08 Mart 2018 21:49

'Tacize uğramayan kadın var mı?'

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde kadınların etkilendikleri sorunlara dair düşüncelerini öğrenmek için 180 kadınla bir araştırma gerçekleşti.

Paylaş

Dilan EMREOĞLU 
Pınar ÇETİNKAYA
Ege Üniversitesi 

Ülkemizde kadınların toplumsal yaşamda maruz kaldığı şiddet, taciz, tecavüz, mobbing son yıllarda ciddi artış göstermekte. Kadınların sürekli karşı karşıya kaldığı bu sorunlar için alınan önlemler ise maalesef aynı oranda artış göstermiyor. Aksine medya ve devlet eliyle suçlar meşrulaştırılıyor, suçlular korunuyor, kadınların eşitlik ve özgürlük hakları yasa ve uygulamalarla ellerinden alınmak isteniyor. Kadınların hayatlarının bir parçası haline getirilmeye çalışılan can güvenliğini tehdit edici bu durum toplumun her türlü kesiminde kendini hissettiriyor. Üniversiteli kadınlar da bu durumdan en çok etkilenenler arasında.

Biz de Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde kadınların tamamını etkileyen bu sorunlar hakkındaki düşüncelerini öğrenmek için bir araştırma gerçekleştirdik. 180 kadınla yaptığımız bu araştırma ile kadınların geleceklerine dair endişelerini, sadece kadın olmaktan kaynaklı karşılaştıkları problemleri 12 soru üzerinden tartışma fırsatı yakaladık. Sorulardan bazılarına verilen cevaplar ve sonrasında yapılan tartışmalar dikkat çekiciydi.

ÜNİVERSİTELİ KADINLAR ÇALIŞMA HAYATINA DAİR KAYGILI

Konuştuğumuz kadınların %70’i giydikleri kıyafetten sokakta yürüdükleri saate kadar birçok konuda tedirginlik yaşıyor. Günlük hayatını kaygıyla sürdüren kadınlar, yaşanan şiddet ve taciz olayları yüzünden kendilerini kısıtlamak zorunda kalıyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 70’i eğitimde fırsat eşitliği olmadığını, yüzde %50’si, çalışma hayatına başladığında kadın olmaktan kaynaklı sorunlar yaşayacağını düşünüyor ve bu konuda ciddi kaygılar taşıyor. Hatta okurken çalışmak zorunda kalan kimi kadın arkadaşımız, anketi cevaplarken yaşadıkları cinsiyetçi yaklaşımı aktardı. Bazı işlere başvururken “dişiliklerinin” kullanması istenerek taciz edildiklerini, bazı işlerde sadece kadın oldukları için ikinci seçenek olarak görüldüklerini anlattı. Sadece çalışma hayatında değil, eğitim hayatında da cinsiyet eşitsizliğine maruz kaldıklarını aktaran kadınlar, eğitimin içeriğinin yanı sıra akademisyenler tarafından da ayrımcılığa uğradıklarını, sadece kadın oldukları için önemsenmediklerini ve küçük görüldüklerini söyledi.

TELEVİZYON DÜNYASI CİNSİYETÇİ DİLE SAHİP

Yine çarpıcı bir diğer sonuç ise cinsiyetçi dile dairdi. Medya başta olmak üzere, özellikle televizyon dünyasının cinsiyetçi bir dile sahip olduğunu, günlük konuşma dilinde dahi cinsiyetçi öğeler bulunduğunu düşünen kadınların yüzde 30’u kendilerinin de böyle bir dil kullandığını söyledi. Kimisi bazen kimisi farkında olmadan kullandığını kimisi de bunu değiştirmek için çabaladığını belirtti. Kadınlara tacize maruz kalıp kalmadıklarını sorduğumuzda, yüzde %70’i tacize uğradığını söyledi. Hatta bazı kadınlar bu soruya “Tacize maruz kalmayan kadın var mı?​” gibi soruyla karşılık verdi. 

ÇOCUK İSTİSMARI VE ZİNA TARTIŞMLARINDAN HABERSİZ

Çocuk istismarı ve zina tartışmalarıyla ilgili sorumuza verilen cevaplar ise toplumsal meselelere dair yürütülen tartışmalara kadınların ilgisinin azlığını ortaya çıkarması bakımından çarpıcıydı. Tüm kadınlar çocuk istismarına karşı ciddi önlemler alınmamasına tepkili. Çocuk istismarının “zina” çerçevesinde ele alınmak istenmesini ise kadınların %90’ı doğru bulmuyor. Ancak bu soru üzerinden konuştuğumuzda iktidarın çocuk istismarında cezalandırma yaşını 12’ye indirmek istemesi ve buna bağlı olarak kadınların tepkisiyle geri çekilen zina yasasını tekrar gündeme getirmesi, yasanın içeriği, “zina” ve bu konuda yürütülen tartışmalardan henüz birçok kadının haberdar olmadığı sonucuyla karşılaştık.

Araştırmaya katılan kadınlara üniversitede kadın çalışmalarıyla ilgili bir topluluk kurulmasının gerekli olup olmadığını ve böyle bir topluluk kurulursa toplulukta bulunmak isteyip istemeyeceklerini sorduk. Kadınların %80’i topluluğa ihtiyaç olduğunu söylerken toplulukta bulunmak isteyenlerin oranı %70’di. 

TALEPLERİMİZLE ALANDA OLACAĞIZ

Sonuç olarak, kadınların birlik mücadele ve dayanışma günü 8 Mart yaklaşırken yaşadığımız sorunları konuşmak, farkındalığı artırmak, buna karşı mücadele yol ve yöntemlerini aramak amacıyla yaptığımız bu anket çalışması, bizlere bir kez daha gösterdi ki, işçi ya da ev kadını ya da üniversite öğrencisi fark etmeksizin tüm kadınlar hayatının tüm dönemlerinde eşitsizlik, şiddet ve tacizle karşı karşıya kalıyor. Günlük yaşamı içinde ve geleceğe dair kaygılar taşıyor. Bulunduğu her alanda iktidarın kadın düşmanı politikalarıyla artan oranda cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliklere maruz kalıyor. Ve bu sorunlara karşı dayanışma ihtiyacı duyuyor. Bize düşen dayanışma ve mücadelenin araçlarını geliştirmek. Biz üniversiteli kadınlar, bu 8 Mart’ta bunun farkındalığıyla alanlara çıkacağız. Ve üniversiteli kadınlar olarak, hem akademilerde uğradığımız ayrımcılığa, hem evde okulda sokakta yaşadığımız tacize, hem de şiddete karşı sessimizi çıkaracağız.

ÖNCEKİ HABER

Irkçılığın, cinsiyetçiliğin ve savaşın ortasında “bizler”

SONRAKİ HABER

Yaşasın 8 Mart!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...