4 Nisan 2012 13:09

4+4+4’ü bir de onlara sorun

Volkan Pekal

Yasanın hayata geçmesiyle yaratacağı sonuçların ne olduğunu görmek için maddi olanaksızlıklar yüzünden eğitimine devam edememiş ve çocuk yaşta işçiliğe başlamış binlerce gencin yaşadıklarına bir göz atmak yeterli. Mesela saya işçileri...

Ayakkabı, mobilya, tekstil, inşaat gibi iş kollarında birçok işçi çalışmaya çocuk yaşta başlıyor. Ailelerinin yoksulluğu omuzlarında; okumaya çalışan gençler, ya işi okulla birlikte yürütmeye çalışıyor, ya da okulu bırakıyor. Önce çırak sonra kalfa sonra usta oluyorlar. Çekirdekten yetişiyorlar yani. Bir mesleğe çocukluğunu ve gençliğini verdikten sonra bunun karşılığını almak istiyorlar. Çocuk işçiliği arttıracak olan yasa değişikliklerini, yaptıkları grevle gündeme gelen Büyük Saat Ayakkabıcılar Çarşısında çalışan genç işçilerle konuşuyoruz.

SADECE İLK DÖRDÜ OKUYABİLDİ

23 yaşındaki Metin Yılmaz, ailesine katkıda bulunabilmek için 4. sınıfta okulu bırakıp simit satmaya başlamış. Yani 4+4+4’lük sistemin ilk 4’üne denk geliyor onun okuyabilme süresi.

Çok sevdiği Adana Demirspor’un maçlarında sakız ve su sattığını, bir dönem ise hırdavat sattığını anlatıyor Metin. 17 yaşındayken dayısının oğlunun teşvikiyle bir meslek sahibi olmak için saya işine başlayan Metin, okulu bırakma sebebini basit bir şekilde “Durumumuz iyi değildi” diyerek açıklıyor. Yeni eğitim sisteminden bahsettiğimizde Metin, “Çok fazla gariban aile var. Çocuklarını okutamıyorlar. Devletin bu sorunları düzeltmesi gerekiyor. Çocuğum olunca okutacağım ama şartlar zor” şeklinde konuşuyor.

BABA GÖNDEREMİYOR DEVLET GÖNDERMELİ

Bir başka atölyeye giriyoruz. Atölyelerin çoğunda gördüğümüz gibi burada da kardeş ya da akrabalar beraber çalışıyor. Kadir Yalçın bu mesleğe 9 yaşındayken başlamış. Çocukluğu buralarda geçmiş.  “Cezaevi ihaleleri yapana kadar okul yapsınlar. Baba beni okula gönder diyeceğine devlet beni okula gönder desinler. Babalar istese de gönderemiyor” diyor Kadir, “Okuma imkanı versinler de görsünler okuyor muyum okumuyor muyum?​” diye de ekliyor.

Vahap Yalçın, “Kardeşim ben askere gittim diye okulu bıraktı. Evde çalışacak başka kimse yoktu” diye söze giriyor. “10-15 yaşındaki çocuk buraya çalışmaya geliyor. Durumu olsa gelmez. O zaman maaş bağlayacaklar” diyen Vahap “Ama soba parasını bile çocuklardan alıyorlar” diye sitem ediyor. (Adana/EVRENSEL)


‘EĞİTİMİN PARASIZ OLMASINI İSTİYORUZ’

8 yıldır çalışan 22 yaşındaki Arif Buşai, parasızlıktan okulu bıraktığını sonra cezaevine girdiğini anlatıyor. Arif, sigortalı bir iş aradığını, sabıkalı olduğu için hor görüldüğünü söylüyor. “Ben de memur olmak isterdim ama okuyamadım” diyen Arif, cezaevinde de benzer muamelelerle karşılaştığını aktarıyor. “Sen adam olamazsın, sen Kürt’sün, bu ülkenin sana ihtiyacı yok, siz ancak hırsızlık yaparsınız” gibi sözlere maruz kaldığını dile getiren Arif, yasa değişikliğiyle ilgili BDP’nin ‘Ana dilde eğitim’ önergesinin reddedilmesini sorduğumuzda, “İngilizce eğitim veriyorlar, ama Kürtçe yok” diyor. Cezaevinde de eğitimin paralı olduğunu anlatan Arif, sınav olunca hesaplarından 40 lira para kesildiğini parası olamayanın sınava giremediğini ifade ediyor. 22 yaşında bu işe 16 yılını veren Veysi Buşai bu kadar yıldır çalışmasına rağmen elinde hiçbir şeyinin olmamasından yakınıyor. Ne istediğini sorduğumuzda Veysi, “Eğitimin parasız olmasını istiyoruz. Cezaevi değil okullar açılmasını istiyoruz” diye cevap verdi. 

Evrensel'i Takip Et