04 Kasım 2019 12:20

Tasarladığımız hayaller gerçekte yıkılıyor

“Mimar olarak işe giremediğimde, sektör yeniden iş yapmaya başladığında 4 yıl eğitimini aldığım mimarlığa geri dönebilecek miyim?”

Paylaş

Elif TURGUT

İTÜ

Türkiye’deki en iyi mimarlık fakültelerinden biri olduğu söylenen İTÜ Mimarlık Bölümü mezunu bir arkadaş ile okulun “ucuz kantin”i olarak nitelendirilen, fiyatları fakültedeki diğer kantinlere göre daha uygun, öğrenci cebine göre pahalı olan kantinde buluşmak için sözleştik. Çaylarımızı alıp fakültenin avlusundaki çimlerde oturduk. Sohbet ettiğim arkadaş bir yandan İstanbul’da geçimini ailesinden daha az destek alarak geçindirmek için iş arayıp, memleketine dönmemek için direnenlerden. Aynı zamanda yüksek lisans öğrencisi. Lisans eğitimi boyunca aldığı eğitimi kullanabileceği bir işe girmek için başvurduğu onlarca cevapsız mailden bahsediyor. İş başvurularına aldığı ya da almadığı geri dönüşlerin, ücretsiz staj tekliflerinin, İstanbul’da yaşamını sürdürmesinin imkânsız olduğu ücretlerin ya da önerilen iş tanımlarının kendini sorgulatmaya başlattığını ifade ediyor: “Üniversitede aldığım eğitimin yeterli olmadığını hissetmeye başladım. Sanki diplomamı aldıktan sonra mimarlık ofislerinde çalışmaya yetkin değilmişiz gibi bir izlenim yaratıyorlar.” Birbirimizle gördüğümüz absürt iş ilanlarını paylaşmaya başladık: “3-4 yıl mimarlık tecrübesi olan sosyal medya uzmanı, en az 3 yıl mimarlık tecrübesi olan ‘tezgahtar’…” Şu soru her mezun mimarda olduğu gibi bizde de oluştu: “Mimar olarak işe giremediğimde, sektör yeniden iş yapmaya başladığında 4 yıl eğitimini aldığım mimarlığa geri dönebilecek miyim?​” Bir arkadaşım bu soruyu çok gerçekçi bir şekilde açıklamıştı ve onu hatırlattım: “Herhalde piyasa bizi nereye savurursa orada uzmanlaşmak zorunda kalacağız.” Sohbet ettiğim arkadaş okuduğumuz bölümde o alana dair potansiyelimizi gösterip orada bırakmak zorunda kaldığımızı ekledi. Mimari tasarım proje derslerini ne kadar ciddiye alıp ne kadar özen gösterdiğimizi hatırladık; bu işi yapamayacağımızı bilseydik yine bu kadar stres olur muyduk sorusu ikimizi de düşündürdü.

BORÇLA BORÇ KAPATMAK

2020’de Almanya’nın nitelikli işçi alımı yapacağı söylentisini duyunca bu seçeneği de düşünmeye başlamış; ancak bunun için ilk olarak Almanca öğrenmesi ve Almanca kursuna gitmesi gerekiyor. Bunu nasıl yapacağı ise kafasında bir soru işareti.

Sigarasını yakarken gülerek zamların sigarayı bırakması için bir bahane haline gelmemiş gibi göründüğünü söylüyorum. Bir süre gülüyor, sigarayı bıraktığında daha çok para harcadığını söylüyor ve devam ediyor: “Sigara içmediğimde daha çok çikolata, kahve ve atıştırmalık tüketiyorum, daha çok yemek yiyorum. Oysa sigara tıkıyor ve daha az yememi sağlıyor. Hem ek masraf yapmıyorum hem de az yiyorum.” Nasıl beslendiğine gelince sağlıklı beslenme diye bir şeyin olmadığını söylüyor. Kuru kayısı yemekten zevk aldığını ama paketi çok pahalı olduğu için sevmediği kuru üzüm ile şeker ihtiyacını giderdiğini ve yemekten çok keyif almadığı için uzun sürede tükettiğinden daha az masraf yapmış olduğunu belirtiyor.

Geçimini birçok yeni mezun öğrenci gibi ailesinden destek alarak ve KYK kredisi alarak sağlıyor. Tabii KYK kredisinin yarısı her ay lisansta aldığı kredi borcunu ödemeye gidiyor. “Borçla borç kapamak” tabirini henüz hayata atılmadan yaşamaya başlıyoruz mecburen. “Bu şekilde lisans kredisini ödüyorum ama yüksek lisansta aldığım krediyi nasıl ödeyeceğim hiç bilmiyorum” diyor ve dalga geçerek “Bu borcu ertelemek için doktora da yapacağım herhalde” diyor. Doktorada alacağı kredi borcunu da borcu ertelemek için akademiye girdiğinde ödeyebileceğini düşünüp gülüyoruz.

Gelecek bu kadar belirsiz ve kaygı doluyken benzer sorunları farklı ya da benzer biçimde deneyimleyen her birimizin bu durumda ne yapacağı ise cevaplamamız gereken en önemli sorulardan biri olarak önümüzde duruyor.

ÖNCEKİ HABER

Dersliklerde rekabetten piyasadaki rekabete: mühendis olmak

SONRAKİ HABER

Bizim hikayemiz milyonlarca gencin hikayesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...