26 Eylül 2016 13:48

Kapitalizmde zaman

Herkes kolundaki saat göstergesindeki zaman kadar yaşarken bu gösterdeki zaman maddi durum, para ve bilhassa mülkiyet ilişkisi üzerinden şekilleniyor.

Paylaş

Mehmet PEKER
Kayseri

İnsanlık tarihinin ilk gününden itibaren belki de hiç değişmeyecek bir talep ölümsüzlük. Bu konu üzerine bilim insanları, simya dalı üzerinden çalışmalar yürütmüş, ölümsüzlük iksirini bulduğunu iddia edenler bile olmuştur. İçinde yaşadığımız kapitalist sistemde ise bu tartışmalar kendine yaşlandırmayı önlemek üzerinden yer bulmuştur. 
Sözü çok uzatmadan bu konuyu yönetmenliğini Andrew Niccol’ün yaptığı orijinal adı “In Time” olan ve Türkiye’de 2011 yılında “Zamana Karşı” ismiyle gösterime giren film üzerinden ele almak istiyorum.

ÇALIŞMAK İÇİN YAŞAMAK, YAŞAMAK İÇİN ÇALIŞMAK!

Filme kısaca göz atalım. Filmde insanlar, 25 yaşına kadar yaşlanmakta, daha sonra hiçbir yaşlanma belirtisi göstermemektedir. Herkes kolundaki saat göstergesindeki zaman kadar yaşarken bu gösterdeki zaman maddi durum, para ve bilhassa mülkiyet ilişkisi üzerinden şekilleniyor. Özetle, kişinin yaşam süresi üretim ilişkisine dahil oluş biçimine göre belirleniyor.
Bu bağlamda, filmde karşımıza iki grup –iki sınıf- çıkıyor: birinicisi yoksul bir bölgede kendini ve ailesini hayatta tutmaya çalışan insanlar, diğeri zengin ve zamanı bol insanlar.
Bir taraf tıpkı günümüzde ki gibi yaşamak için sürekli çalışmak zorunda iken diğer taraf sınırsız denilebilecek bir yaşam süresine sahip, zengin ve zamanı az olanları sömürmekle meşgul. Burada da zenginliğin temeli artı değer sömürü ve üretim araçlarına sahip olma durumuyla bağlantılı. Filmde üretim araçlarını elinde bulunduranlara hayat, tüm zenginliği yaratmalarına rağmen işçi ve emekçilere ise ölüm, zorluk var.

BİR METAL İŞÇİSİ: WILL SALLAS!

Filmin ana karakteri Justin Timberlake’in canlandırdığı, Will Sallas zamanın depolanabildiği metal bir alet üretimi yapan fabrikada işçidir. Fabrikanın bir köşesinde zamanı bittiği için ölen işçiler günümüzdeki iş cinayetlerinin adeta bir yansıması. İşçi Will’in günlük ücret olarak bir dahaki mesai başlangıcına yetecek kadar zaman alıyor. İşçi neden yevmiyesini eksik aldığını sorduğunda “Kotayı doldurmadın.” cevabını alıyor. Filmden bakacak olursak belki de milyonlarca yıla sahip olan fabrika sahipleri, işçilerin birkaç dakikasına göz dikiyor. Filmde dikkatimi çeken başka bir ayrıntı ise bir fincan kahvenin dört dakika değerinde olması. Günümüz de ise bir işçi ancak bir saatlik ücreti ile bir fincan kahve içebiliyor.

BU KARA DÜZENE SON VERMELİ

İş çıkışından sonra, akşam barda çıkan olaylar sonrası Will, saatine 150 yılı aşkın bir sürenin eklendiğini fark ediyor. Bu sürenin sahibi ölü bulununca cinayetle suçlanan Will’in önündeki tek seçenek, zenginlerin genç kalarak refah içinde sonsuza kadar yaşayabildiği, yoksulların ise hayatta kalabilmek için sürekli çalıştığı, dilendiği, çaldığı bu sistemi yıkmak. Günümüzde de durum bundan farksız değil. Savaşlardan, ağır çalışma koşullarından, sömürüden kurtulmanın tek yolu bu çürümüş talancı kapitalist sistemi yok etmek. Will bireysel de olsa bu sisteme baş kaldırıyor.

ÖNCEKİ HABER

Yerleri süpürüyordu

SONRAKİ HABER

Ne çektiler? Niye çektiler?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa