06 Aralık 2016 00:41

TEOG sınavında savaş ve ölüm kutsandı

12-14 yaşlarındaki çocukların girdiği Temel eğitimden Orta Öğretime Geçiş (TEOG) sınavında sorulan sorularda 'vatan için öldürmek ve savaş' kutsandı.

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

15 Temmuz darbe girişiminin ardından, bilimsel eğitim taleplerine ve pedagojik kaygılara rağmen okullarda yaygınlaştırılan “Savaş, vatan, ölüm, şehitlik, vatan için öldürmek” söylemleri TEOG sınavına da taşındı. 23 ve 24 Kasım’da gerçekleşen ve 12-14 yaşlarında 1 milyonu aşkın öğrencinin katıldığı, 1. TEOG sınavının din kültürü ve ahlak bilgisi bölümünde öğrencilere ölümü kutsayan bir soru soruldu. 15 Temmuz Darbe girişimine gönderme yapan soruda, “Halil, ülkesinin karanlık güçler tarafından işgal edilmek üzere olduğunu anladığında bunu engellemek için bir şeyler yapması gerektiğini düşündü. Çünkü adaletin olmadığı topluluklar yok olmaya, zulme rıza gösteren halklar rezil olmaya mahkumdu. Bu yüzden vatanını korumak için elinden geleni yapmaya karar verdi. Duasını edip, ailesi ile helalleşip Allah’a sığınarak evden ayrıldı” paragrafı verilerek, Halil’in bu davranışının “rızık, tevekkül, toplumsal yasa, irade ve sorumluluk” şıklarından hangisine örnek bir durum olmadığı soruldu. 

'ÇOCUK FARKLI OLANA DÜŞMANLAŞTIRILIYOR'

TEOG’da çıkan bu soruyu gazetemize değerlendiren Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, bu tür soruların çocukların psişik, zihni ve bilişsel dünyaları ile ahlaki-moral gelişimlerine olumsuz etkileri olduğu konusunda uyardı. Bu şekilde eğitilen çocuk veya gencin dünya algısının “kötülük-iyilik kategorisi” üzerine yerleştirildiğine vurgu yapan Gümüş, “Buradan Müslüman olmayan birini anlama çabası daha baştan köreltiliyor. Bu durumda farklı duygu ve düşüncedeki insanlarla uygun bir iletişim çabası da yok ediliyor. Hatta İslam dininin emrine uygun hareket etmeyenler günahkar ve kötü sayıldıklarına göre onlarla sürekli mücadele, onları baskılama, gerekirse de öldürme fikri aşılanıyor” dedi.  

‘ÇOCUKLARIN PSİŞİK, ZİHNİ VE BİLİŞSEL DÜNYALARINI OLUMSUZ ETKİLER’

Dinlerin tartışılmasız, iman konuları olmasından kaynaklı ders olarak okutulmasının özellikle bir başarı veya başarısızlık ölçütü haline getirilmesinin uygun olmadığını söyleyen Gümüş, bu tür soruların çocukların psişik, zihni ve bilişsel dünyalarına ve ahlaki-moral gelişimlerine olumsuz etkilerinin olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: “Çok büyük kültürel ayrımcılık ve kültürel ırkçılık olup bu tür soruların çocukların psişik, zihni ve bilişsel dünyaları ile ahlaki-moral gelişimlerine nasıl olumsuz etkilerinin olduğu da tek tek derinlemesine çözümlenmesi gereken konulardır. Şeriatla yönetilen devlet ve rejimlerde bile bunların birer başarı ölçüsü yapılması ağır bir durumdur. Tüm bu uygulamalar, ne yazık ki, din ve mezhep temelli ayrımcılığın en veciz, en kaba örneklerini oluşturmaktadır.”

Gümüş, okulların, ders müfredatları ve başarı ölçütlerinin çocukların bedensel, psişik, zihni-entelektüel, moral gelişimlerine uygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. 

‘SOSYAL ADALETSİZLİĞİ SAĞLAYANLARA İTAAT VURGUSU’

Yine TEOG sınavının din kültürü ve ahlak bilgisi bölümünde “Dürüst  ve çalışkan bir esnafın maddi durumu kötüleşince Allah’a güvenerek isyan etmemesi” vurgusu yapılıyor. Bu soruyu da değerlendiren Gümüş, “Dürüst bir esnafın karşılığını alamamasının Allah’a bağlanmasına varan bir  ‘itaat-kulluk’, aslında Allah’a değil ülkedeki asayiş sorununu çözmeyenlere, sosyal adaletsizliği yaratan ayrımcı-adaletsiz sisteme, dolayısıyla haksız hukuksuz iktidara ‘kulluk’ öneriliyor, buradaki tevekkül mevcut iktidar ilişkilerinin ideolojik bir ayağına dönüştürülüyor” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Fitch'den Türk bankaları raporu 

SONRAKİ HABER

‘Aile içi cinayetler artmadı, basın ilgi gösteriyor'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...