01 Aralık 2018 11:53

‘Gözaltıların amacı kriminalize etmek’

Gözaltına alınıp mahkemece serbest bırakılan SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden: Gözaltıların amacı kriminalize etmek.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Ankara’da 26 Kasım tarihinde yapılan ev baskınlarında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden ile birlikte aralarında sendikacı ve siyasetçilerin de bulunduğu 15 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan sendika yöneticileri ve siyasetçiler 2016 yılında sokağa çıkma yasaklarında ihlal edilen yaşam hakkına karşı ‘Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz’ sloganıyla yaptıkları ‘Beyaz Nöbet’ eylemine katılmakla suçlanmıştı. Operasyon kapsamında gözaltına alınan ve savcılık ifadesinin ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilenler sonrasında adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakıldı. SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden, sendika temsilcilerine yönelik bu tarz operasyonlarla kriminalize etme ve marjinalleştirmenin hedeflendiğine dikkat çekerek baskı politikalarına karşı çıkış yolunun mücadele etmekten geçtiğini söyledi.

İKİ YIL SONRA GÖZALTI KARARI

Yapılan eylemden iki yıl sonra gözaltı ve yakalama kararı çıkarılmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını belirten Erden “Benimle birlikte gözaltına alınan arkadaşlarımın tamamının ikametgahı, evleri, çalıştıkları yerler belli. Tek bir talimat ile ifadelerimiz alınabilecekken evlerimiz basılarak gözaltına alındık” dedi. Son dönemde benzer operasyonların yapıldığını, bu operasyonların amacının ‘itaat’ ve ‘itaat ettirme’ politikalarının yansıması olduğuna dikkat çeken Erden, gözaltıların ne hukuka ne de Anayasa’ya uygun olmadığını vurguladı.

YAŞAM HAKKINI SAVUNMA ‘SUÇ’

Suçlama yapılan konunun “Yaşam hakkını savunmaya” yönelik olduğunu vurgulayan Erden, savcılıkta kendisine eyleme katılıp, katılmadığı ve neden katıldığı sorularının yöneltildiğini belirtti. Eylemin yapıldığı tarihte sokağa çıkma yasaklarının olduğunu hatırlatan Erden, şunları söyledi: “Savcılıkta da hakimlikte de sokağa çıkma yasaklarından kaynaklı ciddi sağlık hak ihlallerinin yaşandığını, insanların hastaneye gidemediğini, beyaz bayraklarla sokağa çıktığını anlattım. O dönemde 3 sağlık emekçisi arkadaşımız çatışmalarda hayatını kaybetti. Tüm bunların sonucunda yaşananlara karşı sağlıkçı sorumluluğuyla yaşananlara dikkat çekmek ve kendi sorumluluğumuzu hem hatırlamak hem de hatırlatmak açısından ‘Yaşamak yaşatmak istiyoruz’ diye yaptığımız bir eylemdi ve bu en temel hakkımızdı.”

‘MÜCADELEMİZ SÜRECEK’

Erden, sokağa çıkma yasakları sonrasında gelişen darbe girişimi, ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) ile özellikle demokratik kitle örgütlerine, sendikalara, siyasi partilere, bunların yöneticilerine, temsilcilerine dönük bu tarz operasyonlarla kriminalize etme ve marjinalleştirmenin hedeflendiğine dikkat çekti. İktidarın gözaltılarla korku salmayı hedeflendiğini dile getiren Erden şunları söyledi: “Geçmişten bugüne SES olarak ‘Barış olmadan sağlık olmaz’ dedik. Yaptığımız bütün eylemlerde de bunu dile getirdik ve sağlığın temel belirleyeninin barış olduğunu ifade ettik. Sağlık hak ve ihlallerine, sendikal hak ve özgürlüklerimize yönelik saldırılara karşı da mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu dönemlerden çıkış yolu da mücadele etmekten geçer. Örgütlü olduğumuzda bunlarla başa çıkabilir, bunları göğüsleyebiliriz.” (Ankara/MA)

ÖNCEKİ HABER

Demirbaş Şarl'ın ölümünün 300. yıldönümünde ırkçı gösteri

SONRAKİ HABER

Neon Kafes’te çalışmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...