21 Temmuz 2018 13:32

Star Rafineri'de işçiler hâlâ iyileşmedi: Şirketlerin insafına kaldık

İzmir Aliağa’da bulunan Star Rafineri'de yemekten zehirlenen Çayağzı işçi kampındaki yaklaşık 1000 işçi hâlâ yarı baygın yatıyor.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Dilek OMAKLILAR
Turan KARA
İzmir

İzmir Aliağa’da bulunan Star Rafineri'de yemekten zehirlenen Çayağzı işçi kampındaki yaklaşık 1000 işçi hâlâ yarı baygın yatıyor.

Ege Üniversitesi Hastanesi, Çiğli Araştırma Hastanesinde, Aliağa Hastanesinde hâlâ giriş yapan işçiler, yalnızca iğne ve serum tedavisinin ardından evlerine gönderiliyor. Bakteriyel zehirlenme yaşayan işçiler, kaldıkları işçi koğuşlarında kalan sağlıklı işçilerinde hastalanmasından endişeleniyor. "Şirketlerin insafına bırakıldık" diyen işçiler, kötü çalışma koşullarına karşı kalıcı bir birliktelik yaratabilmeyi tartışıyor. 

‘SAĞLIKLI İŞÇİLER YAN YANA YATIYORUZ’

Uluslararası petrol Tekeli SOCAR, İspanyol Tecnicas Reunidas, İtalyan Saipem S.p.A., Güney Koreli GS ve Japonyalı Itochu şirketlerin oluşturduğu  TSGI ile onların taşeron iş ortakları yerli ve milli Tekfen, Gemont, Yenigün, Havatek, İlk İnşaat şirketleri yaklaşık 6000 bin işçiyi kırıma sürüklüyor. Kendi imkanlarıyla hastaneye gidip, tedavi olmaya devam eden işçiler, kamp koşullarında iyileşmenin imkansız olduğunu belirterek şunları söyledi: “Kamp işletmecisi aynı zamanda 2 bin 600 işçiyi kâr için zehirleyen Akyıldız firması koğuşları temizlemiyor. Bir tuvaleti 10-15 işçi, yemekhaneyi aynı anda 5 bin işçi kullanıyor. Sağlıklı ve hasta işçiler yan yana yatıyor. Gerek kampta gerekse çalışma sahasında karantinaya alınması söylentisi dolaşıyor ama şirketler umursamıyor. Şirketlerin insafına terk edilmiş durumdayız” diye konuştu. 

‘ALDIĞI ÜCRETLE YEMEĞE PARA NASIL AYIRSIN!’

“20 bin kişinin bir arada olduğu yerde koşullar çok zor. Sadece yemekten değil ki sorunumuz. B” diye konuşan Tekfen’de çalışan diğer bir işçi şunları söyledi: “Bu insanlar ne yapsın, kampta kalıyorlar, sabah, öğle, akşam orada. Kimin aldığı ücret de belli, onunla nereye kadar yemeğe para versin.” Zehirlenen bir başka işçi de, “Bundan bir ay önce yine zehirlendik. Karşı çıkıp tepki gösterdik diye bir sürü insan işinden, ekmeğinden oldu. Şu an Tekfen firmasında insanlar yemek yememe kararı aldı” diye konuştu. 

‘TEPKİMİZ ÖRGÜTLÜLÜĞE DÖNÜŞMELİ’

Yemek firması ile anlaşmanın bittiğini ancak bunun sadece kamp alanındaki yemekhanede kesildiğini söyleyen bir diğer işçi de, “Şantiyelerdeki yemekhanelerde aynı yemek firması devam ediyor. Değişen bir şey olacağını düşünmüyorum. İşçiler de haklarını arayıp yemekhane şirketine dava açıp tazminat için başvurmalı” diyerek işçilerin tepkisel birliğinin olduğunu ancak bunun bilinçli bir örgütlülüğe dönüşmesi gerektiğini belirtti. 

NE SAĞLIK NE DE ADLİ YARDIM ALABİLİYORLAR

Gün içinde adliye önünde gruplar halinde işçiler, şikayette bulunmaya geliyor ancak, çoğu da ne yapacaklarını bilemez durumda. İşçiler sağlık yardımı alamadıkları gibi adli yardım alamadıklarını belirtti. Bir işçi, “Emniyet ve şirket yetkilileri işçilerin bir araya gelmesini ve toplu hareket etmesini engelleyerek bireysel şikayet etmeye yönlendiriyor. Hâlâ sorun insan sağlığı değil burada. Kamuoyundan saklamaya çalışıyorlar” diye konuştu. Adliye önünde konuştuğumuz 20’li yaşlarında bir diğer işçi de şöyle konuştu: “Maddi manevi dava açmaya geldik. Gerçi ölüye bile bir şey vermiyorlar ya, geldik işte. Evde kalıyoruz kimse kimseyle ilgilenmiyor, hepimiz hasta. Lanet olsun işine.”

İŞÇİLERLE GÖRÜŞEN EMEK PARTİSİNDEN DAYANIŞMA ÇAĞRISI 

İşçilerle görüşen Emek Partisi İzmir İl Örgütü ise sendikalara, emek ve demokrasi güçlerine, Star Rafineri işçileriyle dayanışma çağrısında bulundu: “Şirketler her defasında, her gün daha fazla kâr için işçilerin yaşam koşullarından, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarından kısarken hiç bir zaman denetlenmeyecek olmanın, ceza almayacak olmanın rahatlığı içindeler. Şimdiye kadar 6 defa büyük zehirlenme iş güvenliği ihlali oldu. Hiçbirisi de ihlal sayılmadı, her seferinde hem yemek şirketi hem taşeron şirketler hem de ana firma Socar Holding korundu ve kollandı. İşçiler ses çıkarmaya çalıştığında, “Yasak, OHAL var” dendi. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusu artık hayatta kalma sorunu. Hangi fabrikada, hangi bölümde ne zaman bir facia bir yıkım yaşanacağı belli değil. Hepimiz kaderimize terk edilmiş durumdayız ve ölerek yaşamak bizim kaderimiz haline getiriliyor. İşçiler birlik olmalı, sağlıklı yaşam ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkını savunmalıdır. Bu hak her hangi birilerine bir kuruma bırakılacak bir hak değildir. Bu hakkı korumanın tek yolu çalışmama hakkını kullanmaktan geçer. Patronların da korktuğu şey budur! İş kazalarına, iş güvenliği ihlallerine karşı çalışmama hakkımızı kullanırsak ancak sesimizi duyurabiliriz. Bunun için birleşmek, dayanışma içinde mücadele etmek gerekir.”

ÖNCEKİ HABER

İspanya'da Halk Partisi’nin yeni lideri Pablo Casado oldu

SONRAKİ HABER

‘Yahudi ulus devlet’ yasasını reddetme çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...