5 Kasım 2012 12:42

Komşudaki kriz partileri sarsıyor

Seyit Aldoğan

IMF ve AB tarafından baskı yapılarak ve tehdit edilerek kurdurulan hükümet her ne kadar kararlı gibi görünüyor ya da böyle bir izlemim yaratmaya çalışıyor olsa da aslında tepeden tırnağa titriyor ve temelleri sallanıyor. İşçi ve emekçi muhalefeti tüm dağınıklık ve  örgütlenme düzeyindeki eksikliklerine rağmen sahip olduğu potansiyel nedeniyle AB, IMF ve hükümetin korku ve endişelerini artırıyor. AB ve IMF hemen hergün ve her fırsatta sorunun alınan önlemlerin hayata geçirilmesinde olduğunu dile getiriyor. Bu merkezlerin akıl hocalığına soyunanlar ise toplumsal kargaşalıkların ve önüne geçilemez tepkilerin hergün biraz daha olgunlaştığına dikkat çekiyorlar.
Yüzde 40’larla hükümet olmaya alışmış olan PASOK şu günlerde bütünüyle dağılmayla yüzyüze. “IMF ve AB pantolonumuzu indirmemizi istiyor” diyerek PASOK’tan ayrılan Milletvekili Mihalis Kassis’ten sonra ayrılmaya hazır olduğunu söyleyen bir çok milletvekili bulunuyor. Partinin genel başkanı olan Evangelos Venizelos’un partiyi yeniden toparlama çabaları hezimete uğramış bulunuyor. Partide tam bir kargaşa ve dağılma hakim. Halkın, işçi ve emekçilerin tepkisinden payını alan Demokratik Sol Partisi içinde de huzursuzluklar ve istifalar var. Parti yönetimi çalışma yasalarının değiştirilmesine karşı olduğunu söyleyerek yasa tasarısına karşı çekimser oy kullanacaklarını açıkladı. Koalisyonun büyük ortağı Yeni Demokrasi’nin genel başkanı, yasalara muhalif olduğunu söyleyen bir milletvekilini hemen partiden atarak geriye kalanlara gözdağı vermeye çalıştı. Ancak hoşnutsuzlukların olduğu gizlenemiyor.
Meclis oylaması yarın yapılacak. AB ve IMF’nin, yasa tasarısının meclisin üçte ikisine yakın bir çoğunlukla geçirilmesi istemi mümkün değil. Hatta az bir farkla çoğunluk elde edeceklerini söylemek mümkün. Oylamadan sonra gündeme gelecek tepkilerin bu partilere nasıl yansıyacağı daha şimdiden tartışılıyor. Bu oylamadan birkaç gün sonra ise yeni bütçe oylanacak. Bu haliyle bile koalisyon ciddi anlamda kan kaybetmiş bulunuyor. 300 kişilik mecliste iki yüze yakın milletvekiline sahip olan koalisyonun meclisten yasa geçirmede zorlanır duruma gelmesi, hükümetin fazla ömrünün kalmadığı anlamına da geliyor.
Hükümet bütün bu gelişmeleri göz önüne alarak halka gözdağı vermeye yönelik söylemleri yeniden gündeme getirdi. Ekonomi Bakanı Yannis Sturnaras, 31 milyar avroluk borç diliminin serbest bırakılmaması durumunda ülkenin batacağını açıkladı. Sermaye yanlısı medya ise Avro Bölgesinden çıkılması durumunda dünyanın sonunun geleceğini konu edinen felaket senaryoları üretmekle meşgul. Bu yalan ve propagandaların işçi ve emekçiler içinde taban bulamadığını söylemek gerekir. Hükümet, IMF ve AB politikaları her geçen gün halk muhalefetinin güçlenmesinin olanaklarını genişletiyor. Son alınan iki günlük genel grev kararı, aslında yalpalayan ve hükümet ile bağlarını bütünüyle koparmaktan yana olmayan kesimlerin de tutum almak zorunda kaldıklarını gösteriyor. (Atina/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et