27 Mayıs 2018 23:44

Osmaniye'de seçim gündemi: Gelenekler ‘MHP’ diyor, vaziyet el vermiyor

MHP'nin kalesi Osmaniye'de 'Oyumuz Erdoğan’a gidiyor. Bundan sonra hemşehrimize oy yok' deyip geleneği bozacaklar da var.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Aydın YİĞİT
Osmaniye

Anadolu’nun neresine giderseniz gidin çiftçilerden şu şikayetleri duyarsınız: Mazot fiyatı çok yüksek. Memleket ithal tarım ürünlerinin cenneti oldu. Devletin artık mahsul almayışı bizi tüccara mahkum etti. Girdi maliyetindeki yüksek artış karşısında ürünümüzün fiyatı düşük kalıyor.

Giderek artan sorunların şikayetleri ortaklaştırdığı kesin. Ya seçim tercihleri... Orada tutum ne? Değişmiş mi, artan öfkesine rağmen partisinde mi kalmış?

Soruların cevaplarını bulmak için düştük, bereketli toprakların büyük tarım arazilerinde birçok ürünün yetiştirildiği Çukurova’nın yollarına.

Özellikle Osmaniye’yi tercih ettik. Ne de olsa ‘Cumhur ittifakı’ bileşenlerinin (AKP-MHP) yüzde 80 oy aldığı bir yer.

Yüzde 80’lik bu tablo 7 Haziran 2015 seçimlerinde de (AKP yüzde 47, MHP yüzde 33, toplam yüzde 80) böyleydi... Sonuçları beğenilmediği için iktidar partisi tarafından 7 Haziran yerine yapılan 1 Kasım seçimlerinde de (MHP yüzde 41, AKP yüzde 39, ikisinin toplamı yüzde 80) böyleydi.

HİÇ DE HÜKÜMET RAHATLIĞINDA DEĞİLLER!

Kadirli’den Osmaniye’ye giden eski yoldayız. Köy köy üreticilerle görüşmek hedefindeyiz ve gözümüz yol boyunca dizili tarım arazilerinde. Bölgedeki mısır tarlalarının çokluğu göze çarpıyor.

Nihayet Sakarcalık köyünde, ekini bitmiş, hasat edilmiş ve yakılmış bir tarlanın üzerinde kanaldan gelen suyla toprağı sulayan bir grup gence rastlıyoruz. Kısa bir tanışma faslının ardından tarlanın 5 dönüm, sahibinin de 21 yaşındaki Hüseyin Tabuklu olduğunu öğreniyoruz. Toplam 30 dönüm tarlaları olduğunu, büyük bir kısmında mısır ektiklerinden bahsediyor Hüseyin.

Mısırdan buğdaya göre daha çok kazanç elde ettiklerinden, buğdayın hasadının bitmesine rağmen henüz TMO’nun -devletin alım yapmadığı için- fiyat belirlemediğinden ve tüccarların da kilosuna 92 kuruş verdiklerinden bahsediyor.

“Buğdayı artık sadece kendi ihtiyaçlarımız için ekip biçiyoruz” diyen Hüseyin’e soruyorum: “Sorun ne, niye vazgeçtiniz?”

Net ve kendinden emin bir sesle cevap veriyor: “Mazot olmuş 5 lira. Dolar olmuş 5 lira. Üreticinin durumu iyiye gitmiyor.”

“Ülkede dalgalı kur rejimi var döviz iner de çıkar da” diyen hükümet sözcülerinin rahatlığında olmadıklarını açık ediyor Hüseyin’in sözleri.

Aynı köyden; birkaçı okuyan, birkaçı açık öğretime kayıtlı olan diğer gençler giriyor söze: “Abi suları da yazın. Eskiden bu sudan içerdik, tarla sulardık, banyo yapardık şimdi yalnızca tarla sulayabiliyoruz. Suriyelilerin kampı yapıldıktan sonra oradan gelen lağım suyu kirletti, su artık temiz değil.”

YALNIZ KALINCA DEĞİŞEN SANDIK CEVABI

Tarıma ilişkin şikayetlerin, suya ilişkin tepkilerin ardından sohbeti seçimlere getiriyoruz. Gençlerden çoğunlukla AKP’ye, MHP’ye oy verecekleri cevabını alıyoruz.

Niçin sorusuna, “Aileden böyle”, “Vatanseverlik” gibi cevaplar alıyoruz.

Ama o sırada içlerinden biri yer değiştiriyor ve öfkeyle, “Ben hiçbirine oy vermeyeceğim” diyor.

Tarlayı işaret ederek sözlerini sürdürüyor: “Bu çamurda rezilliği biz çekiyoruz çalışarak. Peki, elimize geçen ne? Üreticiyi tüccarın eline mahkum ediyorlar bir de.”

Bu düzenin böyle nereye kadar gideceği sorusu eşliğinde, ‘şehitlik’, ‘askerlik’ kavramları üzerine biraz daha sohbet ettikten sonra vedalaşıp yolumuza devam edecekken sohbetin son cümleleri Hüseyin’den geliyor: “Abi bu düzende bir tek büyük şirketler kazanıyor. Bak onlar istediği her şeyi yapıyor, vergi de kaçırıyor. Biz bir gün ödeme geciktirsek eve jandarma gelir.”

HEMŞEHRİYE (BAHÇELİ) ARTIK OY YOK!

Gençlerin yanından ayrıldıktan sonra bir sonraki durağımız Değirmenocağı köyü oluyor. Yaklaşık 200 kişinin yaşadığı bu köyde meydandaki kahvede yaş ortalamaları 50-55’i bulan 9-10 kişilik bir gruba rastlıyoruz.

En az 15 yıldır durduğu belli olan köy kooperatifi tabelası altında toplanmış bu grupta emekli fabrika işçileri de var, çiftçiler de.

Evrensel gazetesinden geldiğimizi hem üreticilerle sohbet etmek hem de seçimler hakkında köylüden bilgi almak istediğimizi söyleyince, içlerinden Adana Tekel fabrikasından emekli olduğunu ve Evrensel gazetesini özelleştirmeye karşı eylemlerde tanıdığını söyleyen Necmi ağabey sayesinde kaynaşma faslı kısa sürüyor.

Çay ikramının ardından herkesin aynı anda hem çiftçilerin durumu hem de siyaset hakkında konuşmaya başlaması ile az çok politika konuşulan bir köy olduğu anlaşılıyor. Ancak çiftçilerin durumu ile ilgili daha çok, diğerlerinin “Asıl çiftçi o” dediği İsmail Ağabey ile sohbet ediyoruz.

İsmail ağabey sözlerine “Çiftçinin durumunu anlatmaya gazete sayfaları yetmez” diyerek giriyor ve sıralıyor: “Mısırın fiyatı yıllardır aynı ama mazot her sene zamlanıyor. Her şeyi ithal eder olduk. Böyle olunca Avrupa’nın çiftçisi kazanıyor sadece biz kaybediyoruz. Kayıtlı olursan devlet fazla veriyor ama onu da bir sene sonra veriyor. Peşin almamız lazım ki önden iyi hazırlığımız olsun, borca girmeyelim. Şimdi bir de Bağ-Kur için ödediğimiz aylık var 560 lira. Elimize ne geçiyor ki aylık bu kadar para ödeyelim.”

İsmail ağabey daha geniş anlatsa da az önce gençlerin söyledikleriyle aynı durumu özetliyor.

Uzun uzun, “Çözüm nasıl olacak, hükümetin değişmesi sorunu çözer mi, üreticilerin sendikası var mı?” soruları etrafından sürdürdüğümüz çözüm tartışmalarının ardından seçimlere de değiniyoruz.

“Köyde en çok oyu kim alıyor, neye göre oy veriyorsunuz?” sorularının ardından ahalinin hepsinden aynı sözler çıkıyor: “Bu zamana kadar hep hemşehrimize (Devlet Bahçeli’yi kastediyorlar) oy verdik ama o da oylarımızı gitti Erdoğan’a verdi. Referandumda da çoğunluk ‘hayır’ oyu verdi köyde” diyen Değirmenocaklılar, MHP lideri Bahçeli’ye tepkilerini ve bundan sonra oy vermeyeceklerini dile getiriyorlar.

İYİ PARTİ VE İNCE ETKİSİ

Son olarak da İYİ Parti’nin yeni bir seçenek olduğunu ve cumhurbaşkanlığında Muharrem İnce’ye oy vereceklerini söylüyorlar.  

Bu köyde Devlet Bahçeli’nin son yıllarda yaptıklarının da etkisiyle bir değişim isteğinin olduğu göze çarpıyor. İş köylülerin, üreticilerin birliğine geldiğinde ise OHAL’in etkisinin olduğunu belirterek, hak aramanın zorlaştığından bahsediyorlar.

MHP’LİDE OLAN KIRGINLIĞI AKP’LİDE GÖREMEDİK

DEĞİRMENOCAĞI ile vedalaştıktan sonra son durağımız Kırmıtlı Kasabası... Yol boyunca uzun uzun ağaçların süslediği bu kasaba, Çukurova’nın bilindik yapısına nazaran gayet serin bir yerleşke ve 20 kilometre uzaklık ile Osmaniye’ye en yakın mezralardan. Daha önceden de tanışıklığımız olan Ali Arık ailesinin evine gidiyoruz. Osmaniye yolu ile evleri arasında ağaçların içindeki masada ailecek otururken bulduğumuz Arık’lar bizi sıcak bir hoşgeldin ile karşılıyorlar.

Ramazan ayı ve ailenin de oruçlu olabileceği ihtimali üzerine çok vakit kaybetmeden üretici köylülerin sorunlarına, hükümetin bunca vaadine karşı sorunların birikmesine dair ropörtaj yapmak istediğimizi dile getiriyoruz. Ali Arık’ın eşi ilk söze giriyor ve “Mısır fiyatları yıllardır aynı, bunu yazın” diyor. Devamında ise Ali Arık farklı bir pencere açarak daha eskilere (1970’ler) gidiyor: “Ben 52 yaşındayım. Eskiden biz mazotu hiç bulamazdık. Ziraat Bankası’ndan 100 lira kredi alsak 90 lira faiz öderdik” diyerek şimdi durumun daha iyi olduğunu söylüyor.

‘2023’Ü BEKLEYECEĞİZ, YAPACAK BAŞKA BİR ŞEY YOK’

Çiftçi Ali Arık,“Fazlasında gözü olmayan için sorun yok” diyerek kendi hallerinden memnun olduklarını dile getiriyor.

Mazot fiyatları, doların değerini ve bunların üreticiye etkisini sorduğumuzda ise “Elbette iyi değil ancak dışa bağımlı bir ülke olarak bunları yaşamak zorunda kalıyoruz” cevabını veriyor Ali Arık.

“Bu nasıl düzelecek?” diye sormadan edemiyoruz Ali Arık’a. Ve bir yerlerden tanıdık gelen bir cevap ile karşılaşıyoruz.

- 2023’te düzelecek.

- Nasıl yani?

- Anlaşmalar iptal olacak ya, o zaman kendi madenimizi işleyeceğiz. Dışa bağımlı olmayacağız. Biraz dişimizi sıkacağız.

- Peki, bunu söyleyenler dişini sıkıyor mu?

- (Biraz düşündükten sonra) O kadar dürüstü var mı ki? Ben 15 yıl muhtarlık da yaptım. Biliyorum o işleri. Yiyen yesin, çalıştıktan sonra sorun yok.

‘ADAM İYİ AMA ÇİFTÇİYE DEĞİL EĞİTİMİ DE HİÇ İYİ ETMEDİLER’

Sohbetin ardından Ali Arık’ın eşi tekrar lafa giriyor: “İyisini de kötüsünü de konuşmak lazım. Bu adam iyi. Ama çiftçiye değil sanayiye daha çok yatırım yapıyor. Benim oğlum şimdi 3 bin liraya fabrikada çalışıyor mesela. Eğitimi de hiç iyi etmediler mesela. Çocuklar seneye hangi sınava girecek onun bile garantisi yok. Üniversite bitirenler işsiz kalıyor. Maliye, ekonomi, uluslararası ilişkiler okuyanlar hep işsiz geziyor. Bunlar da iyi değil.”

ÖNCEKİ HABER

Nasır Melek toprağa verildi: Radyo-Televizyon Kurumumuz, utancımızdır

SONRAKİ HABER

Delphi ucuz emek gücü arayışında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...