04 Haziran 2020 07:20

ÇMO İzmir: 5 Haziran bir kutlama değil ekolojik yıkıma karşı mücadele günü

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 5 Haziran Dünya Çevre Gününe ilişkin şube binasında basın toplantısı yaparak 5 Haziran’ın kutlama değil ekolojik yıkıma karşı mücadele günü olduğu belirtti.

Fotoğraf: ÇMO İzmir Şube

Reklam

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası ve 5 Haziran Dünya Çevre Gününe ilişkin şube binasında basın toplantısı yaparak İzmir’in Çevre Durum Raporunu kamuoyuyla paylaştı. Basın toplantısında konuşan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, "5 Haziran Dünya Çevre Günü Odamız için bir kutlama değil, çevre sorunlarına, ekolojik yıkıma dikkat çektiğimiz ve mücadeleye çağrı yaptığımız gündür" dedi.

5 Haziran Çevre Günü‘nün 2020 yılı teması " Biyoçeşitlilik " olarak belirlendiğini, ormanların, ekilebilir tarım arazilerin, doğal alanların giderek kaybolduğunu ifade eden Kınay, yapılan araştırmaların 1990-2015 yılları arasında Güney Afrika büyüklüğündeki yaklaşık 129 milyon hektar orman alanının yok olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Kınay, insan nüfusunun son çeyrek yüzyılda 2 milyar arttığını, bu nüfus artışına karşılık diğer canlı popülasyonunun yüzde 58 azaldığına dikkat çekti.

“KENTLERİMİZDE HAVA KİRLİLİĞİ BOYUTLARI ARTIYOR”

Yüzey sularının yüzde 80'i, yeraltı sularının büyük kısmının kirlenmiş durumda olduğunu ifade eden Kınay şöyle devam etti; "Vatandaşlarımızın yüzde 50’si sağlıklı içme suyuna ulaşamıyor. Kentlerimizde hava kirliliği boyutları artıyor. Yeşil alanlarımız yok denecek kadar az. Son 15 yılda 28 bin hektar orman alanı için izinler verilirken, 8 bin hektar orman alanını yangınlarla kaybettik. 2018 Yılı sonuna kadar 125 bin hektara yakın orman alanında 44.467 madencilik izni verilmiş. Bütün bunlara ek olarak Nükleer Santral macerasına sürükleniyoruz."

"SU KALİTESİ EN KÖTÜ SEVİYEDE"

İzmir kentinin içme, kullanma ve tarımsal sulama amaçlı su kaynaklarının Gediz, Küçük Menderes, Kuzey Ege Havzaları içerisinde bulunduğunu belirten Kınay, "Havzaların su kalitesine ilişkin Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalarda; su kalitesinin en kötü seviyede olduğu, planlanan önlemlerin uygulanması halinde bile kısa ve orta vadede etkili sonuç alınamayacağı öngörülüyor. Benzer süreç yeraltı sularımız için de geçerli" dedi.Kentleşme ve sanayileşme sorunlarından birisi olan hava kalitesi ve atık yönetiminde de durumun iyi olmadığını ifade eden Kınay, İzmir kentinin Aliağa ve sanayi tesislerinden kaynaklanan, plansız kentleşmesinin de getirdiği hava kalitesi problemleri ile boğuştuğunu söyledi. Kınay ayrıca, bölgede termik santral projelerinin bütünsel yaklaşımdan uzak planlama süreçleri ile devam ettiğini hatırlattı.

"GAZİEMİR NÜKLEER ATIKLA YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR"

Gemi söküm tesislerinde yapılan işlemlerin nasıl kontrol edilemediğinin KUITO ve ETHANE gemileri ile bir kez daha ortaya çıktığını söyleyen Kınay, "Gemisinin sökümünün durdurulması için alınan mahkeme kararı gelene kadar gemi sökümü çoktan bitmişti. Gemi söküm tesislerinin yarattığı kirlilik devam ediyor. Gaziemir`de 2007 yılında tespit edildiği ortaya çıkan radyoaktif atıklarla ilgili süreç hala devam ediyor. Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların oraya nasıl geldiği, kimler tarafından getirildiği hala bilinmiyor. Hukuki süreçler devam ediyor, acil müdahale çalışması yapılması gereken Gaziemir nükleer atıkla yaşamaya devam ediyor" diye konuştu.Kınay son olarak, “TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak örgütlü birliğimizi güçlendirerek, ülkemizi adalet, eşitlik, barış ve bilim temelinde yeniden kurmak, insanımıza, doğamıza, yaşamımıza sahip çıkma inancımız ve kararlılığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz" dedi. (İzmir/EVRENSEL)

Reklam