10 Mayıs 2019 00:45

HABAŞ’taki patlamayı çizdiler: Ya ben bu patronları hiç sevmiyorum

HABAŞ’ta ağır yaralanan Ali Suludere’nin çocuğu Mustafa Ahad’ın sınıf arkadaşları, üzüntülerini çizdikleri resimlerle anlattı.

HABAŞ’ta babası yaralanan Mustafa Ahad’ın sınıf arkadaşları, üzüntülerini çizdikleri resimlerle anlattı. | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Turan KARA
İzmir

İzmir’de bulunan HABAŞ Demir Çelik fabrikasında önceki gün 200 tonluk pota kaldırılıp taşıma aracına yerleştirilirken ocak devrilmesi sonucu yaklaşık 80 ton sıvı çelik işletme alanına döküldü. Kazadan etkilenen 11 işçiden dördü ciddi yaralanmalarla hastaneye kaldırıldı.  

Aşağıda gördüğünüz patlama fotoğrafları kazadan beş dakika sonra çekildi. Enkazı gören işçiler yaşananları anlamaya çalışıyor. Binayı harabeye çeviren patlamanın işçilere yaptığını düşünmek istemiyorlar. Ama bir taraftan binayı temizlemek zorundalar. Temizlik yaparken bir yandan olayın dehşetini yeniden yaşıyorlar bir yandan da bu felaketten yara almadan kurtulmanın mucizesini. Yaralanan işçilerin yakınları ise büyük bir üzüntüyle hastanelerde iyi haberi bekliyor. Bunlardan biri de patlamada ciddi şekilde yaralanan Ali Suludere’nin ilkokul dördüncü sınıfa giden çocuğu Mustafa Ahad. Daha dokuz yaşında olan Mustafa Ahad kazayı ‘Can yakıcı’ olarak tanımlayarak ‘Hayatın kanunu bu olamaz’ diyor. Mustafa kaza gününden beri okula gidemiyor, babasından iyi haber alana kadar da gidemeyecek. Sınıf arkadaşları çizdikleri resimlerle Mustafa’nın üzüntüsüne ortak olmaya çalışmışlar. Çoğunluğunun ağlayan yüzler çizdiği resimlerde, “Çok üzgünüz”, “Sizin cebiniz bizim babalarımızın canından daha önemli değil, sen bizim babalarımız ölürken sarayda yat”, “Biz kaybederken siz kazanıyorsunuz, hani aynı gemideydik”, “Yeter artık bıktık patronlardan”, “İşi kuranlar neden oturuyor, işçiler çalışıyor. Onlar da çalışsın”, ‘Hiç pes etmeyeceğiz, mutlu bir dünya için” gibi cümleler yer aldı. Mustafa’nın başka bir arkadaşı da duygularını şöyle anlatıyor:

7 Mayıs Salı akşamı arkadaşımın babası yaralandı ama patronlar umursamıyor. Ya, ben bu patronları hiç sevmiyorum. Çok üzüldüm bu duruma. Hayatını kaybeden çok kişi oldu HABAŞ’ta. O yüzden patronlar yenilerini alıyor”.

KAZA NASIL OLDU?

Gece vardiyasında meydana gelen kazada 200 tonluk pota kaldırılıp taşıma aracına yerleştirilirken ocağın devrilmesi sonucu 80 ton sıvı çelik işletme alanına döküldü. Fabrika çatısını oluşturan sacların büyük kısmı patlamayla havaya uçtu bir kısmı da göçtü. Pota boş halde yaklaşık 60 ton ağırlığında, içinde en az 130 en fazla 150 ton sıvı çeliği SDM denilen sürekli döküm makinesine taşımaya yarıyor. Çok ağır yüklere dayanıklı, büyük kirişlerde hareket eden vinç, ağır zincirli kancalarla taşınıyor. Kazada taşıma sırasında vincin kancalarının potayı tutması sonucu, içinde 130 ton sıvı çelik olan yaklaşık 200 tonluk pota devrildi. Devrilen potadan akan yaklaşık 100 ton sıvı çelik yolda bulunan suyla birleşince büyük bir patlama meydana geldi. Ateş ve baruttan daha tehlikeli bir birleşim olarak tarif edilen sıvı çelik, su karışımı işçilerin sayısız kez tanık oldukları vahşi ve kontrolsüz patlamalar yaratıyor. HABAŞ’ta bunun sayısız tekrarı yaşandı. Bu seferkinde ortaya çıkan tablo büyük bir yıkıntı. Bu felakette herkesi teselli eden tek şey ise can kaybının olmaması. Çünkü, felaketin yaşandığı yerde çok sayıda makine var. İşçiler tarafından labirentin göbeği diye tarif edilen yer sürekli kullanılan bir alan. Patlama gündüz yaşansaydı kıyamet gibi olurdu diyen bir işçi şöyle devam etti: “Yerdeki su azmış, eğer yerdeki su çok değil bir varil kadar olsaydı fabrika bir anıya dönüşürdü, sinek ölüsü gibi insan toplardı buraya gelenler. Patlama sonrası ortaya çıkana baktım. Tek kelime, felaket. Facia diyebilirdik, iyi ki bunu demiyoruz. Gündüz vardiyasında olsaydı en az 8-10 ölü olurdu, onları da bulamazdık bile. Gece ortalık sakinmiş. Yaralılar etrafta olanlar, yalnız bakımcı arkadaşın durumu ağırmış, ağır derecede yanık oluşmuş. Birkaç kişi duydum, çatı havaya uçunca yere düşen ağır parçaların altında kalmış. Vinçleri alev sarmış”.

PATLAMA SONRASI ÇALIŞMAK...

İnsan gücünün çok üstündeki yüzlerce tonluk makinelerin parçalanması, yanması, 1500 santigrat derecedeki yüz tona yakın demirden oluşan lavın ortalığa saçılması ve yanardağ ağzı gibi bir patlama sonrası aynı yerde çalışmak... Patlamanın yaşandığı gecenin sabahından gece vardiyasına kadar çalışmanın olmadığını belirten bir işçi, çalışmanın gündüz vardiyasıyla başladığını belirtti. Sabah kendi işliklerine giden işçilerin araçlarını, makinelerini kontrol ettiğini belirten işçi bütün işçilerde endişe ve suskunluğun hakim olduğunu söyledi. Herkesin kazanın nasıl yaşandığını anlamaya çalıştığını belirten işçi, işletme müdürünün bölüm bölüm dolaşarak vaaz verdiğini belirtti.

İşçilere sıkıntılarını soran işletme müdürünü samimi bulmadıklarını belirten işçi şunları söyledi: “Birincisi 40 yıldır çalıştığın yerde bilmediğin bir şey varsa ne biçim işletme müdürüsün ikincisi sanki söylediklerimiz dinleniyor. Tek dinledikleri şey iki kişinin bir araya gelip de kendilerine karşı ses çıkarmaya hazırlanıp hazırlanmadıkları. Vinçlere işçinin ısınması için klima koymamış adamlar bunlar. Kamera koyacağız vinçlere demiş, kontrolü daha kolay olur. Bu bir suç itirafı değil mi? Maalesef çoğu böyle düşünmüyor fabrikada. Makinenin ve işletmenin kontrolünün ve sorumluluğunun işçide olduğu söylenmesi de hatalı. Ben kullanmakla sorumluyum, geliştirmek ve bakım başka şey. Kamera takılmasını düşünecek olan da onlar, takılmamışsa da sorumlusu onlar. Ama doğru potanın kancası kör noktada kalıyor, tutarsa ki genelde tutuyor, iş gidiyor. Ama binde bir ihtimal tutmazsa kazaya ihtimal yaratıyor. Kör noktası var, görünmüyor.”

İşçilerin genel idari müdür ve çelikhane müdürünü iyi polis, kötü polis gibi ayırdıklarını söyleyen işçi şöyle devam etti: “Ama ne iyisi ne kötüsü. Fabrikada hiçbir şeyi işçi lehine değiştirmiyorlar. Hep daha fazla üretim hep daha fazla mal hep daha fazla para, çabaladıkları şey bu.”

ÖNCEKİ HABER

HDP'li Taşdemir, nisan ayında öldürülen kadınların akıbetini sordu

SONRAKİ HABER

İzmit TÜPRAŞ işçileri, Aliağa’yı ziyaret etti: El ele direniş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...