28 Temmuz 2018 14:23

Sadece yasalar değil, sistem değişmeli

'O hâlde yaşadığımız her türlü mağduriyet sadece yasaların değil sistemin değişmesiyle çözülecek.'

Paylaş

Burçin DAMAR
PDR Bölümü Öğrencisi
Çukurova Üniversitesi 

Çocuk istismarı kabaca, 18 yaşının altında bulunan çocukların tanıdıkları veya tanımadıkları kişiler tarafından gelişimlerini engelleyen ve ruh sağlıklarına zarar veren fiziksel, duygusal, cinsel durumlarla karşı karşıya bırakılmasıdır. Belki tanımı hepimiz tam yapamasak da bu iki kelimeye aşina olduk. Araştırmalar cinsel istismar vakalarının son 10 yılda %700 arttığını söylüyor. Ben bu artışın sebebini Ataerkil toplum yapısına ve devlet sisteminin bunu desteklemesi olarak görüyorum. Çıkarılan yasalar tecavüzcüleri aklıyor, mağduru tecavüzcüsü ile evlendiriyor, tecavüzcülerin ceza almamasını veya sözde bir ceza alıp serbest bırakılmasını sağlıyor. 

Diyelim ki yasalar değişti; bu durumun cinsel istismarı ciddi ölçüde azaltacağını sanmıyorum. Bu yasalara karşı çıkabilmek için öncelikle toplum üzerindeki erkek egemen eli çekmemiz gerek. Bunun yanında ebeveynlerin çocuklarına iyi dokunuş, kötü dokunuş, mahremiyet gibi temel bazı eğitimleri vermesi gerekli. Çocukların cinsel eğitimi medyadan, arkadaşlarından, okuldan vs. değil ailesinden öğrenmesi gerekir ki bu durumda hem çocuğa doğru bilgi vermiş hem de çocuğun başına istismar vakası geldiğinde anlatacağı ilk kişiler ebeveynleri olmuş olur.

KORUMA YASALARI YETERSİZ

Ancak şu an toplumda bu durumun gerçekleşmediğini biliyoruz. Ben de bir PDR öğrencisi olarak cinsel istismarın ortaya çıkmasında okul psikolojik danışmanlarının katkısının çok olduğunu düşünüyorum. Çocuğun okul psikolojik danışmanı ile olan ilişkisi diğer öğretmenlerinden farklı olacağı için çocuk durumu direkt danışmana anlatabilir veya danışman çocukta uyku sorunu, bazı insanlardan korkma, içine kapanma, iletişimde başarısızlık, davranış bozukluğu gibi taciz belirtilerini fark edip müdahale edebilir. 

İstismar vakasında danışman durumu okul yönetimine bildirip tutanak tutup polise ihbar eder. İhbar edenin psikolojik danışman olması sonucunda danışmanın ihbar edilen taraftan tehdit alması kaçınılmaz oluyor. Psikolojik danışmanlar için “Koruma Yasası” olmaması da tehdit durumunu kolaylaştırıyor. Ayrıca Koruma Yasası’nın olmaması sebebiyle "can güvenliğinin olmadığını" gerekçe göstererek istismarı ortaya çıkarmayan danışmanlar maalesef var. 

Görüyoruz ki tecavüzcüler korunurken yasa çıkarmayarak da istismarların üstü örtülüyor. O hâlde yaşadığımız her türlü mağduriyet sadece yasaların değil sistemin değişmesiyle çözülecek.


Çözüm ne?

Deniz AYDIN
İlayda YILDIRIM
Ankara

Gazi Üniversitesi Sanat Tasarımı Fakültesi Tekstil Tasarımı 2. Sınıf Öğrencisi Şule Çet, 29 Mayıs sabahı 04.00 sularında Ankara'da bir plazanın 20. katından atılarak yaşamını yitirmişti. Zanlılar "nitelikli cinsel saldırı" suçundan tutuklandılar.

Şu anda dikkat çekilmesi gereken konulardan biri gittikçe artan kadın ve çocuk istismarının yalnızca toplum tarafından tepki gösterildiği zaman yetkililer tarafından fark edilmesi. Şule Çet, Özgecan Aslan, Münevver Karabulut, Eylül, Leyla ve daha adını sayamadığımız bir sürü kadın ve çocuğun cinayet zanlılarının toplum tarafından tepki gösterildikten sonra cezalandırılması bunun en büyük örneğidir. Ülkemizde adını duymadığımız kadın ve çocuklar her geçen gün daha fazla istismara maruz kalıyor ve öldürülüyorlar. Örneğin verilere göre 2017 yılında öldürülen 347 kadının ismi bilinmiyor ve cinayeti işleyen suçluların büyük bir kısmı yeterli cezayı almıyor.

Peki bizler sorunun büyüklüğünün farkında mıyız ve tepkimizi yeteri kadar ortaya koyuyor muyuz?

BİRLİKTE MÜCADELE SONUÇ VERİR

Önceki yıllarda Meclis’e sunulan çocuk istismarlarının araştırılması yönündeki yasa tasarısı milletvekilleri tarafından "gereksiz" görülerek reddedildi. Birkaç yıl sonra çocuk istismarında 12 yaş sınırı tasarısı Meclis’e sunuldu. Kadınların büyük tepkisi ve mücadelesi üzerine yasa tasarısı geri çekildi. Burada görüyoruz ki yaşanan olayların önüne geçen yine halkın birlikte mücadele etmesidir.

Son dönemlerde bu olaylara çözüm olarak gösterilen idam ve hadım cezalarının yasalaşması çokça tartışılan konulardan biri. Halkın belli bir kısmı "İdam ve hadım isteriz." söylemlerinde bulunuyor. Ancak idam cezası yasalaştıktan sonra bu cezayı sadece tecavüz ve istismar suçundan yargılananların alacağı meçhuldür. Şu anki iktidarın halkın muhalif kesimine olan sert tutumu bu düşüncenin en büyük göstergesidir. Hadım cezası ise soruna tam anlamıyla çözüm değildir. Kadına ve çocuğa yönelik istismarın hadımla beraber bitmeyeceği ortadadır. Bizce asıl sorun, suçluların alacakları cezadan ve suçun vicdani yükümlülüğünden korkmadan suçu işleyecek cesarete sahip olmasıdır. Bu cesaret eril dil kullanan devletten mi, çocukluktan beri sırt sıvazlayan aileden mi yoksa üç maymunu oynayan medyadan mı geliyor? Suçluyu cesaretlendiren bu unsurlar eğitilmediği ve düzeltilmediği sürece -idam ve hadım cezası bile olsa- korkmayacaktır ve suç işlemeye devam edilecektir. 

Eğer kökten bir çözüm istiyorsak halkın birlikte mücadelesi suçun engellenmesi yönünde atılacak en büyük adım olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

KESK İstanbul Şubeler Platformu: KHK'ler gidecek biz kalacağız

SONRAKİ HABER

Nerde o eski plajlar?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...