılmasına ilişkin sözleri nedeniyle ceza kesti. Halk TV’yle KRT’ye kesilen cezanın gerekçesiyse organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarının değerlendirilmesi oldu.

Evrensel'e konuşan KRT Haber Koordinatörü Bengü Şap Babaeker, RTÜK’ün önceliğinin iktidarın yanında konumlanmayan medyayı korkutmak ve susturmak olduğunu söyledi. Meclisteki sansür yasasını hatırlatan Babaeker “O yasa çıkmadan halimiz buysa yasa çıktıktan sonra halimiz ne olacak çok merak ediyorum ve endişeleniyorum” dedi.

Şap Babaeker doğru bildikleri şekilde gazetecilik yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerine dikkat çekerek “Bu cezalarla baskı kuruyorlar. Şimdilik sansür yapmasalar bile otosansüre zorluyorlar. Bu cezalar hep aynı kanallara verilirken, reklamların hep diğer aynı kanallara veriliyor olması zaten fotoğrafı net bir şekilde gösteriyor” dedi.

Şap Babaeker şöyle devam etti: “Medyanın yüzde 90'ından fazlası iktidarın doğrudan kontrolünde. Doğru bildiğini söyleyen, gazetecilik yapmaya çalışan birkaç kanal, birkaç gazete ve birkaç da internet sitesi var. Gazeteci eleştirir, yanlışı söyler, halkın yanındadır, halktan yanadır. Bu ilkeleri gözeten bir avuç yayın organı, bir avuç gazeteci kaldık. Seyirciler için doğru bilgiye erişmek önemliyse, gerçekten ne olup bittiğini görmek önemli ise, en azından izleyerek, gazeteleri satın alarak destek olması gerekir.” 

"CEZALAR SİSTEMATİK HALE GELDİ"

Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş da artık her toplantıda ceza yazıldığını ve bunun sistematik hale geldiğini söyledi.

Toktaş Halk TV’ye verilen son iki cezanın birinin doğrudan Süleyman Soylu’nun şikayeti ile diğerinin de Soylu'ya bağlı Jandarma Genel Komutanlığı şikayetiyle verildiğini belirterek “Bu cezaları Soylu'nun bu dönemde biraz daha agresif davranacağına bir işaret olarak gördük. Çünkü Sedat Peker iddiaları yeni iddialar değildi. Her gün konuşulan iddialardı. Ama Soylu'nun Peker iddiaları üzerinden şikayeti yeni görüldü. Van Başkale'deki meselede de dakikalarca süren bir ateş var. Ve askerin dokunulmazlığı üzerinden bir haber yapılmak isteniyor. Valilik bile herhangi bir tehdit olmadığını, sadece bir taş atıldığını açıklıyor. Ama dakikalarca süren bir ateş açılıyor. Biz bunun üzerine doğru bir şey yaparak bir emekli generali yayına alıp bunları soruyoruz. Emekli general de askerlerin eğitimlerine tepki gösteriyor. ‘Mermi bitseydi ne olacaktı, çatışma başladığını düşünün, siz bu askerleri nasıl eğittiniz?​’ gibi bir eleştiri sunuyor. Ordu bizim ordumuz, sınırları koruyan ordudur. Ama o ordunun zaaflarını göstermek de bizim işimizdir. Bundan dolayı ‘Askeri aşağıladılar, tehdit ettiler, hedef gösterdiler’ gibi bir mantıkla ceza verilmesi, aslında orduya bir kötülüktür” dedi.,

RTÜK KENDİSİNİ YARGININ ÖNÜNE KOYUYOR

Ortada bir mahkeme ve yargı kararı olmadan ceza verildiğini söyleyen Toktaş “Ekran karartılıyor, para cezası ödüyorsunuz, hatta belli maddeler var, onlardan dolayı frekans iptaline kadar giden sonuçlar olabilecek cezalar veriyor. Sonra ‘Mahkemeye gidip kim haklı, kim haksız ortaya çıksın’ diyor. Frekansın iptali yönünden karar verdikten sonra, televizyon kapatıldığında, yargı bizi haklı bulsa bile ne olacak? Geri dönmesi imkansız bir işlem tesis edilmiş oluyor. Ama buna rağmen siz bu kararları uyguluyorsunuz, ekran karartıyorsunuz, yayınları duruyorsunuz ya da televizyonu tamamen kapatıyorsunuz. Daha önce 10 gün boyunca ekran karardı” ifadelerini kullandı.

RTÜK yasasının Anayasaya aykırı olduğunu ve yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Toktaş şu ifadeleri kullandı:

“Gösterilmeyeni gösteren bir avuç medya organı var. Aslında gazetecilik yapıyor ama bu gazetecilik onları rahatsız ediyor. Çünkü yıpranmış bir iktidar var. Çeşitli enstrümanları bir sopa olarak kullanıyor. Bizim özelimiz de RTÜK bir sopa olarak kullanılıyor. Gazetelere (sizin durumunuz gibi) Basın İlan Kurumu sopa olarak kullanılıyor. Yıpranmayı göstermemek için bunu gösteren yayın organları üzerinde baskı uyguluyor.” 

YAŞAM TARZINA MÜDAHALE ELEŞTİRİLDİ

TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ise son verilen cezanın yaşam tarzına saldırıyı eleştirdiği için verildiğini belirterek ceza verilen yayını şöyle anlattı:

“Yaşam tarzına bir saldırı var, bunu eleştirdiğimiz için ceza verildi. Bahçeşehir’de kendi evlerinin bahçesinde oturup sohbet eden ve birer kadeh içki içen 6 kadına 3 erkek saldırıp öldüresiye dövmüştür. Kan revan içinde bırakmıştır. Yaşam tarzına açık bir müdahale var. Bunu eleştirdik. ‘Bu saldırganlar bu cesareti, mevcut siyasi iktidarın oluşturduğu kültürel ve siyasal iklimden alıyor. Yaşam tarzına müdahaleden yargılanmalılar. Bu anayasal bir suçtur’ diye belirttik. Eleştirimiz de buydu.”

RTÜK’ün bu eleştirileri ilgili maddenin en yüksek seviyesinden cezalandırmak için gerekçe saydığını aktaran Yanardağ şöyle konuştu:

“Biz ‘18 Dakika’ programında bu tutuklamanın saldırıdan, yaralamadan dolayı gerçekleşmiş olabileceğini ama bunun yetmeyeceğini yaşam tarzına müdahale nedeniyle ayrımcılık, eşitlik, laiklik ilkesine aykırılık gibi maddelerden yargılanmaları gerektiğini belirttik. Zannediyorum bizim bu talebimiz onlar da bir rahatsızlık yarattı.” 

"BAĞIMSIZ BİR KURUM DEĞİL"

RTÜK’ün TELE 1'e karşı özel bir tutum içinde olduğunu belirterek “En fazla ceza bize kesiliyor. TELE 1'in izlediği yayın politikası iktidarı çok rahatsız ediyor anladığım kadarıyla. İktidar, düşünce ve ifade özgürlüğünü engelleyen bir tutum içinde. RTÜK iktidarın sansür ve baskı aygıtı gibi çalışıyor. Bağımsız bir kurul değil zaten. Siyasi kontenjanlarla üyeleri belirlenen bir kurum. Genel olarak demokratik ilkelere, anayasaya, basın ve ifade özgürlüğüne aykırı bir biçimde oluşturulmuş bir kurum. Bu kurum siyasal nedenlerle ve ideolojik gerekçelerle ceza vermeye başladı” dedi.

İktidarın özellikle bağımsız, muhalif bir kanalları yok etmeye çalıştığını belirterek şunları söyledi:

“TELE1 özel olarak daha fazla ceza vermelerinin nedeni de muhtemelen TELE1’i bu alanda ‘daha sert’ bir yayıncılık çizgisi izlediğini düşünmüş olmaları. Ama bunların hiçbiri suç değil. TELE1 ekranlarından hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmez. Hiç kimse aşağılanmaz, hiç kimse siyasal görüşlerinden, felsefi tercihlerinden, dinsel inançlarından dolayı ayrımcılığa tabi tutulmaz, hakaret edilmez. Bunlar bizim yayın ilkelerimiz. Biz daha çok siyasal ve felsefi bir temada gazetecilik kuralları içinde ve o dili muhafaza ederek gazetecilik terminolojisi içerisinde kalarak ve eleştiri sınırları içerisinde yayın yapıyoruz. Ona rağmen kabul edemedikleri bir medya ortamı var. Bu bizim kabul edebileceğimiz, boyun eğebileceğimiz bir durum değildir. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu sansür ve baskı çemberini kıracağız.”

ÖNCEKİ HABER

Hasret Gültekin Sivas'ta anıt mezarında anıldı

SONRAKİ HABER

TTB'den maymun çiçeği açıklaması: Yine vaka görülene kadar hiçbir adım atmayan bir Sağlık Bakanlığı!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...