16 Aralık 2020 00:05

Genç işçiler: Hayal kuramıyoruz, ürettiğimizi satın almaya yanaşamıyoruz

Türkiye şartları asgari ücretle çalışan gençlere hayal bile kurdurmuyor. Artan ekonomik kriz, yükselen döviz var olan geçmişte kurulan hayallerin ertelenmesini beraberinde getiriyor.

Fotoğraf: Pixabay

Reklam

Yoldaş TAŞ
Aydın

Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısını da yaptı. Ekonomik kriz ve pandeminin etkisi altında çalışmaya devam eden Aydınlı genç işçiler ile asgari ücretten beklentilerini, çalışma ve yaşam koşullarını konuştuk. 

Burak, Yılmaz ve Umut çocukluk arkadaşları ve mahalledeki aynı meslek lisesinden mezun olmuş. Üçü de 21 yaşında olan gençler Aydın’da bulunan farklı metal fabrikalarında asgari ücretle çalışıyor.

"HİÇ KİMSE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞAN İŞÇİYİ DÜŞÜNMÜYOR"

Burak alıyor ilk sözü asgari ücretin neye göre belirlendiğini bilmediğini söylüyor: “Benim bildiğim tek şey var işçi sendikaları da dahil hiç kimse asgari ücretle çalışan işçiyi düşünmüyor. Bir nevi tiyatro izliyoruz, bence masada herkes ahkam kesiyor birbirine. On gün sonra bir bakıyoruz birbirine hakaret edenler kol kola girmiş.” Yılmaz ve Umut, “Burak doğru söylüyor” diye ekliyor.

"GELEN ZAMDAN FAZLASINI VERGİ OLARAK ALIYORLAR"

Kendilerinin asgari ücrete ilişkin beklentilerinin ne olduğunu sorduğumuzda ise Umut başlıyor anlatmaya:

“Üç yıldır asgari ücretle çalışıyorum. Zam yapılıyor ancak bir kere aldığım zammın farkının neye yaradığını anlamadım. Yani zam geliyor onu biliyorum ama asgari ücrete gelen zam neyse daha fazlası vergi ve diğer ihtiyaçlara gidiyor. Ben mesela şimdi desem ki 5 bin TL olsun değişen ne olacak bilmiyorum. Verdikleri 5 bin TL’nin yarısından fazlasını yine vergi ile geri alacaklar, hepimiz de bunu biliyoruz. 30 işçinin 20’si borç ödemek için çabalıyor. Benim bölümde 10 kişi ek iş yapıyor, kimse nefes alamıyor ki.”

"HER ŞEY ATEŞ PAHASI"

Yılmaz alıyor sözü ve “Ben iktidara muhalif biriyim. Geçen hafta çay molasına çıktık. Yaşı bizden büyük olan abiler de var. Tabii bu asgari ücret meselesi açıldı. Kimisi 3 bin diyor, kimisi iki 2 bin 800 olur diyor. Ben de bu rakamların dahi yetmeyeceğini söyledim. Her şey ateş pahası. AKP’li olan sevdiğim bir abi var, oda bize karşı çıktı ‘Sizin yaşınız yetmez. Siz tüp kuyruklarını, yağ kuyruklarını bilmiyorsunuz, buna şükredin’ minvalinde konuştu. Ben de abiye dedim ki, ‘Dün şikayet ediyordun. Kış geldi, herkes doğal gaz bağlattı biz ne yapacağız bilmiyorum’ diye. Kombi ve radyatörler 13 bin TL tutuyormuş. Bu parayı bulamıyor kimse. İşin garip tarafı ne biliyor musun, biz bu adamla radyatör fabrikasında çalışıyoruz. Ama ben 4 bin olması lazım deyince ‘şükret’ diyor adam. Ya biz artık neyine şükredelim. Isınmak en insani şey değil mi?” diyor.

"ÇALIŞIRKEN MESAFEYİ KORUMAK İMKANSIZ"

Fabrikada virüsten korunmanın imkansız olduğunu da dile getiriyorlar.  

“Fabrikada 800 kişi çalışıyor. mesafeyi koruman imkansız. Servise biniyoruz pozitif biri çıkıyor. Dönüyoruz bir başkası pozitif çıkıyor. Ben açıkçası kendim adıma korkmuyorum ama evdekilere ya bulaştırırsam ne olur düşüncesi insanı kötü ediyor. İşveren yemekleri kaldırıp ekmek arasına geçti. Pandemiden dolayı olduğu söyleniyor ama doktorlar beslenmenin ve bağışıklığı güçlü tutmanın ne kadar önemli olduğunu söylüyor. Patron ben buradan ne kadar kazanırım diye hesap ediyor.”

“Herkese evde kal derken bizi sipariş yetişmiyor diye pazar günü fazla mesaiye çağırıyorlar” diye devam ediyor Yılmaz: “Genel müdür beyaz yakalılarla bile görüntülü görüşüyormuş kimse ile temas etmemek için. Ama bizim yaşamımızın bir anlamı yok ki onlar için. Cumhurbaşkanı acı reçeteyi uygulayacağız dedi, kimseden tek ses yok. Biri de çıkıp demiyor ki reçeteyi önce Saray’a uygula, biz zaten hayatımızın her günü acı reçeteyi uyguluyoruz.”

‘EVE DESTEK İÇİN HAYALLERİMDEN VAZGEÇTİM’

Burak, Yılmaz ve Umut çocukluktan arkadaş ve aynı liseden mezun olup çalışma hayatına atılmış. Daha önceden kurdukları gelecek hayallerinin neler olduğunu soruyorum, Yılmaz gülerek “Artık hayal bile kuramıyoruz” diyor.

Devam ediyor Yılmaz konuşmaya, “Mahallenin futbol takımında oynuyorduk. 18 yaş takımında Altay’dan teklif aldım. Bir hafta uyuyamadım heyecandan. Babam da kredi çekmişti ev için, ‘Destek olmazsan bu da elimizden gider mahvoluruz’ deyince mecbur içim kan ağlaya ağlaya Altay’ın teklifini reddettik. Şimdi krediye destek oluyorum” diyerek hayallerinden vazgeçtiğini anlatıyor.

"ARABA ALABİLMEK EN BÜYÜK HAYALİM"

Burak ise değişen hayallerinden şöyle söz ediyor; “En büyük hayalim araba alabilmek. Aslında hayal olarak duruyor. Ama bu dönemde araba alabilmek artık bir zenginlik belirtisi. Bir şekilde o arabayı alacağım ama göreceksiniz” diyor gülerek. 

"DAMAT BİZİM HAYALLERİ DE ŞİMDİLİK RAFA KALDIRDI"

Bütün bu tablonun nasıl değişeceğine ilişkin görüşlerini soruyoruz. Söze Yılmaz giriyor: “Benim düşüncem, şu adam var ya oda başkanı onu bir gün bizim işçi servisine bindireceksin, sonra da bizim bölüme alacaksın, bak bakalım böyle konuşuyor mu? On binlerce avroluk arabalara biniyorlar. Neyle alınıyor bunları bizim ürettiklerimizi yurt dışına avro ile sattıklarıyla. Sendikalı olalım dedik 3 işçiyi işten attılar. Aslında ben sendikanın o kadar yararlı olacağını düşünmüyorum çünkü güvenmiyorum. Her gün bir başka sendika başkanının ne kadar para kaçırdığı yazıyor. Biz asgari ücret alıyoruz, adam 50 bin TL maaş alıyor düşünebiliyor musun?”

Umut alıyor sözü, “Abi bütün olanlara karşı ben yine de iyimser yaklaşıyorum. AKP öyle veya böyle gidecek ama bize heyecan veren bir parti yok ki. Kılıçdaroğlu mesela çıktı 5’li çete dedi inşaatçılar için tüylerim diken diken oldu. Aslında gençler daha fazla bir şey yapmak istiyor, değişime daha açık, yaşı büyük olanlara karşı ama bunu halka sunacak bir odak yok” diyor.

 

Reklam