20 Ağustos 2016 00:51

‘Darbe girişimi’ ve OHAL sonrası metal işçileri ne diyor?

Kayseri'den bir metal işçisi çevresindeki işçilerin darbe girişimi ve OHAL sonrasındaki düşüncelerini Evrensel'e yazdı.

Paylaş

Bir Metal İşçisi
Kayseri

Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra yaşanan olağanüstü dönemle birlikte gazetemiz Evrensel’e mektup yazan işçi arkadaşların anlattıkları ile bizim fabrikada cereyan eden olaylar arasındaki farklar nelerdir? Sizlere yansıtmaya çalışacağım…

Birkaç soru ile devam edeyim… 15 Temmuz’dan sonra demokrasi kazanmış mıdır? Niye kendi aramızda konuşurken demokrasi meselesi pek anlaşılır gözükmüyor? ‘Kazanılmıştır’ diyenler askerin yaptıkları sonucunda ‘evet’ diyenler yoğunlukta olduğunu görüyoruz.

İşçilerin genel anlamda ana akım medyadan gördüğü gibi tartışmalara katılması oldukça fazla oluyor. İşçiler, demokrasi meselesinde İstanbul’da üç partinin katılımı ile yapılan mitingine dair izlenimleri; memlekette ‘mesele vatan olunca bir araya geline biliniyormuş’ oluyor.

Bundan sonraki dönem için demokrasi meselesi daha iyi olacak. Ertesi gün Evrensel Gazetesi’nde Adana’da bulunan Yağmur Mobilya işçilerinin anlattıklarını ben de işçi arkadaşlarıma anlattım. Haberde şöyle diyordu; “Darbe girişimi sonrası yaklaşık bir aydır Cumhurbaşkanı’nın çağrısı ile birlikte alanlara çıkarak destek verdik. Şimdi iki aydır haklarımızı ve kıdem tazminatlarımızı alamadık. Çok zor günler geçiriyoruz.” Bunları anlatınca bir işçi arkadaş, “Nerden okudun bu haberi? Şu an ülkede böyle bir durum yok ki” diyordu. Ben de ona şöyle dedim: “İşçilerin gazetesi ve televizyonu var. Oradan öğrendim…”

Şimdi soruyorum hepinize Cumhurbaşkanı Yağmur Mobilya işçilerine sahip çıkıyor mu? Hep bir ağızdan “Yağmur Mobilya işçilerine sahip çıkmazsanız, yanımızda olmazsanız yarın biz de sizin yanınızda olmayız” demeliyiz.

İşçilerin gayet demokratik bir talepte bulundukları açıkken, neden hak istenince ‘vatan haini’ muamelesi yapılıyor? Hani demokrasi nöbetleri nerde kaldı? Bizler demokrasiyi 15 Temmuz’dan bu yana tartışıyoruz. Şimdi OHAL nedeniyle patronlar ve işçiler arasındaki fark sizce demokrasiye uygun mudur? Bu soru üzerine birkaç işçi uzun uzun düşünmeye başladı. Sonra bir tanesi ‘işçi için bir demokrasi zaten yok’ dedi.

Düşünenlere ne düşündüklerini sordum. Şöyle başladı bir işçi; “Mesele para meselesi olunca her şey değişim gösterir” diyor. Diğer işçi hemen söze giriyor: “Vatan elden gidiyordu. Ne parası şimdi parayı düşünecek zaman mı kardeşim? Ülkenin doğusunda PKK, batısında ‘paralel yapı’ ülkeyi bölmeye çalışıyor. Siz hâlâ kendinizi düşünüyorsunuz. Ne demokrasisi şimdi sadece vatan var” diye çıkışıyor.

“Ölümlerin hiç kimseye faydası yok bunu sen de ben de çok iyi biliyoruz. Bu ülkede demokrasiden demokratikleşmeden bahsediyorsak Kürt sorunun gerçek çözümü ise demokratikleşmeden geçiyor” dedim. “Peki” demesine dedi ama “Yarım asırdır bu savaş devam ediyor” dedi. Sonra işten çıktık.

Servisle giderken OHAL üzerine sohbet ederken OHAL’in ilk işçileri vurduğunu söyledim. “Hani nerde?” dediler… Avcılar Belediyesi’ndeki işçilerinden bahsettim. OHAL asıl onlara gibi gözükse de işçilere ve emekçilere yöneliktir. “Hani OHAL işçileri etkilemeyecekti?” dedim. Birkaçı “Demokrasi hepimiz için lazım” diyorlardı. “Darbe girişiminden bugüne yapılan demokrasi mitingleri acaba gerçekten demokrasi için mi yapılıyor?” dedim. Bazıları “Ne demokrasisi kardeşim? Cumhurbaşkanı puan topladı. Bundan da kendi kazançları çıkacak” dediler.

Bazı işçiler “İyi, güzel de nasıl yapacağız?” diyorlardı. Kürt-Türk, Sağcı-Solcu, Alevi-Sünni diye kutuplaşmalardan uzaklaşarak gerçek örgütlü birer işçi olarak hareket edersek bizim kazançlı çıkacağımızı söylüyordum. “Zaten örgütlüyüz” dediler. Ben de tam bunun için diyorum ki gerçek örgütlü olmalıyız. Yani sendika bizim gerçekten olsa bizim kazançlı çıkacağımızı söyledim. Sendikamız Çelik-İş 15 Temmuz’dan itibaren meydanlarda demokrasi nöbeti tuttu. Eğer gerçekten demokratik bir sendika olsaydı. 1 Mayıs işçi bayramında da meydanlarda olurdu. Çelik-İş’in örgütlü olduğu birçok ilde Kayseri’de Sakarya’da ve Bursa’da işçilerin toplusözleşme dönemlerinde işçilerin sözleşmede ne istedikleri sorulmamıştır bile. İşçiler taleplerini belirttikleri durumda ise Çelik-İş ve patron işbirliği yaparak mücadeleci işçileri işten attırmışlardır. Bende bu durumda nerede bu Çelik-İş’in demokrasi kahramanlığı ve sözde demokratlığı diyorum? Bu ülkede sorunlarımızın çok olduğu gerçeğini görerek gerek gündelik hayatta gerekse fabrika hayatındaki sorunların ülke gündemiyle öteden beri görmezden gelindiğini söyledim. Sorunlarla baş edebilecek yapı ile hareket edersek kazanırız dedim. Yani bu ülkedeki bütün işçiler sorunlarla topyekün mücadele edersek kazanacağımızı konuştuk. Ve bu sohbetlere artık hız vermeliyiz…

ÖNCEKİ HABER

OHAL: Sermaye için olanak işçi için baskı

SONRAKİ HABER

‘Varlık Fonu çıkmazdaki mega projeler için’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...