24 Ağustos 2019 07:01

Sosyolog Demirci: İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkılıyor, kadına şiddet artıyor

Sosyolog Tuba Demirci, kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek adına önemli bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesini değerlendirdi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Kadına yönelik şiddete karşı mücadele etkin bir uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi, uzun zamandır Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, yandaş medyaya kadar kadın düşmanı politikaları savunanların hedefinde. Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti önlemeyi hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nin fiilen hiçbir zaman uygulanmadığı için cinayetlerin arttığını söyleyen Sosyolog Tuba Demirci, devletin şiddete karşı hakkını arayan kadınları koruyacak adımları güçlendirmesi gerektiğine vurgu yaptı.

1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’ye kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda pek çok yükümlülük getirirken, bu yükümlüklerin ne kadar gerçekleştiği tartışma konusu.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ŞİDDETE KARŞI HAYATİ BİR ARAÇ

Sözleşmenin önemli maddeleri hakkında bilgi veren Altınbaş Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tuba Demirci, “Sözleşme gereğince taraf devletler öncelikle kadına, çocuğa ve diğer bağımlı aile bireylerine yönelik aile içi şiddeti suç olarak tanımlayacak yasa değişiklikleri yapacak. Sözleşme şiddet kavramını da genişletmiş durumda. Tüm fiziksel şiddet biçimleri suç olduğu gibi, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, cinsel yönelime dayalı ortaya çıkan, savaş halinde dahi kadın tarafların toplumsal cinsiyet temelli şiddete uğrama halini suç haline getiriliyor” dedi.

“ZORLA KISIRLAŞTIRMA, KÜRTAJA ZORLAMA DA SUÇ”

İstanbul Sözleşmesi’nin düzenlediği diğer şiddet türlerininde altını çizen Demirci, “Zorla kısırlaştırma, kürtaja zorlama, zorla evlendirmeler, bu sözleşmeye göre suç. İstanbul Sözleşmesi bu ve benzeri durumlara ilişkin kötü muamele ve aşağılamaları da şiddet kabul ediyor” dedi.

“KARŞI ÇIKANLAR TAMAMEN HAKSIZ”

"Aile birliğini bozduğunu", "boşanmaları artırdığı" gibi temelsiz iddialarla İstanbul Sözleşmesine karşı olanların haksız olduklarını ifade eden Tuba Demirci şöyle devam etti:

“Aslında bu sözleşme esasları hiçbir zaman tam uygulanmadı. Aile içi ve ağırlıklı olarak kadına yönelik erkek şiddeti rakamlarına dair resmi araştırma sonuçları son dört beş yıldır açıklanmıyor. Ama basının-STK’lerin derlediği, çetelesi tutulan vakalara bakarsak kadına karşı şiddetin hem görünürlüğünde hem de sayısında artış olduğunu söyleyebiliriz. Tabii şiddet mağduru kadınların haklarını arayıp bunları daha fazla rapor etmeleri de bunda etkili.”

“SÖZLEŞMEDEN GERİ ADIM ATILAMAZ”

İstanbul Sözleşmesi’nin fiilen ortadan kalkmaya başlandığını ifade eden Demirci, sözleşmenin tam uygulanması halinde şiddetin tam olarak bitmese de azalacağını belirterek, “İstanbul Sözleşmesi şiddetin önlenmesi konusunda iyi bir ilerlemedir. Bundan vazgeçemeyiz. Sözleşme aileyi dağıtmıyor, evlenmeyin demiyor, boşanın demiyor. Bundan geri adım atılamaz. Devlet bu sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeli” diye konuştu. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini içeriyor.

  • Sözleşme çerçevesinde ev içi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde anlaşılır. Dolayısıyla “aile” olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmez. Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler silahlı çatışma durumlarında bile geçerliliğini korur ve Taraf Devletlerin bunu garanti altına alması gerekir.
  • Kadınların güçlendirilmesi yolu dahil, kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik eder.
  • Taraf devletlerin yetkililerine, görevlilerine, kurum ve kuruluşlarına kadına yönelik şiddetle mücadele yükümlülüklerine uygun davranmalarını sağlamaları, cinsiyete duyarlı politikalar geliştirmeleri, şiddeti önlemede ve mücadelede bütüncül politikaların uygulanması,
  • Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleriyle etkin iş birliği tesisi, özel sektör ve medyanın kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla politika hazırlamalarını teşvik etmeyi,
  • Şiddet eylemlerinin tekrarlanmasından korumak amacıyla gerekli hukuki ve diğer tedbirleri almayı, şiddete maruz kalanın şiddet gösterenden tazminat talep etmesini sağlamak üzere hukuki tedbirleri almayı şart koşuyor.
  • Sözleşmenin en önemli özelliklerinden biri de, bir denetim mekanizması getirmesi. Çünkü denetim mekanizması işin takibi açısından mühim. Taraf ülkelerin temsilcilerinden oluşan denetim komitesi yani “GREVIO” adı verilen birim, sözleşmenin etkili bir şekilde uygulanmasını izleyecek, raporlar hazırlayacak, taraf devletin rızası ile soruşturma ve gerekirse onun toprağına ziyaret edecek.

TÜRKİYE, SÖZLEŞME’NİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRDİ Mİ?

Kadına yönelik şiddeti önlemede meseleyi, önleyici ve koruyucu tedbirler bağlamında bütüncül bir yaklaşımla ele alan sözleşme, Türkiye açısından da önemli. Çünkü Türkiye Sözleşme’yi hem ilk imzalayan hem de Meclisinde ilk onaylayan ülke. Ancak son 5 yıla baktığımızda Sözleşme’nin uygulanması ve bu yükümlülüklerin sağlanması açısından hiçbir yeterli adım atılmadı. Sözleşmenin ilk imzalandığı dönemde sözleşmeye uygun yapılan tek şey 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası’ndaki değişiklikler oldu. Kadın örgütlerinin ısrarı ile 4-5 maddelik bir yasa iken 25 maddeye çıkarılan yasa; yapısı, önleyici ve koruyucu tedbirler bağlamında İstanbul Sözleşmesi’yle aynı olmasa da paralellik taşıyor. Ancak 18 yıldır iktidarda olan AKP sözleşmenin yükümlülükleri bağlamında bugüne kadar herhangi bir somut adım atmadı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Diyanet'in Emine Bulut cinayeti açıklamasına tepki: Kimsenin emaneti değiliz

SONRAKİ HABER

Samsun Terme'de sağanak sonucu 500 fındık işçisi tahliye edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...