Emeklilerin sendika üyelikleri devam ettirilmelidir!
İşçi ve kamu emekçileri çalışma yaşamından koptuktan sonra özlük hakları artık hükümetin iki dudağı arasında kalıyor. Çalışırken yetmeyen aylığın çok altına düşen emekli maaşları, onların açlık sınırı altında bocalamalarına neden oluyor. Hükümetle, işverenleriyle pazarlık etme olanaklarının da olmayışı, emeklileri çaresiz bir duruma düşürüyor. Sekiz milyonu aşkın emekli ve bir o kadar da aile bireyi hükümetlerin yüzdelik sadakalarıyla yetinmek zorunda kalıyor.
Emeklilerin, şu veya bu ad altında oluşturulmuş birlikleri hatta sendikaları(!) yok mu? Var elbette! Ama ayrım yapmaksızın, bunların herhangi bir yaptırım gücü olmadığından, ya hükümetlerin kuyruğuna takılıyorlar ya da “Emekli-Sen” gibi protesto eylemleriyle sınırlı kalıyorlar. Oysa mücadele, protestoların yanı sıra etkin bir yaptırım ve buna bağlı olarak da pazarlık gücünü gerektiriyor. İş yavaşlatma, işi durdurma, grev, şartel indirme, işyeri işgali vb. meşru veya fiili bir dizi yaptırım ve “üretimden gelen güç”... Çünkü devlet dahil, hiçbir işveren, çalışanlarının maliyetini artıracak, kendi karını azaltacak hiç bir girişimi, kendiliğinden başlatmıyor. Emekliler ise çalışma yaşamının dışına çıkmışlar ve üretmiyorlar; ellerinin altında bir üretim aracı, bir şantiye, hatta bir hizmet aracı bile yok. Sendikalı da değiller, artık; örgütlü güçlerinden kaynaklanan “pazarlık” olanaklarından da yoksunlar. Yoksulluk, açlık, sefalet, işçi, memur, hatta Bağ-Kur emeklilerini kapıda bekliyor. Hükümetlerin ise, temsil ettikleri egemen güçlerin çıkarlarından ve kendi yandaşlarının desteklenmesinden başka bir hesabı yok. Sigortalı, sigortasız, sendikalı, sendikasız tüm emekçilere ve her kesimden emeklilere ise, güçlerini birleştirerek bu saldırılara karşı mücadele etmekten başka bir seçenek de kalmıyor ne yazık ki!
ŞİMDİ BİRLEŞME ZAMANI!
Siyasi iktidarlar, karşılarında örgütlü emek güçleri görmek istemezler ve kendileri için dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışırlar.
Ülkemizde ki emeklilerin büyük çoğunluğu ise, herhangi bir örgütlenmeden uzak bir yaşam içindeler. Oysa emekliye ayrıldıkları işlerde çalışan meslektaşlarıyla aynı çıkarlara sahipler hala. Memur emeklilerinin maaş zamları, çalışan memurlara verilenlere göre hesaplanıyor. Sermaye, sendikalaşmayı önleyemediği alanlarda, mücadelenin içini boşaltıyor. Sendika yöneticileri de pek masum değiller. En azından büyük bir kesimi böyleler. Yeni sendikalar yasasında ki sınırlamaları da göz önünde tutarak, emeklilerin önceden çalıştıkları iş kolu sendikalarına üyeliklerini sürdürerek veya yeniden üye olarak, mücadeleye omuz vermelerinde sayısız yarar var. Üye artışı, üyelik gelirlerinde ki artış, emeklilerin moral desteğinin getirileri hiç de azımsanacak sonuçlar olmayacaktır sendikalar için... Elbette aynı olumlu sonuçlar, emekliler için de geçerli olacaktır. Emek örgütlerinin, işverenleri karşısında daha güçlü bir pazarlık olanağına kavuşması ve elde edilen sosyal-ekonomik kazanımlar, emeklileri de hükümetlerin sadaka zamlarından kurtarmış olacaktır.
Haydi emekliler! Emekliye ayrıldığınız iş kollarındaki sendikalarınıza hiç değilse “Fahri Üye” olarak dayanışmayı başlatınız. Güçlerin birleştiğinde, kazanımlar da gerçekleşecektir. “Yaşasın Emekçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!”
*Emekli eğitim emekçisi/İzmir
Evrensel'i Takip Et