11 Ekim 2020 08:03

Eğitim emekçileri alınmayan önlemlerle başlayan yüz yüze eğitimden endişeli

Eğitim emekçileri alınmayan önlemlerle başlayan yüz yüze eğitime ilişkin endişelerini dile getirirken Eğitim Sen 4 No'lu Şube Başkanı Şuayip Vayiç, "Yaşanacak olumsuzluklardan MEB sorumludur" dedi.

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

Ramis SAĞLAM
İzmir


Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yüz yüze eğitimi kademeli olarak başlatacaklarına yönelik açıklaması, salgına karşı yeterince önlem alınmayan okulların varlığı dolayısıyla eğitim emekçileri arasında endişe yarattı. 5 Ekim itibariyle mesleki ve teknik liselerde yüz yüze eğitime geçilirken, 12 Ekim Pazartesi gününden itibaren, kademeli olarak 1, 2, 3, 4, 8 ve 12. sınıf öğrencileri okula gidecekler. Konu ile ilgili Eğitim Sen İzmir 4 No'lu Şube Başkanı Şuayip Vayiç ve eğitim emekçileri ile görüştük.

Salgının başladığı ilk dönemle bugün arasında vaka sayılarını karşılaştıran Vayiç, salgından dolayı okulların tatil edildiği 16 Mart 2020 tarihinde günlük vaka sayısının 800-900, ölü sayısının ise 15-20 dolayında olduğunu hatırlattı. Bugün ise günlük vaka sayısı 1500’ün üzerinde, ölü sayısı ise 50-60 arasında seyrederken okulların yüz yüze eğitime açılacak olmasının akla çeşitli sorular getirdiğini belirtti.
Vayiç, okulların yüz yüze açılmasından önce kamuoyunun merak ettiği, "Okullar gerçekten yüz yüze eğitime hazır mı?", "Bütün okullarda gereken önlemler alınıp, eksiklikler giderildi mi?", "Okulların derslik ihtiyacı giderilip, fiziki düzenlemeler yapıldı mı?", "Gerekli yardımcı personel ihtiyacı giderilip ihtiyaç olan ek öğretmen ataması yapıldı mı?", "Okulların temizliği ve hijyeni için gerekli olan malzemeler ile maske dahil tüm ihtiyaçları karşılandı mı?", "Gerekli olan ek bütçe ayrılıp, okullara ihtiyaçları ölçüsünde ödenek gönderildi mi?", "Öğrenciler okullara nasıl taşınacak?", "Servis ihaleleri yapılıp servisler salgın koşullarına uygun dizayn edildi mi?", "Özel eğitim öğrencilerinin fiziksel mesafeyi sağlamaları, maske takmaları ve hijyen kurallarına uymaları konusunda hangi tedbirler alındı?", "Yatılı okulların pansiyonları ile ilgili nasıl bir düzenleme düşünülüyor?” gibi sorulara bir kez daha dikkat çekti. Bütün bu soruların yanıtsız ortada durduğunu dile getiren Vayiç, “MEB 21 Eylül’de okulları açamamışken o günden bugüne ne değişti de yüz yüze eğitim başlıyor” diye sordu.

"YAŞANACAK OLUMSUZLUKLARDAN MEB SORUMLUDUR"

Altı ay boyunca okullarda salgın koşulları için hiçbir hazırlık ve çalışma yapılmadığını söyleyen Vayiç, "Milli Eğitim Bakanlığı bugün öğrenciler ve eğitim emekçilerinin sağlıkları için ne tür tedbirler aldığını açıklamak zorundadır” dedi. Vayiç, sendika olarak salgının başlangıcından ve okulların tatil olduğu günden bu yana, okulların yüz yüze eğitime başlaması gerektiğini, yüz yüze eğitim için gerekli önlemlerin ve tedbirlerin alınması gerektiğine dikkat çektiklerini de hatırlattı. Gerekli önlemleri almayarak okulları açmanın doğru olmadığını ifade eden Vayiç, “Yaşanacak her türlü olumsuzlukta bütün öğrencilerin ve öğretmenlerin vebali, eğitimin bileşenlerini ve sendikaları hiçbir şekilde muhatap almayan, her şeye tek başına karar veren MEB ve sayın bakan Ziya Selçuk’un üzerinde olacaktır” diye konuştu.

"DERSE DEVAMLILIKTAKİ ESNEKLİK ÖĞRENMEYİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK"

İzmir’de Meslek Lisesi Motor Bölümünde öğretmenlik yapan ve ismini vermekten çekinen bir eğitimci ise, "Salgın sürecinde hijyen ve güvenlik çok önemli. Okullar açık olmadığı için şimdilik yeterli olmakla beraber ilerleyen süreçte hijyen ürünü temininde bazı sıkıntıların yaşanması kuvvetle muhtemeldir. Öğrencilerin ders dışında maske ve mesafeye dikkat etmemeleri öğretmen arkadaşlarımızı tedirgin ediyor. Şimdilik derslik ve atölyelerde yeterli mesafe ve havalandırma var. Fakat kış ayları için endişelerimiz var. Ders saatleri azaltılarak sadece uygulama konuları işlenecek, geriye kalan teorik konularda uzaktan eğitim yapılacak. Bu durum eğitime erişimde sorun yaşayan öğrenciler için ciddi olumsuzluklar yaratacak" diye konuştu. Derse devamlılık konusunda esneklik tanınmasının öğrencilerin derse katılımını azaltacağını ve öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyeceğini ifade eden eğitim emekçisi, "Fakat sınavların yüz yüze yapılacak olması öğrencinin başarısını da düşürecektir" dedi.

"KALABALIK OKULLARDA KONTROL ZOR GÖRÜNÜYOR"

Muhasebe bölümünde öğretmenlik yapan başka bir eğitim emekçisi de, "Atölye ve meslek derslerinin uzaktan eğitim ile tam manasıyla verilmesi mümkün değil. Bu nedenle ilk duyduğumda sevindim. Sınıf şube sayısının azlığı ve grup çalışmasına uygun dersliklerimizin olduğunu bildiğim için pek endişelenmedim. Artık okul idaresinin alacağı hijyen önlemleriyle öğrencilerin sosyal mesafeye olan uygunluğuna kaldı iş diye düşündüm" diyerek okulda alınan hijyen kurallarına ilişkin önlemleri anlattı. Öğretmenlerin okul girişinde HES kodu ile öğrencileri içeri aldığını ve grup çalışmasına uygun 12 öğrenci ile dersleri 30 dakika yaptıklarını söyleyen eğitim emekçisi, "Öğrencilerle iki hafta zoom üzerinden ders yapmıştık ama internet ve bilgisayarı olmayan öğrenciler nedeniyle katılım yarı yarıya bile değildi. Oysa bugün öğrencilerin tamamı okula geldiler, maskeleri ve el dezenfektanları vardı. Sadece sosyal mesafe uygulamasında zorluk yaşıyorlardı. Bu durumda da nöbetçi öğretmenler devreye giriyoruz. Atölye ve meslek dersleri alan sınıf şubemizin ve öğrenci sayısının azlığı kontrolü elimize almamızı sağladı diyebilirim. Her gün böyle devam edebilir miyiz bilmiyorum? Kalabalık okulları düşününce kontrol bu derece iyi olur mu? Zor görünüyor" diye konuştu.

Reklam