Patrona vergi teşviki, asgari ücretliye yüksek vergi dilimi: Vergide adalet istiyoruz

İşçiler artan vergi borcu karşısında ücreti düşmesin diye fazla mesai yapıyor. Patronlara vergi teşviki sağlanırken adaletsiz vergilerle işçilerin yoksulluğu her geçen gün artıyor.

30 Ekim 2020 00:57
Paylaş

Ticaret Bakanlığı tarafından şirketlere vergi istisnası getirilirken asgari ücretten vergi alınmasına işçilerin tepkisi sürüyor. Asgari ücretten vergi alınmaması konusunda hükümet adım atmazken şirketlerden ya vergi alınmayacak ya da vergilerinde indirim yapılacak olmasına işçi ve emekçiler “Vergiden geriye ücretlerimizde ne kalıyor?” diye soruyor.

"GEÇİNEMİYORUZ"

İzmir Çiğli’de işçi duraklarında işçilere konuyla ilgili düşüncelerini sorduğumuzda bir işçi, “Zaten zor geçiniyoruz bir de yüksek vergi kesintisi yapıldığında daha zor duruma düşeceğiz. Birlik olup bu durumu gündeme getirmek lazım. Şirketler yandaş olduğu için vergi alınmıyor. Enflasyon oranı da TÜİK’in açıkladığından daha fazla. Geçinemiyoruz. Eskiden 3 haftada bir pazara giderken şimdi ayda bir bile pazara giderken zorlanıyoruz” diye tepki gösterdi.

"HALKIN ÜZERİNDEN GEÇİNİNCE SIKINTI YOK AMA ŞİRKETLER MUAF"

Bir başka işçi de, “Ülke olarak geçim kaynağımız halk. Halkın üstünden geçindiğiniz zaman bir sıkıntı yok ama büyük şirketler bundan muaf tutuluyor. Çünkü yandaş kuruluş oldukları için. Türkiye devletinin kuruluş amacı halkın üstünden geçinmek. Asgari ücret zaten düşük ondan vergi alınmaması gerekiyor. Vergi alındığı zaman geriye ne kalıyor” dedi.

"ARTIK KİMSE PAZARA BİLE GİDEMİYOR"

Bir kadın işçi de kirada oturduğunu gelen faturalarla birlikte durumun daha da kötü olduğunu ifade ederek, “İnsanlar kaç para alıyor ki bir de vergi kesiyorlar. Yanlış bir uygulama. Asgari ücretten vergi alınmamalı. Artık pazara bile kimse gitmiyor” diye konuştu.

Başka bir kadın işçi ise geçinemediklerini belirterek, “Kiradayız, çocuğumuz var onları okutuyoruz. Marketten yüzde 20 zamla ürün alıyorsun. Pazar ve markette artık torbaları dolduramıyoruz. Geçen markete gittim 500 lira harcadım ama aldığım hiçbir şey” dedi. (İzmir/EVRENSEL)


VERGİ İÇİN FAZLA MESAİ YAPIYORLAR

Adem KORKMAZ
Kocaeli

Büyük bölümü işçi ve emekçilerden toplanan vergiler işçilere “yol, su ve elektrik” olarak geri dönüyor mu? Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “Toplanan her 100 lira verginin 85.2 lirası sağlık, eğitim, altyapı olmak üzere toplumun refahı için kullanılıyor” dedi. Yıl sonu ile beraber vergi yükü işçilerin sırtına daha da binerken Kocaelili işçiler de “Madem 85 lira bize refah olarak dönüyor, peki biz neden perişan haldeyiz?” diye soruyor.

İşçilere, “Nasılsın” diye sorsak konu geçim sıkıntısına, ekonomiye geliyor. Assan Alüminyum işçisi, “Vergi kesintisi çok. Bir çalışanın kirasına denk gelecek kesintiler oluyor. Ağustos itibari ile 2. vergi dilimine giriyorum. Biz son üç ay iki kira ödüyoruz gibime geliyor. Biri ev sahibine, diğeri devlete. Bizim işyerinde sendika yok. Altı ayda bir, iki zam alıyoruz. Biri işyerinin yaptığı zam, diğeri ise enflasyon zammı. Vergi oranları yüksek olduğu için ikinci zammı hissetmiyorum. Yılın son aylarında devlet için bedavaya mesaiye kalıyoruz. Bu benim emeğim ve ben kullanmadan birilerinin cebine giriyor. Kazancımız belli maaşımız belli, biz patron gibi vergi de kaçıramıyoruz. O yüzden vergi sistemi patronlara göre hazırlanmış. 5 yıl önce aldığım maaşın iki katı maaş alıyorum. Benim için durum daha kötüye gitti. Vergi sistemi beni patronla eş değer tutuyor. Bu adil değil. İktidar bizim hak aramamamız için kurumları da pasifize etti. Sendikalar da vergi konusunda çok pasif. Vergi sistemimiz yeniden düzenmelidir” dedi.

Ford işçisi ise “Vergi için son aylarda mesai yaptığını” söylüyor, “Vergi adaletsizliği konusunda herkes yakınıyor. Ama korkuyoruz sesimizi çıkaramıyoruz. Vergi kesilmeli, ama bu vergilerin bize dönüşü olmalıdır. Ben refah olarak döndüğünü göremiyorum. Ha bire vergi veriyoruz. Sonu yok gibi”

Ford işçisi şöyle devam ediyor:

“Kış geliyor, hazırlık yapmamız gerekiyor. Şimdiden doğal gaz faturasını nasıl öderim diye düşünüyorum. Giderek sıkıntılar büyüyecek. Hayat dolar üzerine kurulu, dışa bağımlıyız. Her şey ateş pahası, bir de vergiler olunca sıkıntılar büyüdükçe büyüyor. Bizim işyerinde Türk Metal Sendikası örgütlü. Vergi konusunda kimsenin sesi çıkmıyor. Sanki herkes bu çarkın bir parçasıymış gibi geliyor. Sendikacılar da öyle. Ama dişlinin arasında sıkışan biz işçileriz. Mesela sendika yılın son 3 ayında aidat almayarak veya az alarak işçileri vergi konusunda hafifletebilir. Ya da toplu sözleşme döneminde vergi ile ilgili mutlaka bir talep olmalı diye düşünüyorum.”

YIL SONU İLE YILBAŞI ARASINDA ÜCRET FARKI 600 LİRA!

Yılport işçisi ise “Ocak ile aralık ayı ücreti arasında 600-700 lira fark var. Çalışanlar açısından berbat bir durum. Eylül ayında kesintiler başlıyor, kışın gider de artıyor. Alacağım bir ihtiyacı erteliyorum. Kışlık bot, kazak alamıyorum. Çalış çalış göbeğimiz çatlıyor. Dolaylı vergiler de tepemize biniyor. Geçen yıl kaşar 13 lira idi, bu hafta aynı kaşar 32 lira olmuş. Gerisini siz düşünün” dedi. Yılport işçisi şöyle devam etti: “Çalışıyoruz, üretiyoruz ama vergi affı benim patrona çıkıyor, teşvikleri patronlar alıyor. Geçmediğim köprülerin borcu benim üzerime kalıyor. Bizim devlet sosyal devlet değil. Vergi sisteminin adaleti yok. Ben patronumdan daha çok vergi veriyorum. Geçinemiyoruz, günü kutarıyoruz. Aynı iktidar vardı ama 10 yıl önce daha iyiydik. Şimdi ise içler acısı durum var. Vergiler refahım için kullanılsa, örneğin sağlıkta, bu halde olmazdık. Eczaneye para veriyorum, muayeneye gidince para veriyorum.

Evyap işçisi ise eskiden mesai ile vergi kesintilerini kapattıklarını ancak şimdi fazla mesai de yapamadıklarını kaydetti. “Vergi dilimi artıyorsa, maaşlarımız da artsın” diyen işçi, “Biz zaten dipteyiz. Vergi affı işverenlere çıkıyor. Biz günlük veriyoruz. Patronlar yıllık vergi veriyor. Pandemi döneminde en zor durumda olanlar işçilerdi. Sadece pandemi de bile devlet vergi almayabilirdi. Ama kuruşu kuruşuna aldılar” ifadelerini kullandı.

Dış politikanın bedelini işçilerin ödediğini belirten Evyap işçisi “Devlet son 10 yılda 2 topa tüfeğe savunma sanayisine ağırlık veriyor. Bana faydası ne? Ülkeyi savunma açısından önemli. Ama ülkeleri dışarıdan uyarabiliriz. Ama iç işlerine karışırsan bu olmaz. Bedelini biz ödüyoruz. Kriz olur işçinin cebine el atılır, savaş olur işçinin cebine el atılır. Vergide de aynı durum var. Sorun da burada zaten. Benden toplanan vergiler ile işverene teşvik veriliyor. İşçi sayesinde ayakta duruyor. Sonra işveren ‘Sana iş verdim nankör’ diyerek hakaret ediyor” diyerek sözlerini noktaladı.

BİRLİK OLMAK GEREKİR

“Vergi üzerine vergi veriyoruz” diyen Özka-Lastik işçisi “Geçmediğim köprü ve yolların borcunu ödüyorum. Vergiden herkes dert yanıyor. Ama bir şey de yapamıyoruz. Çok vergi vermeye alışmışız gibime geliyor. Öyle bir şey ki ben hem patron hem de devlet tarafından sömürülüyorum. İnanın maaş bordromu almak istemiyorum. Kesintileri görünce psikolojim bozuluyor. Madem verdiğimiz vergiler refahımız için geri dönüyor. Peki, bu intihar edenler keyiften mi ölüyor?” dedi.

Özka-Lastik işçisi fabrikadaki atmosfere dair şu gözlemlerini anlatıyor:

“Çevremde psikiyatrik tedavi alanlar var. Sebebine gelince, iç sıkıntı var, stres var, yoğun çalışma var, adam 12 saat çalışıyor eline geçen para 3 bin lira. 3 çocuk var, 1000 lira kira veriyor. Kalan para ile ne yapabilir ki? Rahat bir hayat yaşanmıyor. İnsan tatile gidemiyor. İşçiler kendini değersiz hissediyor. Artık bizim işyerinde iktidara muhalif olanların sesi daha yüksek çıkıyor. Kimse kolay kolay AKP’yi açıktan savunamıyor. Sözün kısası bizim vergilerimiz ile saltanat kuruyorlar. Kenardan kıyıdan olmaz. Bizim birlik olup buna müsaade etmediğimizi söylememiz gerekiyor. Vergide adalet bence böyle sağlanır. Onun için bize devrim gerekiyor.”


ADIM ATILMAZSA UÇURUM BÜYÜYECEK

Şirketlere art arda vergi istisnası getirilirken asgari ücretin yüzde 15’lik vergi dilimi ekim ayından itibaren yüzde 20’ye çıktı. Hem ülke hem dünyada gelir adaletsizliği her geçen gün daha da derinleşiyor. İşsizlik ve yoksulluk dünya genelinde artmaya devam ederken Denizli’den emekçilerle gelir adaletsizliği ve vergilerdeki adaletsizliği konuştuk. Emekçiler aradaki uçurumun her yıl arttığını belirtirken, adaletsizliğin farkında olunduğu fakat adım atılmadığı sürece de uçurumun büyüyeceğini söyledi. 

"HALK SADAKA GİBİ ALDIĞI ASGARİ ÜCRETİN BİR DE VERGİSİNİ ÖDÜYOR"

Şirketlere vergi affı getirilmesini değerlendiren Cam İşçisi Süleyman Ekiz, “Trafik, vergi, SSK borçlularını hep af çıkararak ödüllendirdiler. Halk aldığı her şeyin vergisini peşin öder sonra da sadaka gibi aldığı asgari ücretin vergisini öder. Maaşlardan vergi alan devlet tekrar benzin ekmek, peynir, çikolata gibi her şeyden vergi alıyor. Bu da bir işçinin elindeki 100 liranın 75 lirası eder. Aslında işçinin elindeki para sadece 25 lira” dedi.

İşçilerin vergisini ödediğini, zenginleri daha zengin ettiğini söyleyen Ekiz, seçim günü gelindiğinde de kendisine 2 bin 300 lirayı reva görenlere oy vermesini eleştirdi.

"YA BUNLAR FARKLI DİNDEN YA BİZ"

İşçilerin ezildiği zenginlerinse işçilerin sırtından inmediği bir düzen olduğuna işaret eden Ekiz, “Özgürlük desen değil, bağımsızlık desen değil, hukuk desen değil, bunun adı olsa olsa mandacılıktır emperyalizmdir. Bizdeki din der ya ‘Zenginle fakir arasında fark yoktur’ diye. Bir işçinin alın teri kurumadan ‘Hakkını verin’ der ya. Ya bunlar farklı dindenler ya da biz. Yalan değil 83 milyonun 79 milyonu sadece zenginler için çalışır” dedi. Ekiz son olarak “Onlar zenginlik yoluna devam bizler açlık içinde çocuk okutup yaşam savaşına devam” ifadelerini kullandı.

İŞÇİ "BAŞKASINDAN" BEKLİYOR

Vergi adaletsizliğini, zenginlerle yoksullar arasında derinleşen uçurumu sorduğumuz bir kablo işçisi de bunları zaten bildiklerini uçurumun her yıl arttığını belirtti. Adaletsizliğin farkında olunduğu fakat adım atılmadığı sürece eşitsizliğin giderek artacağı uyarısında bulunan işçi şöyle devam etti: “Tabii bu adımı atması gereken yine işçiler. Kendi haline bırakıldığında durum ortada. Cumartesi serviste giderken birçoğunun tepkisi de bu pandemi döneminde işverene, zengine yapılan destek, vergi indirimlerineydi. Bakıldığında çoğunun tepkisi büyük. Bir de eksik yatan sigorta falan mevzusu. Herkes işin az çok da olsa farkında. ‘Hep işverene yardım ediyor devlet onları kolluyor’ falan deniyor. Ama kendi kendilerine ‘İşte sağlam bir muhalefet yok’ diyorlar. Bunların karşısında dik duracak kimse yok diye de dert yanıyor tepki gösterenler. Onlar da dışarıdan bekliyor aslında muhalefeti. Öyle öğrenmişler.” 

"HALKI EKMEĞE MUHTAÇ EDİYORLAR Kİ SADECE EKMEĞİ DÜŞÜNSÜN"

Çimento fabrikasında çalışan bir işçi de bu adaletsizliğin bilinçli yapıldığını ifade ederek, “En zengin ile en fakir arasındaki uçurum giderek artıyor. Amaç halkı yoksullaştırıp sadece karın tokluğuna mahkum ediyorlar. Halkı bir dilim ekmeğe muhtaç edeceksin ki sadece ekmeği düşünsün” diye konuştu.

"YENİ BİR DÜZEN İHTİYACININ SESLERİ YANKILANIYOR"

Pamukkale Üniversitesinde öğrenci olan aynı zamanda çalışmak zorunda olan Hakan Ekiz ise yaptığı alıntılarla düşüncesini ifade ederek düzenin insanlara bir gömlek diktiğini ve bu gömleğin kimine dar kimine bol geldiğini söyledi. Ekiz, “Herkes giyiyor bu gömleği. ‘Giymeyen ya delidir ya veli’ diyordu yazar. Bugün kimlerin üzerinde bu gömlek? Peki, kim deli kim veli” diye sordu.

Salgının öldürücü boyutları ve emekçiler üzerindeki etkisine değinen Hakan Ekiz şunları söyledi; “Bu gömlek, bir yandan salgının öldürücü kuvvetiyle mücadele eden, diğer yandan da salgından daha öldürücü olan, vergi muafı emek süngerleriyle başları ezilen ‘yığınların’ üzerinde bugün. Bugün bu gömlek, üretim ve piyasa uğruna feda edilmiş yoğun bakım ünitelerindeki ‘ötekilerin’ üzerinde.”

Yeni bir düzen ihtiyacının kendini dayattığına işaret eden Ekiz sözlerini şöyle noktaladı; “Ve hâlâ bu gömlek, işçisiyle, öğrencisiyle, kadınıyla, erkeğiyle, esasında sırtındaki kamburdan başka hastalığı olmayan, ölü ve dirisiyle çoğunluğun üzerinde. Fakat bu bedenler bu gömleğe sığmıyor artık. Dikişler patlıyor, yeni bir gömleğin, yeni bir düzenin ihtiyacının sesleri yankılanıyor.” (Denizli /EVRENSEL)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Gıda-İş Genel Başkanı Aslan: Sürekli zarar eden ÇAYKUR'un harcamaları açıklansın

SONRAKİ HABER

Kariye Camisi'nin açılışı ertelendi 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...