20 Kasım 2017 11:39

'Çocuk hakları garantiye alınsın'

Eğitim Sen Genel Mali Sekreteri Ahmet Karagöz, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla çocukların eğitim hakkı üzerine değerlendirmelerde bulundu. Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi’nde bulunan birçok maddenin ihlal edildiğini belirten Karagöz, çocukların eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanmadığını dile getirdi.

Mezopotamya Ajansı’na konuşan Karagöz, çocukların sağlık ve kamusal hizmetlerden eşit bir şekilde yararlanmadığını vurgulayarak, “AKP son dönemde, yoksul ve emekçi ailelerin çocuklarını protokol yaptığı vakıf, dernek ve cemaatlere teslim etmiştir” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığının Ensar Vakfı, Birlik Vakfı ve İHH ile 86 protokol imzalandığını hatırlatan Karagöz, AKP’nin siyasal ve ideolojik ihtiyaçlarını çocuklar üzerinden kamusal bir alanla hayata geçirdiğini aktardı. Karagöz, “Bizler bu durum ve tutumu çocuklarımız açısından sağlıklı olmadığını ifade ediyoruz. Bu tutumu kesinlikle reddediyoruz. Çocuklarımız ve okullarımız siyasi iktidarın projesinin bir parçası olmamalı. Siyasi iktidara burada sesleniyoruz. Elini çocuklarımızın üzerinden çek” ifadelerini kullandı.

Açık ve net bir şekilde eğitimde fırsat eşitliğinin olmadığını kaydeden Karagöz, şöyle dedi: “Her zaman bunu belirttik; eğitim nitelikli, bilimsel, parasız, ulaşılabilir, laik ve ana dilde olmalıdır. Görev yaptığımız okullarda bu bahsettiğimiz olgu tümüyle yoktur.” 

İHD ‘BÜYÜKLERE’ SESLENEREK TALEPLERİNİ SIRALADI

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi yaptığı açıklamada çocuk ihlallerinde sorumluluğu bulnan ‘büyüklere’ seslenerek taleplerini sıraladı: 

  • Türkiye cezaevlerinde çocuklar şiddet, taciz ve tecavüze maruz kalıyor, çocuk cezaevleri kapatılmalıdır!
  • Ebeveynleri ile ceza evinde kalmak zorunda olan çocukların üstün yararları gereği ebeveynle tutuklama dışındaki tedbirlere tabi tutulmalıdır!
  • İfade ve düşüncelerini açıklamak çocukların katılım hakkıdır, bu hakkın önündeki engeller kaldırılmalıdır!
  • İstismara uğrayan çocuklarla ilgili gerekli tüm koruyucu ve destekleyici tedbirler zaman kaybedilmeden alınmalı, istismar suçu failleri cezalandırılmalıdır!
  • Çocuk işçiliği ile mücadele edilmeli, çocuğun ucuz iş gücü olarak görülmesinin önüne geçilmelidir!
  • Çocukların eşit, parasız, bilimsel, laik ve ana dilde eğitim hakları sağlanmalıdır!
  • Çocukların inançlarını, düşüncelerini ve kültürleri yaşamaları ve geliştirmeleri için gerekli koşullar sağlanmalıdır!
  • Savaş mağduru çocukların yaşama, eğitim, barınma ve sağlık hakları ile ilgili tedbirlerin acilen alınması gerekmektedir.” 

2 BİN 800 ÇOCUK CEZAEVİNDE

Cezaevlerindeki çocuklarla ilgili rapor hazırlayan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi (TCPS), Adalet Bakanlığı verilerine dayanarak ülkede toplam 2 bin 800 çocuğun tutuklu olduğunu belirterek, işkence ve kötü muameleye ilişkin olarak en fazla şikayetin Sincan Çocuk Hapishanesinden geldiğini kaydetti.

Rapor, tutuklu çocuklara ilişkin hak ihlali iddiaları, bilgi ve denetim mekanizmalarına yapılan başvurular ile akıbetlerini kapsıyor. Raporda geçen 7 Nisan 2017 tarihli verilere göre, 12-18 yaş aralığında 1715’i erkek, 63’ü kız olmak üzere 1778 tutuklu bulunuyor. 994’ü erkek, 28’i kız olmak üzere 1022 hükümlü çocuğun bulunduğu raporda, toplam 2 bin 800 çocuğun mahpus olduğu açıklandı. 

‘CEZA ALAN ÇOCUK SAYISI 2016 YILINDA 12 BİN 423’E ULAŞTI’

Adalet Bakanlığının paylaştığı istatistiklerde, çocuk mahpusların ve ihtiyaçlarının görünmez olduğuna dikkat çeken raporda, “Adli Sicil ve İstatistik Müdürlüğünün istatistiklerine göre sadece çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde, hakkında hapis cezası kararı verilen çocukların sayısı iki katına çıkarak önemli bir artış göstermiştir” denildi. Raporda, ceza alan çocukların sayısı 2009 yılında 5 bin 728’iken, bu rakamım 2016 yılında 12 bin 423 ulaştığı aktarıldı.

‘EN FAZLA ŞİKAYET SİNCAN ÇOCUK HAPİSHANESİNDEN’

133 çocuğun 203 şikayeti arasında 111’inin işkence ve kötü muamele ile ilgili olduğu vurgulanan raporda, “Kasım 2015-haziran 2017 tarihleri arasında insan hakları örgütleri aracılığıyla 111 çocuğun işkence ve kötü muameleye ilişkin şikayetine erişilebiliyorken, 10 yılda sadece 92 çocuğun işkence yasağının ihlali nedeniyle şikayetçi olması, hak ihlallerinin izlenmesi konusunda Adalet Bakanlığının insan hakları örgütleri ile iş birliğine daha açık olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu şikayetler 15 hapishaneye dair bulunmakta olup, en fazla şikayet Sincan Çocuk Hapishanesinden gelmiştir” diye belirtildi. 

Tutuklu çocuklar tarafından 2010-2015 yılları arasında yapılan işkence ve kötü muamele vakalarında adı geçen 31 personel hakkında şikayet üzerine soruşturma açılırken, resen başlatılan 33 soruşturmayla birlikte 64 soruşturmanın açıldığı aktarılan raporda, “64 soruşturma kapsamında da 484 personelle ilgili işlem başlatılmış; yalnızca 1 kişi hapis cezası almıştır” denildi. (HABER MERKEZİ)


MEVZUATTAKİ YETERSİZLİK MÜLTECİ ÇOCUKLARA YÖNELİK HAK İHLALLERİNİ ARTTIRIYOR

Ezgi KOMAN*

Ezgi Koman
Ezgi Koman

İnsanlık ikinci Dünya Savaşı’nı da geçerek, yersiz yurtsuz bırakılanların sayısının en fazla olduğu zamanları yaşıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre tüm dünyada mülteci sayısı 50 milyonu aşmış durumda. Dünyadaki mültecilerden en az 2.5 milyonu Türkiye’de. Türkiye’ye Suriye’den göç etmek zorunda kalan kayıtlı mültecinin  yarısından fazlası ise çocuk. UNİCEF’in eylül 2016 rakamlarına göre Türkiye’de 1.2 milyon Suriyeli çocuk bulunuyor. Bu çocukların 860 bini okul çağında.
1995 yılında tarafı olduğumuz BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 22. maddesine göre, Türkiye kendi topraklarında mülteci olan tüm çocukların Sözleşme’de yer alan haklardan faydalanması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Ancak 7 yıldır bu konuda adım atılmadığı gibi Suriyeli çocuklar geçtikleri zorlu yolun ardından burada çok fazla hak ihlaline maruz kalıyor.
Savaştan kaçmak zorunda kalan, yakınlarını, evlerini, okullarını terk ederek uzun ve zorlu yolun ardından geldikleri bu yerde çocukların hak ihlallerine maruz kalmaları için yeterince sebep var aslında. Göç yasasındaki çocuk tanımı gibi yetersiz mevzuat, hak değil lütuf yaklaşımı, şeffaf olmayan bağımsız izleme ve denetime kapalı uygulama ve yapılar, politika üretmeyi sağlayacak verinin eksikliği ne yazık ki çocukların hayatına yaşam, sağlık ve eğitim, yeterli beslenme, barınma, eşit ve eşitleyici muamele, korunma, örgütlenme vb. hak ve özgürlüklerin ihlali olarak yansıyor.

Suriyeli yetişkinlere son zamanlarda verilmeye başlanan anca çok sınırlı olan çalışma izinlerinin etkisiyle; çocuklar kaçak işyerlerinde, denetimsiz, kayıt ve insanlık dışı koşullarda çok küçük paralara ve uzun sürelerde çalıştırılıyorlar. Çalışmaları yetmediği gibi çalıştıkları işyerlerinde nefret cinayetlerine, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyorlar. Ne yazık ki mülteci çocukların geldikleri bu yerde onları çalıştıran, sömüren iş yerleriyle ilgili yaptırımlar ise ya çok zayıf ya da hiç yok. Kanıtı mı? TBMM’de konuya ilişkin soru önergelerinin yanıtlarına göz gezdirin, kanıtları siz de göreceksiniz.

Türkiye 2011 yılında, insan hakları belgelerindeki yükümlülüğünü yerine getirerek, kapılarını Suriye’deki savaştan kaşan kişilere açtı. Ancak kapının açılması yeterli olmuyor. Onca kaynağa karşın; hak temelli yürütülemeyen politikalar ve uygulamalar sonucunda mülteciler 6 yıldır gittikçe derinleşen sorunlarla boğuşuyor. Özellikle de geldikleri bu ülkenin halihazırda devam eden şiddet, emek sömürüsü, yoksulluk gibi sorunları onlara özgü durumlarla birleşerek daha da can yakıcı sonuçlar doğuruyor. Çünkü mülteci çocukların durumunu belirleyen şey geldikleri ülkede çocukların durumu ve çocuk hakları politikaları. Her iki açıdan da ne yazık ki pek iyi durumda olduklarını söyleyemeyeceğiz..

Çocukların hikayeleri bu kadar acıyken, sayılar bizi umutsuzluğa düşürürken, çocuk işçiliği konusunda son on yılda bir arpa boyu yol alınmamışken hatta gerilemenin olduğu çok açıkken, sermaye ile iş birliği yapanlar piyasaya en ucuz elemanı sunma niyetini yaşama geçirmeye başlamışken çocuk işçiliği meselesi, Suriyeli çocukların çalıştırılması gerçekten çözülebilir mi? Üstelik de konu var olan küresel ekonomik sistemden bağımsız değilken… Var olan sistemin değişmesini mi bekleyeceğiz? Yoksa devletin sermaye ile yaptığı iş birliğinden vazgeçmesini mi? Yoksa olguları tekil durumlarla açıklamaya çalışarak ebeveynleri çocuklarını çalıştırmakla mı suçlayacağız?

Ya da Türkiyeli çocukların çalıştıran sistem devam ederken bu sistemden mülteci çocukları koruyabilecek miyiz?

Evet çocuk işçiliği çocuğun insan hakları alanında oldukça karmaşık ve çok boyutlu bir sorun. Bu yüzden de bu konuda çalışanları umutsuz bırakabiliyor, onlara kendini güçsüz hissettirebiliyor. Yekpare ve kocaman bir sistemin içinde çıkışsızmışız gibi bırakabiliyor. Ancak bu çıkışsız siteme, tersine dönen dünyaya rağmen yapılabilecekler elbette var. Suriyeli çocuklarla ilgili öncelikle ebeveynlerin çalışma izinlerinin yaygınlaşması ve sosyal hakları olan düzenli işlerde çalışmalarının olanakları sağlanmalıdır. Bu çocukların okula erişimlerinin önündeki kayıt sistemindeki keyfi uygulamalardan dil problemine kadar tüm engeller kaldırılmalı. Ve tabii ki bütüncül bakış açısı için bu alanda kullanılan tüm kaynakların etkisini değerlendirecek izleme, değerlendirme ve yenileme yapacak bir mekanizmanın kurulması sağlanmalıdır.

Bu sorunun tamamen ortandan kalkması yani çocuk işçiliğinin sona ermesi için de “sitemin değişmesini” bekleme yerine ise hep birlikte; çocuk işçiliğine karşı dünyanın halihazırdaki ekonomik sistemini de iyi çözümleyerek, tüm özneleriyle birlikte etkili stratejik plan yapmalıyız. Meselenin yoksulluk, sendikal haklar ve sosyal haklar temelinde ele alınmasını sağlamalı ve görünür kılmalıyız. Var olan denetleme mekanizmalarını çalıştırmaya zorlamalı, ama mutlaka bağımsız mekanizmalar yaratmalıyız. Cezasızlığa karşı direnerek, hafıza oluşturmalı; çalışmak zorunda kalan çocuklarla birlikte, onları güçlendirecek örgütlenme pratikleri kurmalıyız.

Hem belki de Türkiye için “Tersine dönen dünyayı başka türlü döndürmenin yolu” mültecilerle ve çocuklarla birlikte alacağımız ortak yollardan geçiyordur.

*Gündem Çocuk Derneğinin Koordinatörü


İHD: ÇOCUK HAKLARI YASASI ÇIKARTILSIN

İHD'nin yayımladığı çocuk raporuna göre, 2017 yılının ilk 9 ayında 20 çocuk asker ve polisler tarafından öldürüldü. 308 çocuğun istismara maruz bırakıldığı belirtilen raporda, "Yıl içerisindeki davalarda suça sürüklenen çocuk sayısı 135 bin 517 olarak raporlanmıştır" denildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD), 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde çocuklara ilişkin raporunu açıkladı. Çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere dikkat çekilen raporda, Türkiye’de çocuk haklarına ilişkin mevzuatın yetersiz ve dağınık olduğuna işaret edilerek, “Çocuk Hakları Temel Yasası'nın çıkarılması” istendi. 

2017 verilerine göre Türkiye’de 22 milyon 891 bin çocuk olduğuna işaret edilen raporda, en fazla hak ihlalinin silahlı çatışmalardan dolayı yaşandığına dikkat çekildi. Çatışma ortamında etkilenen çocukların yaşadığı travmaların giderilmesi konusunda ne tür Psiko-Sosyal çalışmanın yapıldığı ve kaç çocuğun yararlandığı bilinmediği vurgulanırken, “Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamaya göre, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yerlerde ‘yaklaşık 300 bin çocuk eğitime erişemedi.’ 2016-2017 eğitim yılında da büyük oranda bu sorunun devam ettiği bilgisi açıklamada yer almıştır” ifadeleri yer aldı.

Raporda, sadece bu yıl içerisinde mayın ve sahipsiz bombaların patlaması sonucu 6 çocuğun, güvenlik birimlerinin silah kullanma yetkisini aşması sonucu 6 çocuğun ve ayrıca panzerlerin insanları ezmesi sonucu 8 çocuğun hayatını kaybettiği kaydedilırken, “Resmi hata ve ihmal sonucu 23 çocuk hayatını kaybetti. Büyük çoğunluğu taşımalı eğitime devam eden çocukların karşılaştığı yemekten zehirlenme vakaları ve okul servislerinin karıştığı kazalar nedeniyle 714 çocuk yaralandı” denildi. 

BEDELİ ÇOCUKLAR ÖDÜYOR

Mersin Çocuk Hakları Derneği, her türlü ihmalin ve istismarın bedelini çocukların çok ağır bir şekilde ödediğine dikkat çekerek, “Tüm dünyada çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlalleri ne yazık ki devam ediyor. Milyonlarca çocuk yoksulluk yüzünden ihmal edilmekte ve istismara uğramaktadır” dedi. Dernek yaptığı açıklamada, Ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, açlık, eğitimsizlik, şiddet ve savaşların çocuk haklarının ihlal edilmesine neden olduğuna dikkat çekti.

Açıklamada, “Ülkemizde de çocuklar, dünyadaki tüm çocuklarla birlikte aynı sorunlarla, her türlü hak ihlalleriyle ve suistimallerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Laik ve demokratik eğitim sisteminden yavaş yavaş vazgeçilme çalışmaları hızlandırılmıştır. Eğitim sisteminin bir karmaşa sistemine dönüşmesi yüzünden çocukların eğitim hakkı gasbedilmektedir. Çoğu kentlerde hava ve gıda kirliliği yüzünden çocuklar sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda bırakılmıştır. Kentlerin sağlıksız planlanmaları nedeniyle çocukların sosyal yaşamdan izole edilmesine neden olmaktadır” değerlendirmesine yer verildi.

‘ÇOCUKLAR KORUNMUYOR’

Türkiye’de Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Kanunu’nun yeterince uygulanmadığı belirtilen açıklamada, “Ülkemizi yönetenler çocukları özel olarak korumak, güvenceye almak, eğitim olanaklarından yararlanmalarını, fırsat eşitliği sağlamak, temel eğitimleri ücretsiz olarak karşılamak, fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlıklarını korumak, ekonomik amaçlı etkinliklerde her türlü sömürüye karşı korunmaları doğrultusunda gerekli her türlü önlemi almak zorundadır” ifadelerine yer verildi. 


YAŞAM HAKKI İHLALLERİ BAKANA SORULDU

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın yanıtlaması için soru önergesi veren HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Çocukların pek çok değişik gerekçe nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ifade ederek, “Bakanlığınız çocuk ölümlerine ilişkin bir çalışma yürütmüş müdür? Bu ölümlere ilişkin hazırlanmış bir rapor var mıdır?​” ifadelerine yer verdi.

Çocukların yaşan hakkının ihlali ile ilgili hâlihazırda güncel ve resmi bir veri bulunmadığını de bulunmadığını söyleyen Beştaş, “Yaşam hakkına yönelik ihlallerin yanı sıra çocukların eğitim, barınma ve sağlık gibi en temel haklardan mahrum bırakıldıkları bilinmektedir. Sokağa çıkma yasağı ile başlayan çatışmalı süreçteki çocuk ölümlerinin yanı sıra Türkiye'nin değişik illerinde yaşanan bombalı saldırılarda yahut kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş nedeniyle yine birçok çocuk hayatını kaybetmiştir” diye ekledi.

“2002 yılından itibaren kaç çocuk yaşamını yitirmiştir? Bu ölümlerin sebepleri nelerdir? Ölüm sebeplerine dair istatistiki bir çalışmanız var mı? Bu konudaki veriler ne şekildedir?​” sorularını yönelten Beştaş’ın, sorularından bazıları şu şekilde: “Kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanımı neticesinde 2002 yılı itibariyle yaşamını yitiren çocuklarla ilgili olaylarda kaç kolluk görevlisi yargılanmıştır veya yargılanmaktadır? Bakanlığınız bu davalarda müdahil olmuş mudur? 2002 yılı itibariyle orantısız güç kullanımı nedeniyle kaç kolluk görevlisi ceza almış, kaçı beraat etmiştir? Yine kaç kolluk görevlisi görevden alınmıştır? Bu konuda Bakanlığınız ortak bir çalışma yürütmüş müdür? 2002 yılı itibariyle bombalı saldırı yahut mühimmat patlaması şeklinde cereyan eden olaylarda kaç çocuk yaşamını yitirmiştir? Devletin ihmali neticesinde çocukların maruz kaldığı yaşam hakkı ihlallerine ilişkin Bakanlığınız ne tür çalışmalar yürütmüştür? Mevzuatta yer alan hükümlerin Çocuk Hakları Sözleşmesi'yle (ÇHS) uyumlu hale getirmesine yönelik bir çalışmanız var mıdır?​” 

BİNLERCE KIZ ÇOCUĞU EĞİTİMDEN KOPARILDI

TBMM Genel Kurulunda konuşan CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin, kız çocukların eğitimden koparılmasını ve zorla evlendirilmesini meclis gündemine taşıdı. 

BİR YILDA 143 BİN KIZ ÇOCUĞU EĞİTİMDEN KOPARILDI

Türkiye’de çocuk hakları açısından acı bir tablonun söz konusu olduğunu belirten Didem Engin, "Sadece geçen sene 143 bin kız çocuğumuz okula devam edemedi" sözleriyle eğitim hayatından koparılan kız çocuklarının durumuna dikkati çekti.  

643 BİN KIZ ÇOCUĞU ZORLA EVLENDİRİLDİ

Engin, 2002 yılından bugüne zorla resmi olarak evlendirilen kız çocuğu sayısının resmi verilere göre 643 bin olduğunu söyleyerek "Resmi kayıtlara girmeyen binlerce çocuğumuzu siz düşünün" dedi. 

20 Kasım Çocuk Hakları günü ile ilgili olarak KESK Diyarbakır ŞUBELER PLATFORMU, SES Diyarbakır şubesinde bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklamada özelde bölge çocuklarının, genelde ise tüm dünya çocuklarının yaşadığı hak ihlalleri ve istismara dikkat çekildi.

‘TÜRKİYE ÇOCUK HAKLARINDA SINIFTA KALDI’

Açıklamada konuşan Diyarbakır Eğitim-Sen 2 No’lu şube Eş Başkanı Fatma Budak Güler, tarihin en geniş kabul gören insan hakları sözleşmesi olan Çocuk Hakları Sözleşmesi‘nin Türkiye’de çocuk haklarının korunmasına ilişkin hiçbir yaptırımın olmadığını ifade ederek “193 ülkenin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, tarihte en geniş kabul gören insan hakları belgesidir. Kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır. Türkiye 14 Ekim 1990'da imzaladığı sözleşmeyi, 27 Ocak 1995'te Resmi Gazete'de yayımladıktan sonra yürürlüğe koydu.” İfadelerine yer verdi. 

2012 yılından bu yana kimsesiz çocukların korunma ve barınmalarının devlet eliyle vakıf ve cemaatlere teslim edildiğine vurgu yapan Güler, “Türkiye’de çocuk koruma kanuna göre evlenme yaşı 18 olmasına rağmen,  gerek medeni kanunla gerek örf ve adetlere atıfta bulunan bir kısım kanunlar eliyle örtük bir şekilde evlenme yaşı, 15’e kadar indirilmiş durumdadır. Son 10 yılda evlendirilen kız çocuğu sayısı 482 bin 908 ve 15 yaş altı 244 kız çocuğu doğum yaptı .Çocuk emeğinin ucuz olması ,çocuk işçiliğini cazip hale getirmiştir 3308 sayılı mesleki eğitim kanunu ile çocuk işçisinin ismi çıraklık olarak değiştirilmiş ve çocuk emeğinin sömürüsünün meşru zemini oluşturulmuştur” diye konuştu. 
Soma ve Şırnak’ta kömür ocaklarında kaçak olarak çalıştırılan 18 yaş altı çocukların hayatlarını kaybettiğini hatırlatan Güler, “2016 yılı verilerine göre 56 çocuk iş cinayetinden hayatlarını kaybetti. Suriye’den göç eden 3 milyonun yarısı olan çocukların akıbeti bilinmiyor. Çocuklar hayatta kalmalı, özgürce yaşamalı ve gelişmelidir. Bunu sağlamak ise tüm devletlerin görevidir. Hükümetlerin bunun karşısında mazeretleri olamaz. Buradan adil, eşit ve savaşsız bir Dünya için mücadele etmeye devam edeceğimizin sözünü tüm çocuklara veriyor, meclisi ve bakanlığı çocukların korunmasına yönelik tedbirleri biran önce almaya çağırıyoruz” diye konuştu.

2 BİN 767 ÇOCUK CEZAEVLERİNDE

Tarsus Cezaevinde çocuklu kadınları ziyaret eden İHD Akdeniz Bölge Temsilcisi Yasemin Şeker, “Kreş hakkı, çocuk için ayrı yatak, ayrı besleme, havalandırma, yeteri kadar oksijen ve oyun alanı yok” diye belirtti.   Dünya Çocuk Hakları Günü’nde cezaevlerinde bulunan 2 bin 767 çocuktan 669’u 0-6 yaş arasında. 

SADECE ADANA’DA EN AZ 2 BİN 649 ÇOCUK HAK İHLALLERİ İLE KARŞILAŞTI

Adana İHD

İHD Adana Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu, Adana’da son bir yılda çocuklara yönelik gerçekleştirilen hak ihlalleri raporunu açıkladı. İHD Adana Şubesindeki basın toplantısında açıklanan rapora göre; çocuğun cinsel istismarı, kaçırma, fuhşa teşvik, cezaevinde ölüm, aile içi şiddet, toplumsal olaylarda gözaltı, iş kazalarında ölüm gibi konularda sadece Adana’da toplam 2 bin 649 çocuk hak ihlali ile karşı karşıya kaldı. Raporu açıklayan Çocuk Komisyonu Başkanı Ayfer Güneşer, bu sayının kendilerine gelen şikayetler ve basına yansıyan haberlerle sınırlı olduğunu vurgulayarak asıl sayının daha fazla olduğunu ifade etti. Çocuklara tanınan hakların sadece kağıt üzerinde kaldığını vurgulayan Güneşer, bir eğitim ve öğretim döneminde okulda olması gereken binlerce çocuk, tarlalarda ve küçük ölçekli sanayi atölyelerinde ağır şartlarda emek sömürüsüne maruz kalmaktadır. Özellikle son birkaç yıl içinde savaş mağduru mülteci konumunda bulunan Suriyeli çocuklar açısından durum daha da vahim olarak görülmektedir” dedi. 

ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ BAKANLIĞA SORDU

Türkiye’de, özellikle 15 yaş altındaki çocukların istihdamına ilişkin ulaşılabilir güncel ve resmi veri bulunmamakla birlikte DİSK Genel-İş’in nisan ayında yayımladığı rapora göre Türkiye’deki çocuk işçiliği 2 milyona dayanmış durumda. CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Türkiye’de çalışmaya zorlanan çocuk işçileri sordu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu tarafından yanıtlanması için önerge veren Bozkurt, çocuk işçiliğinin, tüm dünyanın önemli sorunları arasında yer aldığını ifade etti.

Türkiye’de 15 yaş altı ve üzeri çalışan çocukların, “Sokakta çalışma, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma, tarımda aile işleri dışında, ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma” kategorilerine göre dağılımını soran Bozkurt, “Türkiye’de 15 yaş altı ve üzeri çalışan çocukların kaçı eğitim-öğrenimlerine devam etmektedir? Türkiye’de son 5 yıl itibariyle kaç çocuk çalışırken yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır?​” diye ekledi. 

ANA DİLDE EĞİTİM GÖREMİYORLAR

İHD İzmir Şubesi 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü vesilesi ile yaptığı açıklamada Türkiye’deki Suriyeli çocuklara dair verilere ulaşmanın mümkün olmadığını belirtirken, hem Suriyelilerin hem de Kürt kentlerinde yaşayan çocukların ana dillerinde eğitim alamadıklarını söyledi. (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et