09 Nisan 2020 10:04

Gıda fabrikalarında çalışma koşulları koronavirüs döneminde daha da ağırlaştı

İzmir’deki gıda fabrikalarında salgının durumuna ilişkin bilgi veren Gıda-İş MYK Üyesi Mazhar Uzbek, “Üretimi artırma politikasından vazgeçilerek insanı yaşatma politikası uygulanmalıdır” dedi.

Fotoğraf: Pixabay

Reklam

Dilek OMAKLILAR
İzmir

Koronavirüs salgını nedeniyle işçi sağlığı açısından önlem alınmayan sektörlerden biri de gıda sektörü. İşçilerin Kovid-19 testlerinin pozitif çıktığı iddiaları gün geçtikçe artarken işçilerin ücretli izin talepleri de yakıcılığını koruyor. DİSK/Gıda-İş Sendikası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mazhar Uzbek de, İzmir’deki gıda fabrikalarına ilişkin bilgi vererek, “Üretimi artırma politikasından vazgeçilerek insanı yaşatma politikası uygulanmalıdır” diye konuştu.

KADROLU İŞÇİLER İLE TAŞERON İŞÇİLER ARASINDA AYRIMCILIK

Fabrikalarda yaşananları aktaran Uzbek, “Torbalı’daki Marlboro fabrikasında, kronik hastalara ücretli izin verildi. Servis sayısını artırarak aralıklı oturarak işe gelinmesi sağlanmış. Hijyen meselesinde klasik önemler almış, giriş çıkışlarda da işçilerin ateşlerine bakılıyor” dedi.

Ancak Marlboro’da özellikle kadrolu işçiler ile taşeron işçiler arasında ayrımcılık yapıldığına vurgu yapan Uzbek, şöyle devam etti:

“Kadrolu işçilere daha çok özen gösterilirken taşeron işçiler, stok için mesaiye bile zorlanıyor. Kadrolu işçilere verilen hijyen paketi taşeron işçilere verilmedi. Ayrıca kadrolu işçilere verilmesi düşünülen ek prim taşeron için konuşulmuyor bile. Alınan önlemler olsa dahi yine de işçiler süreçten tedirgin ve çalışmak istemiyor. Bu süreç de fırsata çevrilerek ‘Daha fazla çalışın ki stoğumuz çoğalsın, izinleri öne alalım, duruşu uzun tutalım’ gibi söylemlerle iş yükü artırıldı. 'Yemekhanelerde birlikte yenilip içiliyor, mesafeyi korumaya çalışsak da mümkün olmuyor' diyerek sıkıntılarını bildiren işçilerin giyinme odaları da 'Kalabalık oluyor' denilierek kapatılmış durumda.”

Marlboro fabrikasında çalışan 2 işçide virüs tespit edildiği iddialarının dile getirildiğini söyleyen Uzbek, böyle bir dönemde kâr hırsı bir kenara bırakılarak işçilere ücretli izin verilmesi gerektiğini ifade etti.

“BİRKAÇ DEZENFEKTAN KOYUNCA İŞ ÇÖZÜLÜYOR SANIYORLAR”

Kemalpaşa’da yer alan Banvit’te ise kronik hastalara izin dışında sürecin kara düzen işleğini ifade eden Uzbek, kronik hastaların izinleri kullandırılırken varsa yıllık izinlerinin öncelikli olarak değerlendirildiğini söyledi.

Uzbek, “Sadece birkaç dezenfektan koyulunca bu iş çözülür gibi bakıyorlar. Üretim artmış durumda. Stoğa yükleniliyor. Fiyatların artırılmasıyla piyasa sürülüyor. Ayrıca yemekhaneler ve giyinme yerleri de büyük sorun teşkil ediyor” dedi.

Lezita’da da kronik hastalara izin verildiğini açıklayan Uzbek, izinlerin yıllık izinden ya da ücretsiz izin olarak kullandırıldığını ekledi. Burada da üretim baskısının arttığını ve işçilerin işveren tarafından kendilerine herhangi bir açıklama yapılmadığını söylediğini aktaran Uzbek, “Fabrikada bir şeffaflık yok, bir açıklama yok. Dolayısıyla işçilerin de tedirginliği gün geçtikçe artıyor” diye konuştu.

Ege Tavuk işçilerine de ücretsiz izin verildiğini ya da yıllık izin kullanıldırıldığını aktaran Uzbek, Turgutlu’da olan her tavuk fabrikasındaki gibi ürünü korumak amaçlı sözde önlemlerin alındığını belirtti.

Uzbek, herhangi bir izin uygulamasının olmadığı DİMES fabrikası ile ilgili de bilgi verirken, Keskinoğlu fabrikasında ise çalışma koşullarının koronavirüs salgını döneminde daha da kötüleştiğini söyledi.

Uzbek işçilerin kendisine, “Yemekhane ve giyinme odaları, aynı zamanda servisler zaten havasız. Birlikte olduğumuz yerlerde bir hastalık olsa buralardan almak mümkün. Üretimde mesafeye dikkat etmeye çalışsak da bu çok zor” dediğini aktardı.

Özsüt gibi üretimden halka olan işyerlerinde de ücretsiz izinlerin başladığını ifade eden Uzbek, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı fabrikasında çalışan sayısının azaltıldığını, burada da yıllık izinlerinden kullanıldığını ve yıllık izni olmayan işçilerin borçlandırıldığını söyledi.

“FABRİKALARDA İŞÇİLERE KARŞI ŞEFFAF OLUNMALI”

“Hastanelerde çalışan yemekhane işçisi arkadaşlarımızın koşulları ise daha da kötüye gitmektedir” diye konuşan Uzbek, virüs kapma ya da taşıyıcı olma ihtimalinin yükseldiğini belirtti

Uzbek, “Sağlığı bir bütün olarak görmeyen Sağlık Bakanlığı uygulamaları maalesef hastanelerdeki yemekhane işçilerinin kaderini, taşeron şirketlere terk etmiş durumdadır. Böyle riskli dönemde çalışan arkadaşlarımız aynı zamanda Bakanlığın verdiği haklardan da yararlanamamaktadır” diye ekledi.

“Bu saydığımız işyerlerinden ve birçok gıda fabrikasından üyemiz olan olmayan birçok işçi arkadaşımız bu süreçte bizleri aramaktadır. Bir kısmında kısmi önlemler, bir kısmında ise kadere teslim çalışma devam etmektedir” diye konuşan Uzbek, gıda fabrikalarında durumun gittikçe kötüleştiğini ve vaka iddialarının arttığını söyledi.

Böyle bir süreçte halkın en önemli ihtiyaçlarından olan beslenme ihtiyacı için işçilerin kaderinin patronlara bırakılmaması gerektiğini ifade eden Uzbek şeffaflık vurgusu yaptı:

“Fabrikalarda işçilere karşı şeffaf olunmalı, alınan önlemler ve süreç işçi arkadaşlarımızla açıkça paylaşılmalıdır. Zorunlu çalışma durumu olmayan iş yerlerinde işçi arkadaşlarımıza ücretli izin verilmelidir. Çalışmak zorunda olunan fabrikalarda ise çalışma saatleri düşürülmeli, iş yükü azalması için yeni işçiler alınmalı, mola süreleri ve havalandırma süreci artırılmalıdır.”

“TOPLANAN BAĞIŞLAR PATRONA DEĞİL İŞÇİLERE VERİLMELİ”

Ayrıca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından denetimlerin sürekli yapılması gerektiğini vurgulayan Uzbek, son olarak şunları söyledi:

“Haftada en az bir kez çalışan arkadaşlarımıza virüs testi ücretsiz uygulanmalıdır. Ayrıca bu süreçte işini kaybetmiş tüm işçi arkadaşlarımızın ihtiyaçları toplanan bağışlardan karşılanmalıdır. Toplanan bağışlar, patronlara işçi çıkarmama teşviki olarak değil işini, gelirini kaybedenlere verilmelidir. Bir eliyle bağışladıklarını diğer eliyle almaya çalışan patronlara destek değil, işçilere destek verilmeli, işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Bu virüsün yayılma hızı fabrikalarda bu kadar hız kazanmışken iktidar, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan üretimi artırma politikasından bir an önce vazgeçerek insanları yaşatma politikasını tercih etmelidir” diye konuştu.

Reklam