02 Temmuz 2016 09:39

Başka bir halı saha mümkün mü?

Futbolu sevmek, bir parçası olmak ve böylece şiddetsiz bir dili yaygınlaştırmak isteyen kadınların önünde pek çok engel var.

Paylaş

Duygu AYBER
Daha çocukken futbolun “erkeklik” dolu bir alan olduğu kafamıza vura vura öğretildi. Bizden önce ip atlamamız beklendi, dantelli çoraplarımızla. Harala gürele tek kale maç yapmamız değil. Geç saatlere kadar sokakta oynayamadık belki de. Annemiz bağırdı balkondan: “Aman ha laf söz olur!”
Çoğumuz bu dilin içine doğduk aslında. Toplum olarak kadın kelimesinin namusla, iffetle bir tutulduğu bu dile kayıtsız kalışımız da bundan. Bu yüzden futbolu sevdiğini söyleyen bir kadına ilk olarak ofsaytı bilip bilmediği, eğer takım tutuyorsa o takımın ilk 11’i soruldu. Kem küm etse; “Aman abi, kadınlarla olmaz bu iş”, “Futbol erkek oyunudur” ile başlayan cümleler kuruldu. Öyle ki; aslında bu ayrımcı dilin mağduru olan kadınlar da bu mecrada var olabilmek için onların dilinden konuşmaya başladılar. İyi oynamadığını düşündüğü bir futbolcuya “Ayağa kalk da adam gibi oyna” diye tezahürat yaptılar. Böylece hem tribünde hem de sahada istenmeyen cinsiyet olmak yerine, güçlü olanın yanında yer almak zorunda kalarak, kendilerini kabul ettirdiler.
Ya da aksine... Bu sporda varlık göstermeyi tercih bile etmediler. Ama boş koltuklarla bir tutulan “cezalı maç” uygulamalarının bir parçası olmaktan da kurtulamadılar. 

FUTBOL İYİ ÇEVRESİ KÖTÜ
Futbolun bu erkek egemen hali; taraftarıyla, futbolcusuyla sektörün her katmanını sarıp sarmalamış durumda. Oyunu sevmek, bir parçası olmak ve böylece şiddetsiz bir dili yaygınlaştırmak isteyen kadınların önünde ise pek çok engel var. Çünkü dört bir yanımız; yaşam enerjisini “kadına ofsaytı anlatmak” konulu geyiklerden alan, “Koyduk mu?” diye slogan atan, üstelik bunun cinsiyetçi olmadığını forma rengi fark etmeksizin tek yürek savunan erkeklerle dolu! 
Kadınların gerçek hayatta şiddet, taciz, tecavüze maruz kaldığı, vahşice öldürüldüğü, çocukların cinsel suç mağduru olduğu, kız çocuklarının okumaya değil de “iyi bir anne” olmaya teşvik edildiği bu ülkede, bir de taraftarların, kulüplerin, yöneticilerin, sporcuların cinsiyetçi dilini gerek sloganlarıyla, gerek hareketleriyle, gerek reklamlarıyla dayatmalarının tahammül edilir bir yanı kalmadı! Bu bize göre bu suçtur ve bu suça ortak olmayın! Bizler bu suçun ne “bu işin raconu böyle” bahanesiyle meşrulaştırılmasını, ne kulüp başkanlarının kadın düşmanı söylemlerini kabullenmeyi, ne de bunlara sessiz kalarak bu suça ortak olmayı istemiyoruz. 
Artık fütursuzca kadın düşmanlığı, nefret dili ve şiddet üretmenizi istemiyoruz. AMK adında bir gazetenin varlık göstermesine alışmak da istemiyoruz. Eğer birbirinizi aşağılamak istiyorsanız da bunu beceriniz üzerinden yapın, kadın varlığını ve bedenini aşağılayarak değil! Bu yüzden biz diyoruz ki, başka bir halı saha mümkün. Kadınlar olarak takım kurabilir, “koymak” için değil keyif almak için maç yapabilir, futbolu bu şiddetin üretilmesine karşı taraf yapabiliriz.
İşte bu yüzden diyoruz ki: “Sokakları da, tribünleri de, halı sahayı da terk etmiyoruz!”
Bu böyle biline... 
 
OFSAYTSIZ HALI SAHA HİKAYESİ
“Yapabiliriz” dedik ya hani. Bunun bir hikayesi var elbet.
Bir yıl kadar önce halı sahada her hafta düzenli maç yapan erkek arkadaşlarımı izlemeye başladım. Halı sahaya ilk girdiğimde burnumu sızlatan o keskin ter kokusu dün gibi aklımda. Kadınların rahatça gidebileceği alanlar olmadığının farkındaydım, ama bu kadar erkeklik kokan bir yer olacağını da düşünmemiştim. Biraz şaşkın, biraz heyecanlı seyredaldım maçı. Başlarda tribünde yalnızdım. Her hafta sanki o maça ben de çıkacakmışım gibi hazır bekledim. Kimi zaman dalga konusu olduysam da umursamadım. Bu arada zamanla çoğaldık tabi. Bir, iki derken tribünü kadınlarla doldurduk. Bu durum, orada var oluşumuzun bazı şeyleri değiştirdiğini de farketmemizi sağladı. Misal, oyunculardan biri iyi oynamadığını düşündüğü takım arkadaşına can hıraş küfretmek istese de bunu biz varız diye yapamadı. “Akmasa da damlar” derler ya işte ondan. Bu bir yere kadar iyiydi...  
Bu arada maçları izlerken aldığımız keyif katlandı katlanmasına, ama bize yetmediğini de anladık. Artık biz de oynamak istiyorduk. Sahaları kadınların rahatça girebileceği bir alana dönüştürmenin önemi konusunda da hemfikirdik. Böylelikle “Ben oynamayı bilmiyorum”, “Bana göre değil” gibi nedenlerin önemini yitirmesini sağlayarak, kadınlara açık bir futbol ortamı yaratabileceğimize inandık. “Biz size yapamazsınız demiyoruz, o kadar kadın bir arada duramazsınız”, “Fıtratınıza ters” ile başlayan cümlelere yanıtımız da gecikmedi. Bir grup kadın düzenli olarak futbol oynamak için hazırlıklara başladık. Keyifli bir maç bile yaptık üstelik.
Velhasıl; biz ofsaytı bilsek de bilmesek de kendi sahamızda bile deplasmandayız belki ama birlikte sohbet ederken “Keşke konuşmanın ötesinde birlikte bir şey yapsak” fikri üzerine başladığımız kadın kadına futbol oynama isteği yalnızca bir istek, bir heyecan olarak bir köşede beklemiyor artık. 
 

ÖNCEKİ HABER

101 Korkmaz İnsan, Barış ve Dostluk Futbol Turnuvası’nda 

SONRAKİ HABER

Atık toplama merkezinin kadın işçileri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...