27 Haziran 2022 15:56

Akdeniz kıyısında göçmenlere karşı ölümcül ittifak 

İspanya Komünist Partisi M-L’den Lola Val, Melilla mülteci katliamının “AB göç politikalarının Fas’la suç ortaklığının sonucu” olduğuna dikkat çekiyor. Halkların dayanışmayı büyütmesi çağrısı yapıyor.

Fotoğraf: @parlaobrera_P/Twitter

Paylaş

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Ceuta ve Melilla, Fas toprakları içinde İspanya Krallığına bağlı olan iki sömürge valiliği. Bu iki kent, ekonomik ve siyasi olarak yağmalanan ve bitmeyen darbe ve savaşlarla tüketilen Afrika halklarının hayatta kalabilmek umuduyla Avrupa’ya göç etmeye çalıştıkları geçiş noktaları arasında.

Melilla kenti Fas’ın Nador kenti ile komşu. Fas-İspanya, yani aslında Fas-Avrupa Birliği sınırı da bu iki kentin arasında bulunuyor. Sınırda 6 ila 10 metre arasında, dikenli teller var. Teller, göçü engellemiyor. Mülteciler çoğu zaman bu telleri aşmaya kalkarken ağır yaralanıyor. Geçmeyi başarabilenler önce Fas polisi tarafından şiddete maruz kalıyor. Teller yerine dalgaları geçmeyi deneyenleri de İspanyol güçleri bekliyor. 6 Şubat 2014’te 15 Afrikalı mülteci yüzerek Ceuta kıyısına ulaşmak isterken İspanyol sahil güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüler örneğin.

O zaman hükümette sağcı Halk Partisi (PP) vardı. Bugün solcu olduğu iddiasındaki Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ile Unidas Podemos (Birlikte Yapabiliriz) koalisyonu var. Göç konusunda sonuç çok farklı değil. 24 Haziran 2022’de Melilla’ya geçmeye çalışırken ölenlerin sayısına dair açıklamalar 18 ile 37 arasında değişiyor. 500 kadar mültecinin aynı anda sınırı geçmek isterken çitlerden düştükleri, izdihamda öldükleri ileri sürüldü. Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) ise yaralı mültecilerin şiddete uğrayarak, saatlerce yerde bekletilerek ölümlerin artırıldığını açıklamıştı. AMDH, Nador kentinde Faslı yetkililerin bir araziye kazdığı mezarları da görüntüledi. Gerekli araştırmalar ve kimlik tespiti dahi yapılmadan gömülmeleri tehlikesi var. Hayata kalanlar ise dün mahkemeye çıkarıldı.

GÖÇMENLERE SİSTEMATİK EZİYET

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ölümlerin hesabını vermek yerine, kim olduklarını açıklamadığı “insan kaçakçısı mafyalar”ı suçladı, mültecileri “İspanya’nın egemenliğine saldırı girişimi” ile itham etti.

İspanya Komünist Partisi (Marksist-Leninist) merkez yöneticilerinden Lola Val ise “Trajediye yol açan koşullar birkaç haftadır mevcuttu” diyor. Evrensel’e konuşan Val, Fas güçlerinin, Nador ve bölgedeki göçmen topluluklara karşı gözaltı kampanyaları, kamp baskınları ve zorla yerinden etme baskısı gerçekleştirdiğini söylüyor: “Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Nador’daki göçmenlerin sağlık hizmetlerine ya da ilaçlara erişimi olmadı, kampları düzenli olarak ateşe verildi ve mülkleri yağmalandı, yetersiz yiyecekleri dahi yok edildi ve sahip oldukları az miktardaki içme suyuna el konuldu. Bu durum, Nador’daki göçmen toplulukların hem İspanyol hem de Faslı güçler tarafından sistematik olarak taciz edildiği bir şiddet sarmalına yol açtı. Sefalet ve açlıktan kaçarak umutsuzca İspanya ve Avrupa’ya ulaşmaya çalışan sürgünlere karşı planlı bir baskıydı bu.”

Val, “Bu durum, güvenlik temelli göç politikalarının, Avrupa’nın AB sınırlarını dışsallaştırma politikalarının ve Fas’ın suç ortaklığının bir ürünüdür” diye de ekliyor.

FAS-İSPANYA ANLAŞMASI

Fas ile İspanya Krallıkları arasında imzalanan güvenlik anlaşması 30 Nisan 2022’de yürürlüğe girdi. Anlaşma insan hakları örgütleri tarafından, kullanılan muğlak ifadeler nedeniyle göç ve insan kaçakçılığını eşitlediği ve göçü suç haline getirdiği gerekçesiyle eleştirildi.

Bu anlaşma öncesinde iki ülke yönetimi arasında Batı Sahra bölgesi nedeniyle kriz yaşanmaktaydı. Batı Sahra, Fas’ın kendisine ait olduğunu iddia ettiği ancak bölgede yaşayan halkın 1976’da “Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlık ilan ederek egemenlik mücadelesi verdiği bir bölge. Sahra Cumhuriyetinin Devlet Başkanı İbrahim Gali’nin İspanya’da kovid tedavisi görmesi iki ülke arasında kriz yaratmış, Fas tarafı mayıs 2021’de mültecilere sınırını açarak İspanya’yı tehdit etmişti.

“Fas bir yıl önce İspanya’ya baskı yaparak kontrolleri kaldırdı ve yüzlerce Faslı çocuğun Ceuta’ya geçişini teşvik etti” diye hatırlatıyor Lola Val: “Fas Krallığı, ABD tarafından güçlendirilen ve desteklenen ve NATO’nun bölgedeki bir piyonu olan monarşinin yozlaşmış rejiminin siyasi ve ekonomik hedeflerine ulaşmak için göç baskısını bir silah olarak kullanmaktadır”

Trump ile birlikte ABD’nin Fas’ın Batı Sahra’daki yasa dışı işgalini tanıdığı ve karşılığında Fas’ın İsrail ile ilişkilerini normalleştirdiği anlaşmaları imzaladığını hatırlatan Val,  “Biden da bu anlaşmayı sürdürüyor” diye ekliyor: “Mart 2022’de İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Fas’ın Sahra üzerindeki hak iddialarını tanıyarak, İspanya’nın sorumlu sömürgeci güç olmaya devam ettiği Sahra halkı için kendi kaderini tayin referandumu talep eden uluslararası hukuku çiğnedi ve Fas Kralı 6. Muhammed ile bir anlaşmaya vardı.”

ÖLÜMCÜL İTTİFAK

İki krallığın mültecileri ezme konusunda bu anlaşmasının en ağır sonuçlarından biri 24 Haziran’da yaşananlar oldu. Başbakan Sanchez’in ilk yaptığı ise Fas yönetimini övmekti.

Lola Val’a göre, “Sánchez hükümetinin Fas’ın sınırdaki çalışmalarını desteklemesi ve bu katliamı ‘Eğer bir sorumlu varsa o da mafyadır’ diyerek meşrulaştırması bir sinizm göstergesi”: Avrupa Kalesi sınırlarında genç Afrikalıların ölümü, Fas ve İspanya arasındaki göç konusundaki güvenlik iş birliğinin ölümcül doğasını ortaya koyuyor. İki ülke arasındaki koordineli eylemler, Fas’ın kuzeyindeki Nador, Tetouan ve Tangier’den ve güneyde, işgal altındaki Batı Sahra’da, teknelerin Kanarya Adaları’na doğru genellikle ölümcül bir geçiş için yola çıktığı El Aaiun ve Dakhla’dan gelen göçmenlerle sistematik insan hakları ihlallerine neden oluyor.”

DAYANIŞMA BÜYÜTÜLMELİ

Birçok ülkede hükümetlerin iç politikada milliyetçi bir kart, dış politikada şantaj unsuru olarak kullandıkları göç ve göçmenler, mülteciler konusunda ne yapılması gerektiği ise temel mesele. Türkiye’de olduğu gibi Avrupa’da da göçmenler yerel halkın gözünde düşmanlaştırılıyorlar.

“Doğal kaynakların eskiden sömürgeciler, şimdi emperyalistler ve onların piyonları tarafından sömürülmesi sefalete, savaşlara ve kıtlıklara neden olduğu, insanların Batı’da yıllar önce ortadan kaldırılan hastalıklardan öldüğü ve temiz içme suyuna erişimi olmadığı sürece, dünyada tarihsel olarak meydana gelen göç devam edecek. İnsanların daha iyi bir yaşam arama hakkı ne çitlerin ne de silahların durdurabileceği bir gerçekliktir” diyen Lola Val, temel olarak “AB ve suç ortaklarının suç teşkil eden göç politikalarına son verilmesi” gerektiğini söylüyor. Bu konuda bir başka temel meseleye de daha değinerek, “İşçiler ve halklar arasında dayanışma”nın büyütülmesi çağrısı yapıyor.

ÖNCEKİ HABER

Stoltenberg, yarın Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında görüşme yapılacağını duyurdu

SONRAKİ HABER

Yılın başından bu yana 7 bin 300 kamu ihalesi iptal edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...