25 Nisan 2020 20:22

1 Mayıs: Salgına karşı ücretli izin, sömürüye karşı insanca yaşam

İzmir'de örgütlü sendika yöneticileri Evrensel'e konuştu. İşçilerin 1 Mayıs talebi salgına karşı ücretli izin, sömürüye karşı insanca yaşam.

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

Dilek OMAKLILAR
Eda AKTAŞ
İzmir

Salgının tüm faturası işçiye çıkıyor. Fabrika ve işyerlerinde koronavirüse yakalanan işçi sayısı artıyor, alınmayan önlemler, sokağa çıkma yasağına rağmen özel izinle çalıştırılan işyerleri, iş olmadığında dayatılan ücretsiz izin… Salgın döneminde karşılanan İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken, işçilerin sorunları da artıyor. İzmir’de belediyeler, hastaneler ve farikalarda örgütlü olan sendika başkanları, 1 Mayıs’ta işyerlerinde, sokaklarda ve evlerde “Salgına karşı ücretli izin, sömürüye karşı insanca yaşam” taleplerini dile getireceklerini bildirdi.

DİSK’e bağlı Genel-İş İzmir 7 No’lu Şube Başkanı Özgür Genç, kapitalist sistemin tüm dünyayı felakete sürüklediğini, savaşların, ekonomik krizin, işsizliğin ve yoksulluğun giderek büyüdüğünü söyledi. Salgında, sermayenin çıkarları için yine işçilerin feda edildiğini ifade eden Genç, “İşçiler bulaş riski ile evine, ailesine taşıyıcı pozisyonunda bırakılmış, işçinin sağlığı önemsenmemiştir” dedi. Zorunlu işler dışındaki tüm hizmetlerin durdurulup işçilere ücretli izin verilmesi taleplerinin dikkate alınmadığını dile getiren Genç, “Aksine patrona işçiye sormadan ücretsiz izin verme hakkı tanıdı. İktidarın açıkladığı paketler işvereni koruyup işçiyi yok saymaktan başka bir şey değildir” dedi. Genç 1 Mayıs talehlerini şöyle sıraladı: “İşçinin öncelikli talebi ya açlık ya hastalık dayatmasına son verilmesi. İki yıldır 4+4 zulmüne mahkum edilen KHK ile kadroya alınan işçilerin ertelenen toplu iş sözleşmesi gasbına dur denmesi. 1 Mayıs’ta ‘Salgına karşı ücretli izin, sömürüye karşı insanca yaşam’ taleplerimizle işyerlerimizde, sokaklarımızda sesimizi duyuracağız” dedi.

"KIDEM TAZMİNATINA DA SALDIRACAKLAR"

Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Faruk Saral da fiziki mesafeyi koruyarak işyerlerinde etkinlikler yapmayı planladıklarını dile getirdi. Örgütlenmenin önünün açılması, işsizlik sigorta fonunun sermaye için değil işçiler için kullanılması gibi talepleri patronlara işçileri ücretsiz izne çıkarma hakkı tanıyan yasal düzenlemelere tepkileri olduğunu söyleyen Saral, “İşçilerin sağlığı için çalışma sistemlerimizde mümkün mertebe değişiklikler yapıyoruz. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın da sadece işverenin iş sağlığı ve güvenliği değil işçinin güvenliğini de sağlayacak şekle dönüşmesini istiyoruz” dedi. Salgın sonrası kıdem tazminatına saldırı olacağını tahmin ettiklerini aktaran Saral, “Bununla ilgili önceden pratiğimiz var, aynı pratiği hayata geçirmekte çekincemiz yok” uyarısında bulundu.

"AVM ÇALIŞANLARI DA İŞSSİZLİK FONUNDAN YARARLANSIN"

Tezkoop-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Caner Fırat işçilerin taleplerini şöyle aktardı: “Sağlık alanında ek ödemede işçilerin dışarıda tutulmasından vazgeçilmeli. Taşerondan kadroya geçen arkadaşların sözleşmesi 3 ay uzatıldı, bu kararın bir an önce geri çekilip toplu sözleşme haklarının tanınmasını istiyoruz. AVM çalışanlarını, birçok şirket ücretsiz izne gönderdi, devlet de yeteri kadar destek tanımıyor. İşsizlik fonuna müracaat eden arkadaşlarımızın bir çoğuna olumsuz cevap verildi. Bunun bir an önce düzeltilmesini istiyoruz.” Örgütlü oldukları çoğu işyerlerinin tatil olduğunu söyleyen Fırat, hastanelerde Sağlık-İş Sendikası ile birlikte ortak bildiri okuyarak haklı taleplerini işyerlerinde dile getireceklerini belirtti.

"ORTAKLAŞMAK EN BÜYÜK ARZUMUZ"

Ne türlü bir felaket olursa olsun emekçileri vurduğunu dile getiren TEKSİF İzmir Şube Başkanı Faruk Aksoy, “Yıllarca haykırdığımız parasız eğitim, parasız sağlık hakkının bir an önce hayata geçmesini istiyoruz, doğanın talanının son bulmasını istiyoruz” dedi. Aksoy taleplere şöyle devam etti: “İşsizlik Sigortası Fonu’nun amasız, koşulsuz tüm işsiz kalanlara verilmesi, emeklilikte yaşa takılanların haklarının iade edilmesi, sendikal özgürlüklerin işverenlerin iki dudağına bırakılmaması, herkesin sendikalı olabilmesi.” Örgütlü oldukları Torbalı’da pankartlarla kutlama yapmak istediklerini söyleyen Aksoy, “Tüm iş kollarının tüm sendikaların işveren örgütü gibi birleşmesini istiyoruz. Bu mücadele hepimize gerekli. Maalesef 3-4 sendika veya 3-4 kişi dışında konuşanlar olmuyor. Böyle bir yalnızlık içerisinde mücadele ediyoruz. Diğer emek örgütleri ve diğer konfederasyonlarla ortaklaşmak en büyük arzumuz” dedi.

"ÖZVERİYLE ÇALIŞAN İŞÇİNİN BİR DE ÜCRETİ KESİLİYOR"

Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin, salgından sonra ilk olarak engelli ve kronik rahatsızlığı olan işçilerin izne çıkarıldığını, işe devam eden işçilerde ise baskı oluştuğunu söyledi: “Çünkü kendilerinin rahatsızlığı yoktu ancak evlerinde kronik rahatsızlığı olan aile büyükleri ya da çocukları vardı. Söyledikleri şey; ‘Bizleri ölüme terk ediyorlar’ oldu.” Belediye yönetimleriyle görüşerek önlem aldırdıklarını ancak çalışmak zorunda bırakılan işçilerin hasta olma riskinin artarak devam ettiğini ifade eden Gümüştekin, şunları söyledi: “Maske takması, eldiven takması, dezenfektan kullanması şu an için işçileri koruyacak mı? Hayır. Örgütlü olduğumuz bir işyeri tüm önlemleri üst düzeyde aldı, ancak şu an iki pozitif vaka var. Bunun tek kurtuluşu ‘Evde kal’ dedikleri yöntem. Yani tüm çalışanlara ücretli izin verilmesi. Ayrıca sahada çalışan üyelerimize test yapılmasını istiyoruz.” İdari izinli olan, esnek çalışan ve tam çalışan üyeleri olduğunu aktaran Gümüştekin, “Çalıştıkları halde ücretlerini tam anlamıyla alamayanlar, 45 saatini doldurmadıkları gerekçesiyle hastalıktan önce yaptıkları mesaileri bile geri alınan, esnek çalışma diye pazar günü çağrılıp hafta içi evde diye fazla mesaisi verilmeyen… Sahada gün boyunca, mekanların kapalı olmasından dolayı neredeyse aç susuz özveriyle çalışan işçinin bir de maaş kesintisine maruz kalması, şu olağanüstü durumlarda işçinin alın terini ve özverisini hiçe saymaktır. Bu yanlışlardan bir an önce dönülmeli” dedi.

"İŞYERLERİMİZDE KUTLAYACAĞIZ"

Karşıyaka, Çiğli, Aliağa ve Dikili’de örgütlü oldukları işyerlerinde bildirileri okuyarak, talepleri dile getirerek kutlama yapacakları bilgisini veren Gümüştekin, “Kamudaki 1 milyona yakın KHK’li işçinin toplu iş sözleşmesi haklarının tanınmasını, işçilere ücretsiz izin verilip 1177 lira gibi komik bir rakamın reva görülmesinin kaldırılmasını ve zorunlu çalışmalar dışındaki işçilere ücretli izin verilmesini haykıracağız. Salgın süresince çalışanın ücretine göz dikilmeden maaşlarının eksiksiz ödenmesini haykıracağız. Alanlarda olmasa da iş yerlerimizde taleplerimizle birlikte bu 1 Mayıs'ı coşkuya dönüştüreceğiz” dedi.

Reklam