22 Kasım 2019 00:03

Leonardo Da Vinci’nin sırlar atlasında neler vardı?

Leonardo da Vinci, 1519’daki ölümünden bu yana, yani tam 500 yıldır hâlâ yeteneklerine hayran bıraktıran, çağları aşan teknik ve gözlem yeteneğiyle tartışmasız bir deha...

Mona Lisa Tablosu ve Da Vinci'nin otoportresi | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

Saatler süren çalışmasının sonunda artık emindi, defterine uzandı ve önüne çekti. Fark ettiği bu şeyi herhangi birine anlatacak değildi, şayet söylerse başına gelecekleri biliyordu. Ancak yine de kaydetmeliydi.

Bir süredir kuşların anatomik yapısı üzerine çalışıyor, bu ona çağının çok ötesinde hayaller kurduruyordu. Kuşların beden yapısı taklit edilemez miydi? Matematik insanları göğe ulaştıramaz mıydı? Sayfalarca notlar tuttu, şemalar çıkardı. İnsanın göğe yükselebileceğini biliyordu.

Göğe yükselme konusu kafasını kurcalarken elbette gökyüzünde olan bitenlere de yakından bakıyordu. Bir hareket vardı, peki bu hareketin merkezi neresiydi? Gökte gördüğü neydi, kimse bilmiyordu. O gün emin olduğu şey ise ölümüne neden olabilirdi.

Defterini açtı; kalemini ağır ağır eline aldı. Solaktı ve soldan sağa yazmaya alışmıştı. Onun yazdıkları ancak bir ayna yardımıyla anlaşılabilirdi. Birileri okusun diye değil, tekrar tekrar göz atabilmek için yazardı. Defterleri bir tür sırlar atlasıydı. Çizimler, planlar, notlar, alıntılar vardı bunlarda ve hiçbirini yayımlamayacak, kimseye de göstermeyecekti. Herkes kilisenin bildirdiğine iman etmiş, güneşin dünyanın etrafında döndüğü tezini sorgulamamıştı bile. O gün o sayfaya, asırlar sonra dahi birçok bilim insanının hayatını tehlikeye atacak, kilisenin tümden reddettiği o gerçeği yazdı:

“Güneş aslında dönmüyor.”

Mona Lisa tablosunu

“MONA LISA KİMDİ?” TARTIŞMASI

Matematikle ilişkisi çok eskiye dayanıyordu. Henüz 5-6 yaşlarındayken bir mimara çıraklık yaptı. Matematiğe sevgisi bu yaşlarda şekillendi. 14 yaşına geldiğinde bu kez dönemin ünlü ressam ve heykeltıraşlarından Verrocchio’nun çırağı oldu. Verrocchio insan ve hayvanların yapısını incelemeye büyük önem veren bir sanatçıydı. Bu, Leonardo’yu derinden etkiledi. Zira ustasının bilimle meşguliyeti oranında yapıtlarının kusursuzlaştığını gördü.

O da tıpkı ustası gibi matematiği ve deneyimi merkeze aldı. Bu konularda sayısız araştırma, bitip tükenmek bilmeyen çizimler yaptı. Çalışmalarının doruk noktalarından biri, şüphesiz, Mona Lisa tablosuydu.

Bu tablo hakkında özellikle 19. yüzyıldan sonra sayısız rivayet ortaya atıldı. Komplo teorisine yatkın kişilerin neredeyse santim santim incelediği tabloda sayısız sır vardı; peki bunlar neydi?

İlk merak, tablodaki kişinin kimliğiydi. Bu kişinin bizzat Leonardo olduğunu iddia eden de oldu, eşcinsel ilişkisinin ortaya çıkmasından endişe ettiği için sevgilisi ve çırağı Salai’yi bir kadın olarak tasvir ettiğini söyleyenler de…

Ancak daha makul bir yaklaşım, bu kişinin Lisa del Giocondo olduğuydu. Floransalı ipek tüccarı Francesco del Giocondo, Leonardo’dan eşi Lisa’nın resmini yapmasını istiyordu.

Leonardo, teklifi kabul ederek o yıllarda 24-25 yaşlarında ve hamile olan modeliyle çalışmaya başladı. Tablonun kaç yılda son haline geldiğine dair rivayet muhtelif: 3, 4, 6, hatta 16 yıl diye yazan bile vardı. Emin olunan, Leonardo’nun bu tabloyu asla teslim etmediğiydi. Leonardo uzun yıllar Mona Lisa için çalışmaya devam etti. Mükemmeliyetçi Leonardo için tablo bu haliyle artık bitmiş miydi, bunu da bilmiyoruz…

RESİMDEKİ GİZEMİ NASIL YAKALADI?

Resimde yapılan sayısız incelemede, modelin gözlerinde bazı rakamlar gören de oldu, resmin fonunda görünen köprüde bazı şifreler bulduğunu öne süren de…

Aslında bu resmi “büyük” yapan, öncelikle, başka bir teknikti. Bilimsel gözlemleri onu bir gerçeğe götürmüştü. Leonardo’ya kadar tüm ressamlar, figürlerini sert çizgilerle sınırlandırarak çiziyordu. Ama o, bunu tümden değiştirecekti. Figürünü, özellikle de göz ve dudak kenarlarını sert ve kesin çizgilerle değil yumuşak hatlarla, gölgede kaybolacak şekilde resmediyordu. Leonardo bunları hafifçe yumuşatarak gölgelemişti. Bu tekniğe “sfumato” (dumanlı) adı verilecekti. Bu teknik, gizemin de anahtarıydı, Mona Lisa’yı bu kadar önemli ve gizemli yapan detaylardan biri buydu.

İnsanların her baktığında bazen buruk, bazen gülümser, bazen vakur, bazen kederli görebildiği Mona Lisa’nın büyüsü, ifadeleri ve duyguları iyi bilen Leonardo’nun bunları kesin hatlarla birbirinden ayırmak yerine, ışık ve gölgeyle dağıtmasıydı.

Dahası o güne dek yüzde bir simetri aranırdı. Leonardo insan yüzünde simetrinin olmadığını, hele duyguların yoğunlaştığı anlarda bunun tümden ortadan kaybolduğunu biliyordu. Bunu hem figürde hem fonda kullandı. Dudaklarında da gözlerinde de arkada uzanan manzarada da bir simetri yoktu. Bu ikilik, daha güçlü bir derinlik yaratıyor, resmin yeni hikayelere yol almasına neden oluyordu.

Leonardo da Vinci'nin heykeli

ASIL SIRRI, GİZLEDİĞİ SÖYLENEN RAKAMLAR MI?

Derinliği kullanmayı iyi bilen Leonardo, resimde her ne kadar muazzam derecede dikkat çekici olan Mona Lisa’nın ta kendisi olsa da, modelinin arkasına uzanıp giden bir manzara yerleştirmişti. Burada kullandığı tonlama, derinlik arttıkça algılanan ışıktaki değişime göre tasarlanmıştı. İnsan odaklandığı nesneyi net görürken, fonu biraz daha flu görürdü. Leonardo resmini, insanın görüş deneyimine yaklaştırıyordu.

Bir özellik de Mona Lisa’nın duruşundaydı. O güne kadarki alışkanlık, figürü tam karşıdan ya da siluetten çizme yönündeydi. Leonardo hafif yandan çizerek, başka bir görünüm imkanını arıyordu. O ezberlere değil, imkanlara ve ihtimallere inanıyordu.

1519’daki ölümünden bu yana, yani tam 500 yıldır hâlâ yeteneklerine hayran bırakan ve tartışılan bir deha olan Leonardo’nun çalışmalarında sırlar, gizler, gizemler aramak anlaşılırdı. Ama komplo teorileriyle vakit kaybetmek yerine matematik ve mühendislik yeteneklerini nasıl el becerisiyle birleştirdiğine bakmak gerekiyordu. Zira onun gerçek dehası, birkaç fırça darbesinin bir iki rakama benzeyip benzemediğinde değil, çağları aşan teknik ve gözlem yeteneğindeydi. Onun dehasının gerçek sırrı, bilime ve hislere olan inancında gizliydi. Bir ölünün bedenine de bir canlının gözlerine de aynı merakla bakan, duyguların ve dalgaların değişimlerini aynı ilgiyle izleyen, rakamların ve insanların sonsuzluğuna kendini adayan Leonardo’nun sırrı, buradaydı.

Adanmış bir ruh olarak, “Güneş aslında dönmüyor” diye yazarken de sonsuz bir merakın giderilmesinin hazzını yaşıyordu. Defterine bu cümleyi yazdıktan sonra yüzünü hemen yeni arayışlara döndü. Her bulgusu, sonsuzluk nehrinde yeni bir kulaç demekti ve belki de bir tek kulaçlarını saymıyordu. Sırlar atlasında ise yalnızca hakikat ve hissiyat vardı.

 Leonardo da Vinci'nin Son Akşam Yemeği   freskosu

“SON AKŞAM YEMEĞİ”Nİ SAATLERCE İZLEDİ

Duygular, Leonardo’nun konularını belirlemesinde etkili oluyordu. Santa Maria delle Grazie Manastırı’nın yemekhanesine bir, yani bir tür duvar resmi yapması istendiğinde beklenti İsa’nın havarilerine ekmek bölüştürdüğü bir anı resmetmesiydi. Ama o çok başka bir anda karar kıldı. İsa’nın havarilerine dönüp “İçinizden biri beni ele verecek” dediği anda… Bir şok etkisi yapan bu sözler üzerine havariler şaşkınlık, endişe ve korkuyla birbirlerine bakarken, her birinin yüzünde ayrı bir ifade beliriyordu. Tabii bir de gerçeklik: İsa’yı ele verecek olan Yahuda’yı çizebilmek için kentin tekinsiz yerlerinde bir model arayıp durmuştu. Bir suçlunun gözlerini görmek istiyordu.

İsa’nın başında olduğu düşünülen hale, o güne kadar doğrudan bir ışık huzmesi olarak belirtilirdi, Leonardo bunu pencereden yansıyan ışıkla göstermişti. Ne olursa olsun, gerçeklikle bağını koparmıyordu.

O güne dek sayısız eseri yarım bırakmıştı. Freskoyu yapım sürecinde de Leonardo’nun bu çalışmayı bitiremeyeceğini düşünenler vardı. Zira çağdaşlarının yazdığına göre, bazen gelip bütün gün freskoyu inceliyor ancak en küçük bir ekleme dahi yapmıyordu. Gombrich’in belirttiği gibi, Leonardo’nun bize bıraktığı miras, bu düşünmenin meyvesiydi. Zira o, insan doğasını, duyguları ve doğayı gözlemleyebildiği, yaptığı her şeyi gerçeklik terazisinde tekrar tekrar tarttığı ve buna tutku derecesinde bağlı olduğu için tarihe geçebilmişti.

ÖNCEKİ HABER

Özgür Gündem davası görüldü: Savunma için süre verilerek duruşma 20 Şubat'a ertelendi

SONRAKİ HABER

Okul müdürü patron gibi konuştu: Ciro hedefimiz 2.5 milyon lirayı geçmek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...