17 Kasım 2012 07:27

Çocuklu kadının edebi(ha)yatı

Nazife Yaşar

a- Okuduğum kitap bitmek üzere yeni bir kitap bakayım
b- Yeni çıkan kitaplara bakayım
c- Gazetenin kitap ekinde gördüğüm kitabı alayım
d- Vitrindeki kitap da neyin nesi bir bakayım
e- Canım çok sıkılıyor bir şiir kitabı mı alsam
f- Aaa bizim Pınar’ın ne işi var orda bir bakayım şuna,
g- Çocuğa bir kitap alayım

Evet işte bu son şık, sizin çocuk edebiyatıyla olan ZORUNLU bağınızı anlatır. Açık söyleyeyim kızıma hikaye okumaya başlamamla kuruldu bu zorunlu bağ, ki öncesinde bildiğim, herkesin bildiği çocuk masallarıydı: Pamuk Prenses, Kül Kedisi, Uyuyan Güzel, Hansel’le Gratel’in Zaza versiyonu gibi. Çocukla zaman geçirecekseniz, uzmanlar buna ‘kaliteli zaman’ diyor, kısa zaman aralıklarında bir çok değişik şey yapmalısınız. Örneğin kitap okuyorsanız, sonuna kadar dayanabilmesi için hikayede geçen hayvan seslerini taklit etmelisiniz, karşılıklı konuşmalarda ses tonunuzu değiştirmelisiniz vs. Bütün bunları tecrübe ede ede öğreniyorsunuz.
Önceleri elime ne geçerse okumaya başladım. Bunun yanlışlığını kızımın bir sorusuyla fark ettim. Pamuk Prenses’i okurken - ki öyle güzel resimlemişlerdi ve kısaltmışlardı ki -  ‘üvey anne ne demek’  sorusuyla uyandım derin uykumdan. Düşünebiliyor musunuz, o yaşta bir çocuğun zihninde anne kelimesi sevgiyle, güvenle karşılık bulurken üvey anneyi nasıl anlatacaktım. Bir de ne gerek vardı canım böyle imgelerle çocuğun zihnini doldurmaya? Biliyorum, ‘Pamuk Prenses gibi masallarda daha neler var, bir tek bu olsa diyorsunuz’ ama ben bununla uyandım. Uyanmaz olaydım... Bir süre sonra en değme eleştirmenlere taş çıkaracak kıvama geldim.
‘Çocuk kitabı nasıl seçilir’ üzerine makaleler okudum. E, bu kadar bilginin sınanması için kitap alma vakti gelmişti. Artık kitapçılara çocuk kitapları almaya gidiyordum. Kitabı satın almadan önce okuyordum, çizimlerle anlatılanlar uyumlu mu, çizimde kullanılan renkler ilgi çekici mi diye bakıyordum. Bir zaman sonra en iyi yazarlar, en iyi yayınevleri, en iyi çeviriler konusunda da uzmanlaştım. Gerçi bu uzmanlık satın alma gücümle ters orantılıydı ama olsun...
Neyse efendim, sınavı geçerek satın alınan kitaplarda da hatalar olmuyor değildi. Onları, düzenleyerek okuyordum. Bu durum kızıma yaramıştı; sürükleyici olmayan kitapları reddeder olmuştu, seçiciliği hoşuma gidiyordu. Kitapların yanında bir de dergi yayıncılığını fark ettim. Uzun bir araştırma soruşturma evresinden sonra aylık dergilere abone olmalar...
Artık kitapçılarda kendimi çocuk kitapları reyonunda buluyordum. Neydi bu açlık, tamam kızım iyi kitaplar okusundu ama neden sadece bu olamazdı. Biz masalı, elektrikler kesildiği vakit gaz lambasının ışığında annemin annesinden duyduklarından tanımıştık. Sayıları onu geçmese de, örneğin Şah Meran’ın bilgeliği, sıcaklığı hâlâ yüreğimdedir. Çocukluğumun eksikliğiydi belki de bu ilgi, kim bilir... Kızıma kitap okurken onun duygularının da büyüdüğünü fark ederim. Gözlerindeki parıltıdan kitaba hayran kaldığını anlarım, gülümsemesinden hikayenin sonundan mutlu olduğunu, şaşarak kaldığında bu sonu beklemediğini... O büyürken yeni duygularla bin bir hayal dünyasında, ben de çocukluğumun boş kalmış hikaye kitaplarının sayfalarını doldururum.


ÇOCUĞUNUZLA KİTAP SEÇERKEN...

- Unutmayın, yapmadığınız bir davranışı çocuğunuza kazandırmanız zor. Çocuk sizi okurken görmeli, çünkü siz onun modelisiniz...
- Aman dikkat, kitabı kendi kendinize seçmeye çalışmayın, kitap almaya çocuğunuzla birlikte gidin, onun isteklerini göz önünde tutun. Kitabı incelemesi için ona zaman tanıyın.
- Aldığınız ya da alacağınız kitabı çocuğa okumadan önce mutlaka siz okuyun.
- Seçtiğiniz kitap aşırı didaktikse orada durun! Bir kitabın illa ki bir ders vermesi, yeni bir bilgi edindirmek gibi görevi olması gerekmez.
- Çocuk kitapta kötüyü de tanımalı. ‘Kötü’den kaçırıp hep ‘iyi’yi göstermek tek yönlü düşünmesine neden olabilir.
- Başka kültürlerden çocuk kitapları okumak, çocuğa evrensel bir bakış açısı kazandırması, farklı kültür değerlerini tanıtması açısından yararlı olabilir. Ancak bu tür kitaplarda “iyi çeviri” yapılmış olması son derece önemli.
- Çocuklara kitap okurken mimiklerinizi, ses tonunuzu tıpkı bir tiyatrocu gibi kullanmaya gayret ederseniz, onu, kitabın davet ettiği hayal dünyasına kolayca sokabilirsiniz.
- Çocuklar yazılardan önce resimleri okumayı öğrenirler. Kitapların nasıl resimlendirildiği, nasıl yazıldığı kadar önemlidir.
- Çocuklar değişik büyüklükte kitapları incelemekten zevk alırlar. Aynı boyuttaki
kitaplardan hoşlanmadıkları açık.

Evrensel'i Takip Et