14 Mayıs 2020 00:58

Pandemiyle mücadelede emeği görünmeyenler: Sağlık işçileri

Sağlık işçileri, sağlık hizmetinin parçası olmalarına rağmen, sağlık ekibinin dışında sayılmalarına ve ayrımcılık yapılmasına ise tepkililer.

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

Hastanelerdeki temizlik işçilerinin “Sağlık işçisi olup olmadığı” tartışması sürerken, onlar her gün sağlık hizmetinin bir parçası olarak çalışmalarını fedakarca sürdürüyor. Hasta odaları, atıklar, doktor ve hemşire odaları... Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin olduğu bölümler… Kimi zaman 12 saat çalışıyor, işe toplu taşımayla gidip geliyorlar. Üstelik temizlik yaptıkları için bu bölümlerde tüm personelden daha fazla zaman geçiriyorlar. Sağlık hizmetinin parçası olmalarına rağmen, sağlık ekibinin dışında sayılmalarına ve ayrımcılık yapılmasına ise tepkililer.

"KRONİK HASTALIKLARIM VAR"

İzmir’de bir kamu hastanesinde çalışan temizlik işçileri sorunlarını ve taleplerini gazetemize anlattı. İlk sözü alan Güllü isimli temizlik işçisi, “Ben pandemi servisine gelmeden önce de her serviste çalıştım. Kadın doğumda çalıştım, orada da şüpheli hasta vardı. Doğru düzgün koruyucu ekipmanlar yoktu, sonradan verdiler. Her serviste çalıştım, sadece bir maskeyle odalara girip çıktım. Üstelik kronik hastalıklarım da var. Akciğer rahatsızlığım var astım, KOAH başlangıcı, zatürre, bronşit geçirdim. Bronşektazi, pnomoni, psidomanas bunların hepsi var. Raporumda yazılı bunlar. Bu kullandığımız deterjanlara da alerjim var, hatta bu işi yapmamam gerekiyor ama ben yine de yapıyorum. Şeflerin elinde de raporum var” diye konuştu. Güllü konuyla ilgili Başhekimliğe yazdığı dilekçenin ortada olmadığını söyledi.

"SERVİSTE BİLE AYRIM YAPILIYOR"

Temizlik İşçisi Gülşen de kendilerine hiç test yapılmadığını, koruyucu ekipmanın da üçüncü sınıf kalitede olduğunu söyledi. Gülşen koşullarını şöyle anlattı: “Esnek çalışma (dönüşümlü) saati bize uygulanmadı. Şefimiz bize ara ara izin verdi, yani toplam 3 kere, 1’er gün. Servis ayarlanmadı, toplu taşımayla gidip geliyoruz. Belki de taşıyıcıyız. Hem de daha hava aydınlanmadan yola düşüp sokağa çıkma yasaklarında, tamamen ıssızlaşan yollarda yalnız yürümek zorunda kalıyoruz. Ayarlanan kalacak yer var, bir otel, ama yetersiz.” Ailelerine bulaştırmamak için kendi önlemlerini aldıklarını dile getiren Gülşen, “Mesela ben evde salonda yatıyorum” dedi. Serviste kendi ekiplerinde birlik olmamasından yakınan Gülşen, şunları söyledi: “Ayrım yapılıyor, sorumlu hemşireye hediye kazak vermişler, biz personellere vermedi. Maske aparatı verdiler hemşirelere, ama bize ‘Size şefiniz versin’ diyorlar.”

"12 SAAT ÇOK AĞIR GELDİ"

12 saat çalışmanın ağır geldiğini söyleyen Yeliz ise “Pandemi zor bir süreç, pandemi servisi de zor. Bu yüzden 12 saat çok ağır geldi. Hasta sayısı fazla ve bir serviste iki kişiydik. İlkin kurban gibi hissettim kendimi, ‘Neden ben’ diye. Daha sonrasında ‘Bu virüs her yerde karşıma çıkabilirdi, sevdiklerime, çocuklarıma, anneme, babama bir şey olabilir, orada yatan ben ya da yakınım olabilirdi. O yüzden fedakarlık yapma zamanı’ diye düşündüm” diye konuştu.

Yeliz şöyle devam etti: “Mesela hasta yakınları hastaneye bile gelmekten korkarken biz bu virüsün tam da içindeydik. Bir arkadaşım ‘Kurşunların arasında ateşin içinde’ gibiyiz demişti, gözlerimiz doldu. İlkin sağlık çalışanları alkışlandı fakat sonrasında hastanede çalıştığımızı duyanların kendilerini geriye çekmeleri bizi üzdü. Apartmandaki komşular ya da otobüse binince kartımızı gören kişiler bizden kaçtı. Güzel anılar da oldu; hasta odalarına uzaylı gibi giriyorduk; bir hasta ‘Sizi ayakkabılarınızdan tanıyorum çok teşekkür ederim hakkınızı helal edin’ dedi, çok duygulandım.”

"HER ODAYA GİRİŞTE KORKUYORUZ"

Epey yoğun dönemlerden geçtiklerini söyleyen Esin ise hazırlanıp ekipmanları giymenin dahi 10 dakika aldığını söyleyerek, “Sonra işe başlama önceliğimiz hemşire ve doktor odaları oluyor, en az 2 saatte bir oralar siliniyor. Mümkün oldukça hasta odalarında fazla kalmamaya özen gösteriyoruz, hastalardan mümkün oldukça uzak durarak işimizi yapmaya çalışıyoruz. Taburcu edilen hastaların, entübe olan ya da ex olan hastaların odalarını dezenfekte etmekte zorlanıyoruz” dedi.

Her odaya girdiklerinde korkup çekindiklerini ifade eden Esin, “Tek korkumuz bizlere de bulaşması. Ailemizi de bu sıkıntıya sokma korkusu. Hemşire ve personel de aynı sıkıntıda, fakat tek fark biz bir odaya girdik mi içeride kalma süremiz daha fazla ve bazı hastalar maskesiz odanın her yerinde dolaşıyor, bizlerin söylemlerini dikkate almıyorlar. Ayrıca bizler tuvalet gibi, çöpler gibi hasta atıklarının temas ettiği yüzeylerle yakın temastayız hep” diye konuştu. (İzmir/EVRENSEL)

Reklam