21 Mayıs 2017 00:57

Milyonlarca mevsimlik tarım işçisi unutuldu

Adana’nın Karataş ilçesine bağlı Çağırkanlı’da mevsimlik işçi olarak çalışan ve çadırlarda yaşayan tarım işçisi kadınlarla konuştuk.

Paylaş

Volkan PEKAL
Fatma KOÇ ŞAHİN
Adana

19 Nisan’da Başbakan Binali Yıldırım’ın imzasıyla mevsimlik tarım işçileri hakkında bir genelge yayımlandı. Pek çok gazete genelgeyi “Milyonlarca mevsimlik tarım işçisi unutulmadı” başlığıyla yayımladı. Ancak gerçekler öyle mi gelin mevsimlik tarım işçilerinin yaşamlarına ve çalışma koşullarına bir göz atalım. Adana’nın Karataş ilçesine bağlı Çağırkanlı’ya gelerek mevsimlik işçi olarak çalışan ve çadırlarda yaşayan tarım işçisi kadınlarla konuştuk.

GÖÇ VE ÇALIŞMA ZORUNLULUĞU OKULU BIRAKTIRIYOR

Urfa Viranşehir’den ailesiyle birlikte Adana’ya gelen Gülistan Gül, 9 yaşında başlamış tarım işçiliğine. Gülistan, 18 yıldır tarlalarda çalışıyor. 8’inci sınıfa kadar okula gitmiş, sonra hem çalışmak zorunda olduğu için hem de Viranşehir’deki evlerinde tek kalamayacağı için okulu bırakmak zorunda kalmış, Tarım işçilerinin çocuklarının neredeyse tamamı gibi.

KADINLARIN MESAİSİ BİTMİYOR

“Gençliğimizi yaşayamıyoruz. Gezip eğlenmek bizim de hakkımız” diyor Gülistan, sabah işe gitmek için 5’te kalkıyor, günü öğle molası ve akşam 5’teki paydosun ardından ev işleri ile devam ediyor. “Ekmek yapacaksın, yemek yapacaksın, o, bu diyene kadar yoruluyoruz, akşamları yatamıyoruz bile” diyor.

GÜLİSTAN’IN HAYALİ, İŞTEN ÇIKINCA EVİNE GİDEBİLMEK

Konaklayacakları yere geldiklerinde elektriğinden, suyuna, çadırın kurulmasına kadar her şeyi kendilerinin yaptığını anlatan Gülistan, bazı yerlerde çadır yeri, elektrik ve su için arazi sahibine para ödediklerini söylüyor. Yazın sıcağını, kışın soğuğunu, yağmurunu, çamurunu çektiklerini anlatan Gülistan’ın hayali düzenli bir işinin olması ve akşamları işten çıkınca evine dönebilmek. “Bizim de normal hayatımız olsa” diyor Gülistan, “Rahatça oturabileceğim bir ev istiyorum. Ateşi yakacağım, yemeği koyacağım diye bir sürü zorluk çekiyoruz. Bütün hayatım çadırda geçti. Bu hayattan kurtulmak istiyorum” diye anlatıyor dertlerini.

Gülistan yılın 11 ayı evinden uzakta yaşıyor. Bu kadar çalışmanın karşılığında aldıkları para ise geçinmelerine yetmiyor. Bir yandan çalışıp borçlarını öderken, sezonun boş geçen günlerinde cepten yiyip, elçilere borçlanıyor, sonra da o borcu ödemek için çalışıyorlar. 

‘KİMSENİN AKLINA HASTALIK GELMİYOR’

Başbakanlık Genelgesinde sağlık hizmetlerinin karşılanacağı yönünde de bir madde var, ama Gülistan şu sözlerle özetliyor sağlık konusunu: “Hasta olursak dok-tora gitmiyoruz. Çadırda bir gün dinleniyoruz. İkinci gün hasta olsak da tarlaya gidiyoruz. Borçlar falan derken aklına rahatsızlık bile gelmez.”

ÇOCUKLARINI ÇADIRDA DÜNYAYA GETİRMİŞ

Yaşamının büyük bölümünü il il gezerek tarım işçiliği ile geçirmiş olan Zeytin de iki çocuğunu çadırlarda dünyaya getirmiş. Büyüttüğü çocukları tarlalarda çalışan Zeytin, çadırda, yazın sıcağı, sineği, kışın çamuru içinde tarlaya gidenlerin çocuklarına bakıyor. Herkes tarlaya gidince çadırın bütün işleri Zeytin’e kalıyor, yemek yapıyor, ortalığı temizliyor, çocuklara bakıyor. Herkes tarladan dönünce de çamaşır mesaisi başlıyor Zeytin’in. Hava soğuk olduğunda günlerce banyo yaptıramıyormuş çocukları, Çocukları için sağlıklı, temiz bir ortam istiyor o da.

İLAÇLAMA, SAĞLIK TARAMASI YAPILMIYOR

Yaz günleri çok sinek olduğundan şikayet eden Zeytin, ilaçlama, sağlık taraması gibi hizmetlere hiç rastlamamış yıllardır. Şimdi Adana’da kaldıkları çadırlarını kendilerinin kurduğunu, elektriği kendilerinin çektiğini söyleyen Zeytin, gittikleri yerlerde elektriğin kaçak olduğu gerekçesi ile gelen yetkililer tarafından kablolarının koparıldığını anlatıyor.

Çocuklarının sürekli hastalandığını anlatan Zeytin, kendisi ve çocukları için sağlıklı bir ortam istiyor. Eldivenleri kendileri almak zorunda oldukları için eldiven yırtılınca ellerinin yara olduğunu söyleyen Zeytin, ayaklarında oluşan mantarlar yüzünden yürümekte zorluk çektiğini anlatıyor.

TÜRKİYE’DE MEVSİMLİK İŞÇİLİK

- Dünyada 450 milyonu mevsimlik, 1.1 milyar tarım işçisi var. Türkiye’de ise 6.5 milyon tarım işçisinin yaklaşık yarısı mevsimlik tarım işçisi olarak çalışıyor.

- Her iki mevsimlik işçiden biri doğduğu andan itibaren mevsimlik tarım için seyahat ediyor. 48 farklı ile mevsimlik tarım iş gücü gidiyor.

- Mevsimlik tarım işçilerinin yaklaşık yüzde 60’ının geliri ulusal yoksulluk sınırının altında.

- Mevsimlik tarım işçisi kadınların yarısı ergen yaşta anne oluyor. Anne ölümü riski de, bebek ölüm riski de çok yüksek. Bebek ölüm riski beş kat fazla

- Kız çocuklarının dörtte biri okul ile tanışmıyor.

GENELGEDE NELER VAR?

  • Sabahın köründe tarlada başlayan, gece yarısına kadar bitmeyen mesai, sağlıksız koşullar... Başbakanlık bir genelge yayınladı ama genelge tarlaya ulaşamamış görünüyor!

19 Nisan’da mevsimlik tarım işçileri hakkında çıkan Başbakanlık Genelgesi’nde aslında mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı sorunların neredeyse tamamı ele alınmış. Tarım işçileri ile ilgili hazırlanan bir önceki genelge 2010 yılına ait, Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık yıllarına. Yeni genelgenin daha ayrıntılı hazırlandığını söylemek mümkün. Ancak Gülistan ve Zeytin’in anlattıklarına bakılırsa genelge hiç yayımlanmamış gibi. Peki genelgede neler var, bir göz atalım.

‘SAĞLIKLI BARINMA OLANAĞI SAĞLANACAK’

Mevsimlik tarım işçilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde eğitim ve sosyal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve barındıkları yerlerde alt ve üst yapının dikkate alınarak geçici yerleşim alanlarının oluşturulacağı söyleniyor. Bu yerleşim alanlarının “Sel, su baskını gibi doğa olaylarından olumsuz etkilenmeyecek durumda, sağlık koşullarına ve işçi sayısına uygun, hijyenik olması” gerektiği söyleniyor. Genelgeye göre bu konuda sorumluluk valiliklerde. Bütçe de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilen ödeneklerden oluşturulacak. İşçilerin barınma alanlarındaki su ve elektrik hizmeti, abonelik ve kullanım bedellerinin de yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları ile il özel idareleri bütçelerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca aktarılan ödeneklerden karşılanacağı belirtiliyor.

KAZALAR ÖNLENEBİLECEK Mİ?

Özellikle mevsimlik tarım işçilerinin çalışmaya gittiği ve döndüğü tarihler sık sık “trafik kazası” haberleri duyarız. Bunlara aslında “kaza” demek mümkün değil. Çünkü yıllardır uygun olmayan araçlarda, üst üste taşınan işçiler için “kaza” aslında göz göre göre geliyor. Her yıl onlarca işçi göç yolunda kurban ediliyor. Bu yıl yayımlanan genelgede de bir öncekinde olduğu gibi bu konuya ilişkin bir madde yer alıyor. Genelgede işçilerin göç döneminde göç alan ve veren yerler arasında trafik denetimlerinin artırılacağı, araç ve yol güvenliğinin sıklıkla yapılacağı ve işçileri taşıyan kara yolu araçlarının 24.00-06.00 saatlerinde şehirler arası yolculuk yapmamalarının sağlanacağı belirtiliyor. Bu maddede 2010 yılındaki genelgeye önemli bir fark yok. Uygulamada bir fark olup olmayacağını ise zaman gösterecek.

‘MOBİL SAĞLIK EKİPLERİ GÖREVLENDİRİLECEK’

Sağlık koşulları da en önemli noktaların başında geliyor mevsimlik tarım işçileri açısından. Hem barındıkları hem de çalıştıkları yerler pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor. Toplanan ya da ekilen tarım ürünlerindeki zirai ilaçlar zehirlenmelere, kalıcı ya da geçici rahatsızlıklara yol açıyor sık sık. Genelgede Mobil sağlık ekipleri oluşturulacağı belirtiliyor ve şu ifadelere yer veriliyor: “İl halk sağlığı müdürlüklerince mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin kanser taramaları ile bulaşıcı ve salgın hastalıklara karşı düzenli sağlık taramaları, aşılamaları, gebe, bebek ve çocukların izlemleri yaptırılacak, üreme ve kadın sağlığı hizmetleri, çevre sağlığı hizmetleri ve sağlık okuryazarlığı faaliyetleri periyodik olarak yürütülecek, bu hizmetlerin ve hizmetlere erişimin kolaylaştırılması amacıyla mobil sağlık ekipleri oluşturulacak. Ayrıca, mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda sağlık personelinin istihdamı sağlanacak ve hizmet ihtiyacına göre personelin çalışma saatleri düzenlenecek.”

‘İŞÇİLERİN ÇOCUKLARI EĞİTİMLERİNE DEVAM EDECEK’

Mevsimlik tarım işçileri okullar kapanmadan göç yollarına düşer, okullar açıldıktan epey bir süre sonra dönerler evlerine. Bu durum çocuklarının eğitim hayatının en iyi ihtimalle parçalı bir şekilde devam etmesine neden oluyor. Ancak özellikle kız çocukları için eğitime devam etme koşulları oldukça düşük. Mevsimlik tarım işçileri çalışmaya gittikleri bölgelerde de çocuklarını okula gönderebiliyor bazen. Ancak hem çocukların tarlada yardımcı işçi olarak görülmesi, hem yeni gideceği okula uyum sürecinin zorluğu hem de çoğu zaman yakında okul bulunmadığı için eğitim hayatı hayal oluyor işçilerin çocuklarına.

Başbakanlık Genelgesinde şartlı nakit transferi gibi tedbirlerin uygulanacağı, çocukların okul kıyafetleri ve malzemelerinin Valilikler tarafından sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla temin edileceği, özel eğitim ihtiyacı bulunan çocukların da eğitim imkanlarından yararlandırılacağı belirtiliyor.

ÖNCEKİ HABER

Bahçeşehir gölet projesi tartışmaları devam ediyor

SONRAKİ HABER

DHL direnişi: Ne kadar sürerse sürsün biz buradayız!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa