25 Eylül 2019 02:32

Yeni Şafak yazarına göre Neslican Tay’ın sorunu ölümle seküler ilişki kurmak

Yeni Şafak Yazarı Ergün Yıldırım: Yok olmaya doğru akan bedenini sosyal medyada yeniden ikame ederek kurtarmaya çalıştı.

Fotoğraf: @neslicantayy/Twitter

Paylaş

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi eski dekanı Yeni Şafak Yazarı Ergün Yıldırım, kansere karşı verdiği mücadeleyle tanınan Neslican Tay’ın ölümü hakkında, “Yok olmaya doğru akan bedenini sosyal medyada yeniden ikame ederek kurtarmaya çalıştı” dedi.

Yıldırım, ortada bir “temel sorun” olduğunu iddia ederek, ölümle kurulan “klasik Müslümanlık ilişkisinin tersyüz olduğunu” ve “bunun yerine seküler bir ilişki tarzının geldiğini” öne sürdü.

Yıldırım, “Neslican Tay ve sekülerleşen ölüm kültürü” başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümünde şunları kaydetti:
Neslican Tay, hayatının baharında dünyadan göçtü. Dört kez kansere yakalandı. Bu hastalığa karşı direndi. Güler yüzüyle ve iddialı giyimiyle sosyal medyada gündem oldu. Şimdi üzerinde tartışmalar yapılıyor. Aslında tartışılan Neslican Tay değil. (Elbette ölüm acısının tazeliği karşısında insanın söz söyleme kudretine de sahip olması epey zor). Fakat Neslican Tay, bir sosyal olguya dönüştü.

Yok olmaya doğru akan bedenini sosyal medyada yeniden ikame ederek kurtarmaya çalıştı. Türkiye’de ölümün değişen kültürünü temsil ettiği için tartışılıyor. Aslında toplum ölüm ile kurulan ilişkinin değişimini tartışıyor. Mesele, ahlaki olmaktan ve ölüye saygı duyup duymamanın çok ötesinde. Bir psikiyatri profesörü olan Nevzat Tarhan, hastanın ölümle kurduğu ilişkinin yeni tarzına dikkat çekti. Çok önemli bir konuyu, en hassas noktada tartışma cesaretini gösterdi. Belki hastanın ölümünden sonra tartışsaydı ahlaki açıdan daha iyi olurdu. Ancak bu kadar farklılık üretebilir miydi? Hiç sanmıyorum. Çünkü insanların hızlı inanıp ve hızlı unuttuğu bir dönemden geçiyoruz.

Neslican Tay, ölümüyle yok olmadı! Ürettiği sosyal varlığıyla arkasından bize bir tartışma bıraktı. Bu tartışma artık onun şahsi özelliklerini de aşan bir vaziyet aldı. Temel sorun, ölümle kurduğumuz klasik Müslümanlık ilişkisinin tersyüz olması ve bunun yerine seküler bir ilişki tarzının gelmesidir. Bu ilişki insanlarımızı ölüme karşı daha dayanıklı mı yapacak, yoksa tamamen farklı bir duruma mı savuracak? Yıllar önce “Ölüm Sosyolojisi” diye bir makale okumuştum. Hocam Ümit Meriç vermişti okumam için. Hâlâ aklımda kalan bir tarafı var bu makalenin. Hastanelerde ölümü bekleyen kişiler üzerine yapılmıştı. Araştırmacı, hastaların ölümden aşırı biçimde korktuklarını ve bunu aşabilmek için de ölüm kelimesinden ve çağrışımlarından arındırılmış bir ortam üretildiğini söylüyordu. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda seküler kesimlerin ‘her benlik ölümü tadacaktır’ yazısından rahatsızlık duymaları da onların derin seküler bilincini anlatıyor.”

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ DE TAY İÇİN BENZER İFADELER KULLANMIŞTI

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan da Neslican Tay için “Ölümle yüzleşebilseydi ve dinlerden faydalanabilseydi hastalığı düşman gibi görmezdi” demişti. (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Adana'da şizofreni hastasına "Cumhurbaşkanına hakaret"ten hapis cezası

SONRAKİ HABER

ODTÜ'de yemekhane kuyruğu çilesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...