22 Nisan 2019 09:30

“Birbirimize güvenmeye, daha çok konuşmaya ihtiyacımız var”

Büyükçekmece'den bir un fabrikası işçisi ve Esenyurt'tan gıda işçisi 1 Mayıs özel İstanbul kent ekine yazdı.

Fotoğraf: Arşiv/MA

Paylaş

Un fabrikası işçisi
Büyükçekmece

Merhaba Evrensel okurları. Ben İstanbul Büyükçekmece’de bulunan bir un fabrikasında çalışıyorum. Fabrikamız 400 civarındaki işçisiyle ve 50’den fazla ülkeye gerçekleştirdiği ihracat ile sektördeki büyük firmalardan. Şirketin bu büyümesi karşısında biz işçilerin durumu ise her geçen gün daha kötüye gidiyor. Son dönemde hem fabrikamızdaki sorunları hem de ülkemizdeki gelişmelerin fabrikada işçiler arasında nasıl tartışıldığını anlatmak istiyorum.

Son zamanlarda amirlerin ve yöneticilerin ağzından “Kriz var, şirketçe güçlü durmalıyız” lafları eksik olmuyor. Bu durum ise bizlere daha çok fazla mesai, daha fazla iş yükü olarak yansıyor. Kendimizi geçtim, ailemize bile yeterince vakit ayıramıyoruz. Peki bu kadar çalışma karşısında karşılığını alabiliyor muyuz? Tek kelimeyle hayır! Fabrikamızda ücretler ya asgari ücret düzeyinde ya da asgari ücretin çok az üzerinde. Bu kadar yoğun ve stresli çalışmanın karşısında en ufak bir yasal hakkımızı hatırlattığımızda ise hemen işten atma tehdidine başvuruyorlar. Çevredeki fabrikalardan duyduğumuz gibi bizde de krizle birlikte çalışma koşulları daha da çekilmez ve katlanmaz hale geldi.

FİYATLAR SEÇİME YANSIDI

Fabrikamızda ve bölümlerde işçilerin arasında en çok konuşulan konulardan birisi gıda fiyatları ve zamlar. Tüm işçiler çarşı pazarın el yakmasından ve fiyatların yüksekliğinden oldukça şikayetçi. Hayat pahalılığı farklı siyasi partilere oy vermiş işçilerin buluştuğu ortak bir nokta. Daha önceleri “kriz, döviz, bunlar hep dış güçlerin işi” diyen işçi sayısı fazlayken şimdi AKP Hükümetinin politikaları daha çok sorgulanır hale geldi. Bu durum bizim fabrikada işçilerin yerel seçimdeki tercihini de etkiledi. Mesela EYT meselesinden mağdur ve daha önceleri AKP’ye oy vermiş bazı işçi arkadaşlar iktidara bir uyarı verilmesi gerektiğini kendi içlerinde konuşuyorlardı. Kriz bizlerin cebini ve mutfağını daha ağır vurdukça hükümete yönelik eleştirilerin de artacağını düşünüyorum.

KIDEM TAZMİNATI HERKESİ BİRLEŞTİRİYOR

Yine fabrikamızda işçiler arasında en çok konuşulan konulardan birisi Bakan Albayrak’ın açıklamaları ve kıdem tazminatı. Fabrikada muhalif işçiler zaten kıdem tazminatının fona devredilmesine karşı durumda. Yalnız AKP ve MHP’ye oy vermiş işçi arkadaşlar da fon meselesinde tedirginliklerini daha rahat dile getiriyorlar. Çünkü gerçekten kıdem tazminatı bizler için borcumuzu, eksiğimizi gediğimizi kapatacağımız bir para. Şimdi fona devredilirse kıdem tazminatını almak zorlaşacak ve patronların eli daha da rahatlamış şekilde daha kolay işçi çıkarabilecek.

Henüz fabrikadaki sohbetlerde 1 Mayıs çok gündem olmasa da bence tüm sendikalar kıdem tazminatına sahip çıkmayı gündem yaparak daha fazla işçiyi etkileyebilirler. Çünkü geçim derdi gibi kıdem tazminatının önemi de işçilerin birlik olabileceği bir konu. Son olarak şunu söyleyebilirim, bunca yıllık çalışma hayatımda gördüm ki biz işçilerin yine işçiden başka dostu yok. Fabrikada siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak, birbirimize güvenerek sorunlarımızı daha çok konuşmaya ihtiyacımız var. Bu vesileyle de tüm işçi emekçi arkadaşlarımın bayramı olan 1 Mayıs’ını kutlarım.


1 MAYIS’A GİDİP SESİMİZİ YÜKSELTELİM

Gıda İşçisi
Esenyurt

Yoğun çalışıyoruz, psikolojik baskıya, mobbinge maruz kalıyoruz. İşimizi kaybetmemek için ayrıca mücadele ediyoruz. Yeri geliyor tehdit ediliyoruz. İşimizi kaybetmemek için her türlü şekle giriyoruz. Ama bu bile yeterli olmuyor. Yani devletin kanunları bizi korumuyor zaten. İşimizin bir garantisi yok.

Çalıştığımız yerde sendikal haklara sahip işçiler de var, sendikal haklara sahip olmayan taşeron işçiler de var. Yani sendikal hakları elde etmesine rağmen iş güvencesine sahip değil bu insanlar. Hatta istifa edip başka işyerlerinde çalışmaya giden insanlar var. Tabi gittikleri yerlerdeki şartlar belki daha kötü. Çünkü iş değiştirmenin bu ortamda bir mantığının olmadığını düşünüyorum. Olduğumuz yerde örgütlenip haklarımızı savunmamız lazım. Orada eksik olan, yanlış olan şeyleri ortadan kaldırabilmek için birlik olmamız lazım. Bunun için de 1 Mayıs önemli bir olanak. 1 Mayıs’a gidip yüksek bir sesle taleplerimizi haykırmamız lazım. Yani öbür türlü haklarımızı çiğnenmeye devam edecekler.

ÖNCEKİ HABER

Davutoğlu: Cumhurbaşkanlığı, toplumun yarısıyla kopuş yaşıyor

SONRAKİ HABER

Süleyman Soylu, saldırıya uğrayan Kılıçdaroğlu'yu suçladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...