07 Şubat 2018 00:35

Muğla'da santraller özelleşti ama mücadele boşa gitmedi

Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri özelleşti ama özelleştirmeye karşı verilen mücadelede sağlanan birlik, işçilere kazanım getirdi.

Paylaş

Sinan Cem KAYA
Muğla

Muğla’da bulunan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri 2014’yılında özelleştirildi. Ancak özelleştirmeye karşı verilen mücadele, bu mücadelede sağlanan birliğin devam ettirilmesi sayesinde işçiler bugün de kamunun bütün şartlarını özel firmaya kabul ettirdi, taşeron olarak çalışan işçiler sendikalı oldu, sendikalı işçi sayısı arttı. İşçiler ve Tes-İş yöneticileri, “Bu mücadele sayesinde bugün diri bir güç olarak işyerinde örgütlüyüz” dedi.

2013 yılında Muğla’da Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri ile kömür ocaklarının Özelleştirme İdaresine bağlanması kararı alınmıştı. Santrallerde çalışan işçiler ise özelleştirilmeye karşı 447 gün yöre halkıyla birlikte direnmiş, ancak sonunda özelleştirme yapılmıştı. 2014 yılında önce Yatağan Termik Santrali Bereket Enerji’ye, Yeniköy ve Kemerköy Santralleri ise Limak ve İçtaş ortaklığına devredildi. Ancak işçilerin mücadelesi, birliklerini koruması ve aradan geçen 3 yıl içerisinde sendikal örgütlülüğün sürdürülmesi işçilerin çalışma yaşamlarına yansıdı. Devirden önce 1300’lere düşen Tes-İş Yatağan Şubesinin üye sayısı devirden sonra 1600’e yükseldi. 2015 yılında özel sektörle ilk toplu iş sözleşmesinin imzalanmasının ardından, geçtiğimiz yılın mart ayında (mart 2017/mart 2019) 2. dönem toplu iş sözleşmesi imzalandı. İmzalanan sözleşmeyle işçiler ciddi kazanımlar elde etti. 

DİRİ BİR GÜÇ OLARAK ÖRGÜTLÜYÜZ

Yaşadıkları süreci anlatan Tes-İş Yatağan Şube Sekreteri Mustafa Koçak, öncelikle halkın kaynaklarının, birikimlerinin bir bir satıldığına ve bunun zararlarını başta halkın ve işçilerin yaşayarak gördüğüne dikkat çekti. Yöre halkıyla işçilerin birlikte verdiği mücadeleyi hatırlatan Koçak, “447 günlük mücadelede köylüler bu yaratılan olanakları kaybetmemek için direnişe muazzam destek verdiler. Traktörleriyle eyleme katılan, erzakını paylaşan, çadırımızda bizlerle mücadele edenler onlardı” dedi. Sonuçta özelleştirmeye karşı kaybettiklerini ifade eden Koçak, “Fakat bizler dayanışmanın nasıl hayat bulduğuna tanık olduk. Bu mücadele sayesinde kamunun bütün şartlarını sözleşmelerde kabul ettirdik, ve bugün diri bir güç olarak işyerinde örgütlüyüz. Bizim başaramadığımız ve halen Türkiye işçi sınıfının temel sorunu olan ortak mücadele ve dayanışma bugün halen sorun halinde. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Metal işçilerinin sözleşme görüşmeleri, üreticilerin sorunları hep lokal kalıyor. Bunu değiştirmek lazım. İşçi sınıfı birleşirse her şeyin değişeceğine inanıyorum” diye konuştu.

İŞÇİLERİN TALEPLERİ KARŞILIK BULUYOR

Yeniköy Termik Santralinde çalışan, aynı zamanda Şube Örgütlenme Sekreteri İlkay Gümüş, Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesinden sonra Yeniköy Santraline geldiğini aktarıyor. Çayırhan’ın Türkiye’de ilk özelleştirilen termik santral olduğunu vurgulayan Gümüş, “Orada sendikalar ve halkın desteğinin olmaması nedeniyle herhangi bir direnişle karşılaşmadan Park Holding bu santrali aldı. Bu benim açımdan da diğer işçi arkadaşlar açısından da üzücüydü. Fakat Yatağan’da aynı şey olmadı. Mücadele geleneği olan bir sendikayla çalışmaya başladık. 447 gün öyle bir mücadele verdik ki yapılmayan kalmadı. İşte bundan dolayı rahatlıkla söyleyebilirim ki özelleştirilmiş olsa da bugün her işçinin alnı açık. Yaptığımız sözleşmeler bunların örneği. Özel sektörü bırakın, kamudan dahi daha iyi şartlara imza atıldı. Taşerondaki bütün işçiler sendikalı oldu. İşçilerin talepleri karşılık buluyor. İşverenler teknolojik yenilenmeye de gidiyorlar” diye konuştu. Metal sözleşmesini de yakından takip ettiğini dile getiren Gümüş, grev yasağını hatırlatarak, “Maalesef Türkiye’de demokrasinin geldiği nokta budur. Ortak mücadele koşulları yaratılmalıdır” dedi.

‘ORTAK MÜCADELE HAYAT BULMALI’

’80’lerin ortalarından itibaren iktidarda olan bütün partilerin hedefinde özelleştirmelerin olduğunu ifade eden Tes-İş Yatağan Şube Başkanı ve Türk-İş Muğla İl Temsilcisi Fatih Erçelik şunları söyledi: “İşçi sınıfının bütün kazanımları, bizler de hedefteydik. 2013 ve 2014 yıllarında toplam 447 gün bir mücadele verdik. Özelleştirmeleri engelleyemedik ama bu mücadele bizlere çok şey öğretti. Özelleştirme sonrasında birlikteliğimizi koruduk, örgütlülüğümüzü güçlendirdik. O dönemler işimi kaybederim diye 4-C’ye giren arkadaşların pişmanlıklarına tanık olduk. Sendika olarak işyerindeki bütün taşeron işçileri sendika üyesi yaptık. İşyerinin kadrolu işçileri oldular. Bugün işyerine giren her işçi sendikalı olarak başlıyor, TİS’ten yararlanıyor. Şimdiye kadar tek bir işçi atılmadı. Kayba izin vermedik, hatta kazanımlarımız oldu. Yeni işyerlerinde örgütlendik. Akköprü Barajı ve kamu hastane birliklerinde çalışan işçileri üye yaptık. Yani üye sayımızı düne göre daha da arttırarak mücadelemizi sürdürüyoruz. Bugün çeşitli iş kollarında kimi sözleşme görüşmeleri kimi de Zonguldak’ta olduğu gibi hak kayıplarına karşı eylemler yapılıyor. Bana göre işçiler ortak ses çıkarmalıdır. Maalesef dibi görene kadar sesimiz çıkmıyor. Bu durum değişmelidir, ortak dayanışma ve mücadele her adımda hayat bulmalıdır.”

SESİMİZİ ORTAKLAŞTIRMALIYIZ

Tes-İş Yatağan İşyeri Temsilcisi Sami Gine: 33 yıldır termik santralde işçiyim. Uzun bir dönemdir de işyeri temsilcisiyim. Benim dikkat çekmek istediğim şey iktidar olan bütün partilerin; gazetesiyle, televizyonuyla muazzam bir propaganda aygıtları var. Tamamı dünyada olup biteni tersten göstererek işçilere servis ediyor. İşe yeni giren ya da daha eski arkadaşlarımızda da bunu görmek mümkün. Sermaye ve partileri kendi fikirlerini ve amaçlarını bu yolla içimize taşıyorlar. Özelleştirmeye karşı mücadelenin sıcaklığında dahi farklı görüşler ve davranışlar ortaya çıktı. Kendimi nasıl kurtarırım ya da bana referans olanlarla nasıl ters düşmem şeklinde, yani bir işçiye yakışmayan hal ve hareketler içimize taşındı. Bu epeydir de böyle. Bugün farklı sese tahammül etmeyen bir iktidar var ve Türkiye’de OHAL var. Birçok muhalif diyebileceğimiz kanallar kapatıldı. Bunlardan sadece biri emekçilerin sesi Hayatın Sesi televizyonuydu. Öyleyse sisteme karşı bizler de kendi sesimizi ortaklaştırmalı, kendi fikirlerimizin egemen olması için çabalamalıyız. Bir bütün olarak koca bir hayatı etkileyen yalan yanlış düşünceler işçilerin ve halkın nazarında kabul görmemesi için gerçekleri anlatmamız ve görsel ve yazılı basının etkisini kırmalıyız.

‘GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZDEN GELİYOR’

Tes-İş Yatağan Şube Mali Sekreteri Kemal Özcan: Devir öncesi yaptığımız komite toplantıları sonucu ortaya çıkan taleplerimiz doğrultusunda tutulan 13 maddelik protokol Türkiye’de kuralları işçilerin koyduğu belki de ilk protokol olma özelliğine sahiptir. Devirden sonra geçen bu üç yıllık sürede protokolle imza altına alınan tüm maddelerin, üyelerimizin hakları ve çıkarları doğrultusunda büyük bir titizlikle yerine getirilmesi sağlanmıştır. Evet özelleştirmenin üzerinden tam olarak üç yıl geçti. Özel sektörün uhdesinde geçen bu sürede iki kez toplu iş sözleşmesi imzaladık. Hem Yatağan’da, hem de Yeniköy ve Kemerköy’de çalışan üyelerimiz için 2. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerini anlaşmayla sonuçlandırdık. Elde ettiğimiz kazanımlar elbette beklentilerimizin tam anlamıyla karşılandığı bir noktada değil. Enerji işçilerini tatmin edecek düzeyde değil. Ancak Türkiye koşullarında sektörel bazda imzalanan en iyi toplu sözleşmelerden biri olduğunu söyleyebilirim. Sözleşme görüşmeleri sırasında 9 ay boyunca büyük bir güven ve sabırla bizi destekleyen tüm enerji işçisi arkadaşlarımıza sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Bizim gücümüz birliğimizden geliyor, en büyük güç, örgütlü güçtür.

ÖNCEKİ HABER

Kilitli kapı ve eylül

SONRAKİ HABER

Tekstil grup sözleşmesi: Ne kadar mücadele, o kadar hak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...