16 Ekim 2020 00:34

Güvenlik işçileri: Örgütlü gücümüzle koşulları iyileştireceğiz

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı çalışan Genel-İş üyesi güvenlik işçileri, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, eşit işe eşit ücret talep ediyor.

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

Dilek OMAKLILAR
İzmir

İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZENERJİ şirketi ile Genel-İş Sendikası İzmir 2 No’lu Şube arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmeleri ocak ayında başlayacak. Genel-İş 2 No’lu üyesi güvenlik işçileri çalışma koşullarının iyileştirilmesi, eşit işe eşit ücret, dönüşümlü çalışma ve personel eksiğinin giderilmesini talep ediyor. Sorunlarını çözmek için sendikalı olduklarını dile getiren güvenlik çalışanları, “Örgütlü gücümüzle çalışma koşullarımızı daha da iyileştireceğiz” diyor.

İZBETON’da 4 yıldır güvenlik işçisi olan Günay Çubukcu aynı zamanda sendikanın işyeri temsilcisi. Artık kendilerinin de toplu sözleşmeden faydalandıklarını dile getiren Çubukcu, sendikalı olmanın önemine dikkat çekerek, “İktisat mezunuyum ve Türkiye şartlarında güvenlik işini bulabildim. İşimden memnunum, İzmir Büyükşehir Belediyesinde olduğumuz için mutluyum. Daha önce taşeron bir şirketteydik ve maaşlarımız çok aksıyordu hatta 20-25 gün geç aldığımız zamanlar oluyordu. Bize açıkçası farklı davranılıyordu. Ama şu anda belediye şirketine dahil olmak, artık kadrolu olmak bir de üstüne sendikalı olmak bambaşka bir duygu. Başımız sıkıştığında destek olacak danışabileceğimiz bir sendikamız var” diye konuştu.

İZBETON’da toplam 51 çalışan olduğunu ve kadın olarak burada temsilci olmanın gurur verici olduğunu ifade eden Çubukcu, şunları söyledi: “Ülkemizdeki erkek egemen anlayış bizim işler için de geçerli. Özellikle kadınların bu işlerin içinde olmasından kaynaklı rahatsız olanlar var. Bizim işyerimizde de oldu elbette. Ama benim amacım bu ön yargıları kırmak ve kadınların nasıl mücadele ettiğini göstermek.”

"DÖNÜŞÜMLÜ ÇALIŞMA TALEBİMİZ VAR"

Ocak ayında başlayacak TİS görüşmelerine değinerek saha çalışmalarına kısa bir zaman sonra başlayacaklarını söyleyen Çubukcu, işyerleri için en acil çözülmesi gereken sorunları şöyle sıraladı: “Her yerde ayrı ayrı problem var ama öncelikle korona sürecindeki dönüşümlü çalışma sistemi talebimiz var. Bir gün çalışıp bir gün evde kalıyorlar. Bunun bizler için de yapılması çok iyi olur. Sadece büro personeli için yapılıyor ama yol, asfalt yapan, güvenlikçiler de her gün geliyor. En ivedi şekilde bu çözülmeli.”

Çalışma koşullarının iyileştirilmesinin en önemli talepleri olduğunu söyleyen Çubukcu, “Sendikalı olduğumuz için sevindim. Tabandaki sesi dinleyen bir şube. İşçilerin, emekçilerin sözlerini önemseyen bir sendikal anlayış önemli ve elbette birlikte mücadele etmek daha önemli” diye konuştu. Tek tek, birim birim işçilerle görüşmenin önemine dikkat çeken Çubukcu, “Arkadaşlarımız sendikalı olmanın, örgütlülüğün ne kadar güç katacağının farkına varmalı, mücadelemizi büyütmeliyiz” dedi.

"SORUNLARIMIZI ÇÖZMEK İÇİN ÖRGÜTLENDİK"

Buca İZSU’da 7 yıldır çalışan Mehtap Özdemir de güvenlik işçisi. Özdemir, “Yaklaşık 55 kadın çalışıyoruz, toplam 850 kişiyiz. 55 kadın arkadaşımızın ufak tefek sorunları oluyor. Biz bunları hem etik hem de adaletli bir şekilde çözmek istiyoruz” dedi. Taşerondayken yaşadıkları sıkıntıları çözebilmek için sendikada örgütlendiklerini söyleyen Özdemir, “İşçi ve emekçilerin örgütlenerek güçlenmesi önemli” dedi.

"UMARIM YENİDEN ÖRNEK BİR TİS OLACAK"

Özdemir, “Biz kadınlar o ‘erkek işleri’ denilen işleri de yapıyoruz. Eşit iş yapıyoruz aslında. Bu meslekte zorlukları elbette yaşıyoruz. Bir de anne olduğumuz için, bazı zorluklarımız var. Çocuklarımızdan uzakta zaman geçiriyoruz. Ama biliyoruz ki biz kadınların başaramayacağı bir şey yok” diye konuştu. En büyük taleplerinin ikili çalışma sistemine geçilmesi olduğunu söyleyen Özdemir, şöyle devam etti: “Pandemi sürecinde özellikle kendimizi de korumak için doğal olarak bunu talep ediyoruz. 2 gece 2 gündüz 2 gün izinli olarak çalışmak önemli. Ama önümüzdeki süreçte sahaya inip bütün talepleri toplayacağız. Önümüzdeki dönem TİS görüşmeleri de başlayacak umarım yeniden örnek bir TİS olacak. KHK mağdurlarıydık ve o zaman çok yıpranmıştık, şimdi büyük bir adım atmış olduk.” Özdemir işçilerin birliği ile mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.

"SAHAYA İNİP İŞÇİLERLE GÖRÜŞTÜKÇE BİLİNÇ ARTACAK"

İşyeri Baştemsilcisi Sevgi Bilir ise “Örgütlü olmadan önce herkesin bir korkusu vardı, vardiya amiri ne dediyse bizim için emirdi. Yasaya uyuyor uymuyor biz onu dinlerdik. Ama şimdi sendikamız var. Hâlâ kaygılar taşıyoruz ama bunu zamanla aşacağız. Sahaya inip işçilerle konuştukça daha da artacak o bilinç” dedi.

Acil taleplerinden bahseden Bilir, “Kış geliyor ve kışın çalışma şartlarımız daha zor. Soğukla mücadele ederken işi unutuyoruz zaten. Mola yapıyoruz ama o mola yerleri de kötü. Geçtim klimayı, yazın vantilatörü olmayan istasyonlar var. Sıkış tıkış mola odalarında dinlenmeye çalışıyorsun, aslında dinlenmemiş oluyorsun. Güvenlikler kış da yaz da üç tarafı kapalı alanda duruyorlar. Ankara ve İstanbul’da örneği var daha korunaklı çalışılıyor, burada da neden olmasın. Ayrıca eksik personelimiz var, büyük sıkıntılardan biri bu. Gece vardiyasında özellikle daha sıkıntılı oluyor. Yoğun istasyonlar daha güvenli olmalı. Can güvenliğimiz yok demek bu. Özellikle kadın güvenlikçiler için bazen daha da zor oluyor” dedi.

"DEVRİYELER YALNIZ ATILMAZ"

Önümüzdeki dönemdeki sözleşme için özellikle çalışma şartlarının düzelmesi gerektiğini söyleyen Bilir, “Yolcuların bizi kale almamalarının sebebi aslında Metro. Metro AŞ’nin sitesinde güvenliğin duruşunu beğenmedim diye şikayet edenler bile var, kamera kaydı var oysa. Yolcu taleplerine çok önem veriyor ama işçileri unutuyorlar. Fahrettin Altay’da tren araması yapılıyor, koşturarak en az 1 saat arıyorsun. Oradaki personel şikayet etse bu durumu dikkate almazlar. Eksik personelden dolayı 16 saat kesintisiz çalışan var. Geceleri istasyon kapandıktan sonra saat başı devriye atılıyor. Devriyeler normalde yalnız atılmaz ama eksik olduğu için tek devriye atarız ancak oralarda da kamera yok. Saldırı olsa görüntü yok, kalp krizi geçiren olsa gören yok. Bu da çok kötü” diye konuştu.

Örgütlülüğün önemine dikkat çeken Bilir, “Artık her şey değişecek, örgütlü gücümüzle çalışma koşullarımızı daha da iyileştireceğiz” dedi.


KRİZE VE SALGINDA ALINMAYAN ÖNLEMLERE KARŞI MÜCADELEYİ BÜYÜTMELİYİZ

Bayram KESGİN
Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube Disiplin Kurulu Başkanı
İzmir

Hepimizin bildiği gibi yaklaşık 8 ay gibi bir zamandır dünyayı ve ülkemizi kasıp kavuran Kovid-19 salgını öncesinde başlayan ekonomik kriz, salgınla birlikte derinleşerek devam ediyor. Birçok işyeri kapanıyor birçok işyeri de salgını ve ekonomik krizi bahane ederek işçileri işten çıkarıyor ya da ücretsiz izne gönderiyor. Bir taraftan işçi sınıfı ve emekçilerin yüzyıllardır mücadeleyle kazandıkları hakları ellerinden alınırken diğer taraftan yüksek işsizlik ve yoksullaşmayla karşı karşıya bırakılıyor.

İktidar ve tek adam yönetimi bunları görmezden gelerek başka gündemler üzerinden halkı uyutmaya çalışıyor. Salgının resmi rakamlara göre dahi kontrol altına alınmadığı ortada. Halkın rakamları ile iktidarın rakamları enflasyon ve işsizlik hesaplarında olduğu gibi vaka sayıları ve salgın nedeniyle ölümlerde de birbirini tutmuyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi İZENERJİ şirketinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 2 No’lu Şubeye üye İZSU’da sayaç okuma, açma kapama yapan işçi arkadaşlarla, sendika yönetimi ve işyeri temsilcileri olarak yaklaşan TİS, pandemi ve adaletsiz vergi dilimiyle ilgili yaptığımız bilgilendirme toplantılarımızda salgının ilk döneminden daha vahim bir durumun olduğunu konuştuk. İşçi ve emekçilerde endişenin her geçen gün arttığı, bunun moral bozucu bir durum oluşturduğu aşikar. Özellikle emek örgütleri sendikaların bu durum karşısında sessizliği, acizliği, işçilerde ayrıca kaygı yaratmaktadır.

Salgına karşı sözde alınan önlemler maske, dezenfektan ve sosyal mesafeden öteye geçmiyor. Yine işçileri ayrıştırarak büroda ve içeride çalışanları dönüşümlü olarak evlerine gönderirken, dışarıda çalışanları sürekli alanda tutmayı planlıyorlar. Sözde alınan önlemler, dışarıda ve içeride çalışanı salgına karşı korumadığı gibi işçiler arasında ayrışma getiriyor. İşçilerin, emekçilerin sürekli test talepleri görmezden geliniyor, sıradan hastane kontrollerine dahi gidemiyorlar.

İYİ BİR TİS İÇİN İŞYERİ KOMİTELERİMİZLE ÖRGÜTLENMELİYİZ

Ekonomik kriz ve döviz kurlarındaki yükseliş temel tüketim ihtiyaçlarına gelen zamlarla ücretler yarı yarıya erimiş, alım gücü düşmüştür. Bu nedenle 1 Ocak 2021 tarihinde başlayacak olan İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı İZENERJİ şirketi ile Genel-İş Sendikası 2 No’lu Şube arasındaki toplu sözleşmedeki beklentiler yükselmiştir. Ama iktidarın pandemiyi ilk döneminde olduğu gibi fırsata çevirerek grev ve TİS görüşmelerini ertelemesi tedirginlik yaratmaktadır. Bir önceki TİS’te belediye şirketlerinde çalışan işçiler arasındaki ücret eşitsizliğine karşı önemli bir mücadele vererek özellikle sosyal hakları eşitlemiş olmamız önemli bir kazanımdır. Ama ücretlerdeki makas açıklığı devam etmektedir. Eşit işe eşit ücret ve sağlıklı bir iş ortamı talebi güncelliğini korumaktadır.

TİS sürecinde ekonomik taleplerin öne çıkması önemlidir. Fakat sendika üyesi işçiler olarak önümüzdeki süreci normal bir TİS süreci olarak değerlendiremeyiz. Dünyada ve ülkemizde Kovid-19 salgını yoğunlaşarak devam etmektedir. Salgın bir halk sağlığı sorununa dönüşürken salgından en fazla etkilenen, zarar gören işçiler, emekçiler ve yoksul halk olmuştur. Salgın öncesinde başlayan ekonomik kriz, pandemi süreci ile beraber gölgelenmeye çalışılsa da artık saklanamaz durumdadır. Ekonomik krizin faturası işçilere, emekçilere kesilmektedir. TİS’le birlikte ekonomik krize, salgında alınmayan önlemlere, vergi adaletsizliğine hayat pahalılığına, işsizliğe ve yoksulluğa, antidemokratik uygulamalara karşı mücadeleyi örgütlemeliyiz. Yaşasın iş ekmek özgürlük mücadelemiz.

Reklam