18 Ekim 2015 02:08

Karanlık o gün erken çöktü Ankara’ya

Zalimsiniz beyim, zalimsiniz... Hem de zalimin Allah’ısınız... Lakin memleketi dar etmek istediğiniz mazlumlar karşısında tek başınıza kalacaksınız...

Paylaş

Anne girmem bu oyuncak dükkanına
Orda toplar, tayyareler, tanklar var.

Seviyorum söğüt dalı atımı
Tekme atmaz, ısırmaz

Ben yaşamak istiyorum
Ağaç gibi sessiz sessiz ve rahat

Karınca kararınca değil,
serile serpile boylu boyumca.

Anne girmem bu oyuncak dükkanına
orda toplar, tayyareler, tanklar var.

Cahit Irgat

Fırat TURGUT

İçinde topların, tayyarelerin, tankların bulunduğu oyuncak dükkanına girmek istemeyenlerdi onlar da... Bir Ankara sabahında, gagasıyla zeytin dalı taşıyan beyaz güvercini aramak için çıkmışlardı sokaklara... Ama karanlık, o gün erken çöktü Ankara’ya... Hem de bir anda... Hem de hızlıca...

Türküleri vardı Ankara’nın beyim; karadüzen çalınan, sadece oralıyı değil, memleketin bütün insanlarını yerinde durduramayan... Gayrı gelir mi akla? Gayrı ağıttan başka bir şey der mi dudaklar? Gayrı ölümsüz anılabilir mi Ankara, bir muhabbet esnasında? Roboski, Reyhanlı, Suruç, Soma gibi mesela... Zira karanlık, erken çöktü o gün Ankara’ya da...

Ali Deniz, Elif, Şebnem, Dilan, Korkmaz, Dicle, Veysel... Kaybettik dediler... Yutkunamadık, ses çıkaramadık, genzimiz yandı... Ne zaman ki gözlerimizi kapattık... İşte, yanaklarımız o zaman ıslandı...

“Bir çocuğun gördüğü düştü” istedikleri, “bir annenin gördüğü düştü”, “ağaçlar altında sevdalıların birbirine söylediği türküydü”... Ah yavru... Düşleri de katlettiler, çocuğu da, anneyi de... Ve sevda türkülerini de... Kimseye ‘umut’ olmasın ama. Zira düşlerimiz, çocuklarımız, annelerimiz, sevdalılarımız, türkülerimiz var katletmekle tükenmeyecek... Biz  varız biz... Varız ve öfkeliyiz gençlerin gülüşünü çalanlara, yan yana halaya duranları ayıranlara... Öfkemiz ki çok taze... Ve efendiler, öyle kolay kolay da bayatlamayacak... Öfkemiz ki çok büyük... Ve size de yetecek kadar...

Beyim,
Size Reyhanlı’yı sorduk, “Terör” dediniz. Suruç’u sorduk, “Terör” dediniz. Roboski’yi sorduk, “Hata” dediniz. Soma’yı sorduk, “Fıtrat” dediniz. Bölge’deki çocuk-sivil ölümlerini sorduk, “Operasyon” dediniz. Ve şimdi Ankara’yı sorduk, yine “Terör” dediniz.
Peki deyin hele bize, hükümetiniz, izlediği katliamlara sıfat getirmekten başka ne işe yarar? Hükümetiniz katliamları önlememeyi demokrasiyle açıklamaktan başka ne işe yarar? Hükümetiniz katliamların ardından pişmiş kelle gibi sırıtmaktan başka ne işe yarar? Hükümetiniz başkasının acısı üzerinden mağduriyete yatmaktan başka ne işe yarar? Hükümetiniz... Adı batsın çocukları, gençleri, insanları yaşatamayan hükümetinizin... Adı batsın anaları, çocukları ağlatan hükümetinizin...

Siz de sıkılmadınız mı artık yolsuzluklarla, hırsızlıklarla, şiddetle, katliamlarla, rantlarla anılmaktan... Biz artık çok sıkıldık çünkü... Biz artık çok sıkıldık ayakkabı kutularından, yüz binlerce liralık saatlerden, genç ölümlerinden, koltuk sevdalarından ve sevdalılarından... Ve mazluma zulmetmenizden...

Zalimsiniz beyim, zalimsiniz... Hem de zalimin Allah’ısınız... Lakin memleketi dar etmek istediğiniz mazlumlar karşısında tek başınıza kalacaksınız...

Hani dedik ya, karanlık o gün erken çöktü Ankara’ya diye... Elbet gün gelecek... Gün gelecek, o gün Ankara’ya erken çöken karanlık, zalimlerin yüreğine de çökecek... Hem de tam zamanında...

ÖNCEKİ HABER

Kediye de düşmanlar

SONRAKİ HABER

Nerede unuttun geçmişi bilmem, MAH nerede, MİT nerede?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...