28 Temmuz 2018 14:38

'Geleceğin hevesli insanları'

Dergimizin geçtiğimiz sayısında röportaj yaptığımız Hevesli İnsan Bilim Atölyeleri (HİBA) katılımcısı Esra Bağcı atölyelere dair bir mektup yazdı.

HİBA logosu

Paylaş

Esra BAĞCI
Antakya

Önceden yazdıklarımızın önemi var mıydı, yaptıklarımızın değeri, geçtiğimiz yolun önemseyeni? Terimizi muhatap alan bizden başka kim vardı? Gençliğimize, geleceğimize ve bu geleceğin getireceklerine dokunmak isteyen kim vardı? Biz “Hevesli İnsanlar” vardık ve bizimle birlikte hiç kimse. Emek göz ardı edilmesi en kolay değer olmuştu. Kabullenmek vardı, özendirilerek sunulmuş, çoğu zaman empoze edilmişti bizlere. Bir de değişim vardı ama sunucusu, savunucusu yoktu. O, silik, görülmesi zor bir yerlerdeydi. Yine bizden biri, kurucumuz Miri, kalkıp sundu onu bize.

Küçük görünen koca bir adım, koca yüreklerin sahiplik ettiği koca dimağları, yarının güzelliği için ortak olmaya davet etti. Bizler menfaat gözetmeksizin bir araya geldik. Farklı bir gençlik olsun istedik. Bilimden haberdar olan, felsefe yapabilen, sanatla barışık, sorgulayabilen bir gençlik. Kendiyle tanışmış, istediklerinin farkına varmış, uyanmış bir gençlik. Üniversitelisi ile liselisi bir araya gelmiş, akademik bilgiye daha kolay erişebilen ve onu yayabilen bir gençlik. Hevesi bulaşıcı, samimiyeti gerçek, doğrultusu aydınlık olan bir gençlik... Öyle bir düzendi ki karşımızda duran, en ufak bir değişikliğe dahi tahammülü yoktu. Bizlerin de bu tahammülsüzlüğe daha fazla tahammülümüz yoktu. Dolayısıyla yalnızca zorluklarla değil imkânsızlıklarla savaşmak zorunda kaldık. Yüzümüze ardı ardına kapanan kapıların sesleri, eleştiren ve tek bildiği bu olan insanların esirgedikleri destek bizi daha çok teşvik etti, sırtımızı dönüp gitmedik. Kurucumuz hep "Ya yapabildiğinizi yaparsınız ya da oturmaya devam edip ‘elimden bir şey gelmez’ dersiniz." der. Bizler yeterince oturmuştuk. Kalktık ve HİBA'yı kurduk.

Bir düzen vardı ve neredeyse herkes mevcudiyetini savunuyordu. Bir düzen vardı, gericiydi ve muhakkak değişecekti. Bir düzen olacaksa, düzenleyicileri olmak bizim görevimiz, hakkımızdı. Gençlik bizdik. Bu hakkı bizden kim aldıysa kalktık onlardan geri aldık.

İlk kalkış, daha birbirimizi tanımadan bizi biz yapan ortak vasıflarımızın kucaklaşmasıydı. Toprağa atılan tohumun suyu bizdik. İtiyatla değil bilinçle bir yola iştirak etmiştik.

Bizim gençlik atölyelerimiz, gençlerin ne kadar büyük işler başarabileceğinin habercisidir. Yaptığımız hiçbir iş asla takdir edilmek için değil. Bilimle yürüyen ve bilime nefes aldıran bir topluluk oluşturmak idealinin, onu alkışlayan muktedirlere ihtiyacı yoktu ve olmayacak da. Bu topluluğun güzelliklerle dolu bir yarına ışık olmaya gücü yetiyordu ve yetecekti de. Bize sunulan kadar büyük bir mutluluk ve bir o kadar aydınlık bir gelecek sizlerin olsun.

ÖNCEKİ HABER

Evrim'i destekleyen ve kullanan bilimler - 2: Antropoloji

SONRAKİ HABER

Daha gün ağarmamıştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...